Türk kökenli politikacı çocuklara başörtüye karşı

Türk kökenli politikacı çocuklara başörtüye karşı

DW Türkçe: Böyle bir adım neden gerekli görüldü ve neden şimdi?

Serap Güler: Biz şimdi sadece bir tartışma başlattık. Bu tartışma önemli, çünkü bize okullardan gelen bilgilere göre, anaokulda, o kadar olmasa da ilkokulda başörtüsü takan çocuklar çoğalıyor. Fakat İslami anlayışa göre, ilkokula giden bir çocuğun başörtüsü takması gerekmiyor. Ben kesinlikle genel anlamda başörtüsüne karşı değilim. Tam aksine, benim annem de başörtüsü takan bir kadın. Ama genç bir kadının buna özgürce karar vermesi başka, ilkokula giden çocukların başörtüsü takması bambaşka bir şey.

Kız çocuklarının kendilerinin bir karar verememesi, başörtüsü yasağı için yeterli gerekçe olabilir mi? Din konusunda çocuklar genelde kendileri karar vermeden bir inanca sahip oluyor ve bu inancın gereklerini yerine getiriyor, örneğin vaftiz ediliyor.

İlahiyatçılar da, bir kız çocuğunun ergenlik çağına girmeden başörtüsü takması gerekmediğini söylüyor, o yüzden bu kesinlikle bir din tartışması değil. Bu sadece çocuğun çocuk olmasını ve özgürce büyüyüp, özgürce karar vermesini sağlamak amacıyla yürüttüğümüz bir tartışma.

Göç, Mülteciler ve Uyumdan Sorumlu Devlet Bakanı Annette Widmann-Mauz da partiniz Hristiyan Demokrat Birlik'ten (CDU) ve kız çocukları için başörtüsü yasağı fikrine eleştirel yaklaşıyor. Aynı şekilde Baden-Württemberg Eyaleti Eğitim Bakanı, yine CDU'lu Susanne Eisenmann da yasağa karşı olduğunu açıkladı. Partiniz içinden bu muhalefeti bekliyor muydunuz?

CDU Almanya'nın en büyük partisi ve bir halk partisiyiz. Sadece bu konuda değil başka konularda da parti arkadaşlarımızla her zaman hemfikir değiliz. Öte yandan parti içindeki birçok arkadaştan da destek alıyorum. Bu sonuçta, çocuğun özgürce büyümesini sağlamak istiyor muyuz istemiyor muyuz tartışması. Zaten bu konuda eyaletler kendi başlarına karar verecek. O yüzden Uyumdan Sorumlu Devlet Bakanı'nın benimle aynı görüşte olması gerekmiyor.

Göçmen toplumlarında son yıllarda kız çocuklarına, genç kadınlara yönelik başörtüsü baskısının arttığını belirtenler var. Buna katılıyor musunuz? Katılıyorsaniz, Kuzey Ren-Vestfalya eyalet yönetimi olarak buna karşı nasıl bir adım atmayı düşünüyorsunuz?

Tartışmaya daha yeni başladık. Şimdi eyalet olarak hangi imkanlarımız var, onu araştırıyoruz. Sonunda nasıl bir çözüm buluruz, bunu söyleyebilmek için henüz çok erken. Eğer genç bir kadın başörtüsü takmaya karar verirse, bu karara toplum olarak hepimizin saygı duyması gerekiyor. Ama burada bahis konusu çocuklar. Eğitmenlerden, çocukların giderek artan oranda küçük yaşta başörtüsüyle okula gittiklerini duyuyoruz. Bu gelişme, başlattığımız tartışmanın sürdürülmesi gerektiğini gösteriyor.

Eyalet yönetimi olarak göçmen derneklerini ve İslam derneklerini tartışma sürecine ne kadar entegre etmeyi düşünüyorsunuz?

Tartışma sürecine eşlik etmek isterlerse buna kesinlikle açığız. Dini dernekler geçmişte, örneğin Alman İslam Konferansı esnasında yapılan tartışmalarda da, ilkokul çocuklarının başörtüsü takması gerekmediğini belirtti. Umarım bu demeçlerini hatırlarlar ve söylemlerinden geri dönmezler. Onlardan da bu konuda destek bulurum o zaman. Ergenlik çağına girmiş bir kız, genç bir kadın başörtüsü takmaya karar verdiğinde onu dışlamamak gerek. Ama eğer çok genç yaşta başörtüsü takmaya başlıyorsa otomatikman bir dışlanma da oluyor ve bundan çocuklarımızı korumak istiyoruz. Ben 7, 8 veya 9 yaşındaki bir kız çocuğunun özgürce böyle bir karar alabileceğine inanmıyorum. Eğer göçmen grupları ve dini dernekler bu tartışmayı destekleyerek veya eleştirerek sürdürmek istiyorlarsa kapımız kesinlikle açıktır.

Yasak yürürlüğe girerse, partiniz ile eyalette yasağa muhalif Müslümanların arasına bir soğukluk, bir mesafe girebileceği yönünde bir endişeniz var mı?

Tabii ki, bu endişe her zaman var. Sadece bu konuyla bağlantılı olarak da değil. Dini derneklerden, Türkiye'den olsun, Suudi Arabistan'dan olsun kopmalarını istediğimiz zaman da bu tartışmaların içerisinde oluyoruz. Orada da bir kopukluk, bir soğukluk giriyor araya. Ama sonuçta ben geçmişte bana verilen imkanları başka çocuklara da sunmak istiyorum. Tekrar ediyorum, benim annem de başörtüsü takan bir kadın ama hiçbir zaman bizim evde baskı uygulanmadı bu konuda. Annem 40 yaşında başörtüsü takmaya başladığında, "Sen ileride takmak istersen takarsın, takmak istemezsen de takmazsın" dedi bana. O yüzden biz de herkesin bu kararı özgürce vermesini istiyoruz. Anne babadan, çevreden baskı görmeden, çocuğun bu kararı özgürce vermesi gerektiği kanısındayız. Bu nedenle de, sonucu ne olursa olsun bu tartışmayı sürdüreceğiz.

Söyleşi: Aydın Üstünel

© Deutsche Welle Türkçe