Almanya’nın Türkiye kökenli kabare sanatçısı Serdar Somuncu ‘Der Adolf in mir’ (İçimdeki Adolf) adlı kitabında, Alman televizyon kanallarının kendisine uyguladığı ağır sansürü anlatıyor.
Türk olduğu için sansürlendiğini ileri süren Somuncu "Almanların konularını konuşmak istiyorum. Alman medyası bunu kesinlikle istemiyor. Türkler, Türk konularını konuşsun istiyor"
Hürriyet'ten Celal Özcan'a konuşan Serdar Somuncu'nun yeni çıkan kitabı en çok satanlar listesinde. Serdar Somuncu 25 yıldır Hitler’in ‘Kavgam’ (Mein Kampf) kitabından okumalar yapıyor.
Serdar Somuncu söyleşisinin tamamı şöyle:
Yıllardır okumalar yaptığınız ‘Kavgam’ kitabının yazarı, nazi diktatörü Adolf Hitler tek yumurtalı çıktı. Ne diyorsunuz? Ben çoktan biliyordum. Niçin geçen hafta tekrar gündeme geldi anlayamadım. Eskiden bir iddia olarak vardı. Ama şimdi, Hitler 1923’te başarısız bir darbe sonucu Landsberg cezaevine düştüğünde düzenlenen doktor raporu bulundu. Raporla bu iddia resmen onaylanmış oldu... Evet ama bunun benim için hiçbir anlamı yok. Dediğim gibi konuyla ilgilendiğim için çoktan biliyordum zaten. Gaddarlığında tek yumurtalı olmanın getirdiği kompleksin rolü olamaz mı? Dünyada başka tek yumurtalı çok insan var. Gaddarlık buna bağlı olamaz herhalde. Gaddarlık Hitler’in karakterine bağlı bir şey. Anne babası çok gaddar insanlarmış. Özellikle babası. Benim okuduklarıma göre. Çocukken babasından çok dayak yemiş. Birkaç yıl öncesine kadar Hitler’in ailesi tam belli değildi. Babası aslında annesinin yeğeniymiş. Akraba evliliği meydana çıkmasın diye Hitler’i amcası evlatlık edinmiş. Ama kendi babası Alois Hitler çok gaddar bir adammış. Çocukken Hitler’e bol dayak atmış. Hitler’in kız kardeşi de baba dayağıyla büyümüş. Elbette tek yumurtalık bir aşağılık duygusu da yaratmış olabilir belki. ‘Kavgam’ın üzerindeki baskı yasağı 31 Aralık’tan itibaren kalkıyor. Bu sizi korkutuyor mu, insanları yanlış yola sürükler, aldatır, ayartır diye? Hayır, beni korkutmuyor. Kitap aslında 50, 60 yıldır serbest. Dışarıdan bu kitabı getirtmek veya eski baskılarını almak serbestti. Ama yazarın ölümünden 70 yıl sonra kitabın yasal olarak serbest kalması, büyük bir haber gibi veriliyor medyada. Benim için büyük bir haber değil. Korkum da yok. Kitabı okumak isteyen şimdiye kadar zaten okuyabiliyordu... Ama içindeki düşünceleri tehlikeli bulmuyor musunuz? Kavgam’dan çok daha fazla tehlikeli kitaplar var ve yasak değil. Bugün daha tehlikeli konuşan politikacılar var. Hitler’in ‘Kavgam’ı 100 sene önce yazılmış. Okunması da çok zor. Anlaşılmaz, karmaşık. Bu kitaptan bence hiç korkmamak lazım. Daha tehlikeli olan hareketler var. PEGIDA, AfD, NPD gibi... Bunlar serbest. Hitler 1923 yılında hapiste yatarken yazmış bu kitabı. Zaten Hitler başka kitaplardan çalmış bu düşünceleri. Bunların hepsi yasal ve Kavgam’dan çok daha tehlikeli.
Yeni bir kitap yayınladınız. Der Adolf in mir (İçimdeki Adolf). Almanya’da halen bir Hitler tehlikesi var mı demek istiyorsunuz? Sadece Almanya’da değil. Bütün dünyada. Bugün biçim değiştirmiş olabilir. Bakın Arap dünyasına, Avrupa ülkelerine. Aşırı dinci veya aşırı sağcı düşünceler, bunların hepsi halen yaşama ortamı buluyor. İdeoloji halen yaşıyor. Tüm Avrupa’da aşırı sağcı partiler güçleniyor. Daha doğrusu aşırılık artıyor. Paris’teki terör saldırısını düzenleyenler Avrupa’da yetişme. O yüzden biraz korku verici bir gelişme bu.
NSU’nun işlediği seri cinayetlerin aydınlanacağından ümitli misiniz? Ümitliyim ama beni çok tedirgin eden bir şey var. Ben 25 seneden beri turnedeyim Almanya’da. 25 senedir hep şunu söylüyorum, ‘Almanya’da büyük bir aşırı sağ problemi var...’ NSU’nun 13 sene Almanya’da gizli kalabilmesi ve 10 kişiyi öldürmesi, Alman toplumunun bunu fark etmemiş olması benim için büyük bir skandal. Yeni kitabınızda Alman televizyonlarında karşılaştığınız sansürü anlatıyorsunuz. Müstehcen olduğu için mi yoksa siyasi bir sansür mü bu? İkisi de. Ben bugüne kadar her stand-up programında sansür yaşadım. Bu Almanya için büyük bir ayıp. Almanya kendini çok özgür bir ülke olarak gösteriyor, başka ülkeleri yeriyor ama kendisi de bunu yapıyor. Sanata sansür bir skandal değil mi? Büyük bir skandal. Ama ben size daha büyük bir skandalı anlatayım. Ben sadece sözlerimden dolayı değil, Türk olduğum için de sansür yaşadım. Ben bunu birebir yaşadım. Ben benim kökenime uymayan konuları, Almanların konularını konuşmak istiyorum. Alman medyası bunu kesinlikle istemiyor. Türkler, Türk konularını konuşsun istiyor. Beni programa davet ederken, bir Türk olarak çıkmamı istiyorlar. Kabul etmeyince, çağırmıyorlar.
Stefan Raab size sansür uygulamamış... Evet. Stefan Raab, Türklere biraz yakın olduğu için beni programına çağırdı ve sansürlemedi. Beyaz’ı da çağırdı biliyorsunuz. Bugüne kadar bir komedi ödülü aldınız mı? Yok almadım. Başka sanatçılar alıyor. Almanların Türk resmine uyan sanatçılara veriyorlar. Ben o imaja uymuyorum. Yeni kitabınıza gelen tepkiler nasıl? Çok olumlu ve güzel. Çok iyi satıyor. Satış rakamı 25 bine çıktı. Spiegel’in bestseller listesine girdi. Büyük bir başarı. Müzik de yapıyorsunuz. Türk müziği dinliyor musunuz? Türk sanat müziğini çok seviyorum. Fasılı çok seviyorum.
Yazar Akif Pirinçci’nin, PEGIDA gösterilerinde konuşmasına ne diyorsunuz? Nazi toplama kamplarına atfen, “Maalesef Toplama Kampları bugün devre dışı” dedi.
Ben Akif Pirinçci’yi artık ciddiye almıyorum. Abuk sabuk laflar söylüyor. Kendisini de dışladı böylece. Bu davranış benim için çok şımarık ve tuhaf. Dersini aldı mı demek istiyorsunuz? Dersini iyi aldı toplumdan. Böyle bir ders gerekiyordu. İnsan o kadar dinleyicinin önünde kalkıp böyle ters bir laf söylerse, bu tepkiye de katlanması gerekir. Ben onun yayınevi olsam, ben de atardım. Akif Pirinçci’nin yaptığı küçük bir yanlış değil. Kitaplarını satmak için aşırı şeyler söyledi.
Bir yanda mültecileri “Hoş geldin” diye karşılayan, onların yardımına koşan bir Almanya resmi var. Büyük bir gazetenin yayın yönetmeni, ünlü bir Alman oyuncu, hatta Savunma Bakanı bile evine mülteci aldı. Diğer yanda ise yabancı, göçmen karşıtı söylemlerle giderek güçlenen göçmen karşıtı PEGIDA hareketi veya AfD. Alman toplumu içindeki bu bölünme giderek daha derinleşir mi?
Bölünme ve dengesizlik. Almanya bazı konularda Türkiye’ye benziyor. Bir tarafta tarihten kaynaklanan bir utanç duygusu. Öbür yanda ise kendilerini çok güçlü görme tavrı. Bu dengesizliğin arasında bir orta yol bulmaya zorlanıyorlar, aynı Türkler gibi. Zor bir yol. Beni de olumsuz etkiliyor. Burada 47 senedir yaşadığım halde Almanya’ya tam güvenemiyorum. Mültecileri başlangıçta “Hoş geldin” diye karşıladılar, şimdi ‘sınırları kapatalım’ı tartışıyorlar...
Ama daha birkaç yıl önce Thilo Sarrazin’in Müslümanları aşağılayan kitabı tüm eleştirilere rağmen çok sattı. Şimdi insanların Müslüman mültecileri “Hoş geldin” diye karşılaması, onları evine alması, son derece olumlu bir gelişme değil mi?
Güvenemiyorum. Bugün tartışmalar farklı yönde. Şimdi tam tersine döndü. Bu nedenle Almanların böyle birdenbire iyi görünmesine pek güvenemiyorum.
Hangi takımı tutuyorsunuz? Almanya’da Borussia Mönchengladbach’ı tutuyorum. Türkiye’de sizin için sürpriz olacak, Trabzonspor’u tutuyorum... Niçin Trabzonspor? İstanbul doğumlusunuz? Çok basit. Benim iki ağabeyim var. En büyüğü Galatasaray’ı, ikincisi Fenerbahçe’yi, babam Beşiktaş’ı tutuyor. İstanbul’da bana başka bir takım kalmadığı için ben de Trabzonspor’u seçtim. Spor yapıyor musunuz? Çok spor yapıyorum. Futbol, tenis oynuyorum, yüzmeye gidiyorum.