Habertürk yazalarından Esin Över terör saldırılarından en çok etkilenen alanlardan birinin turizm sektörü olduğunu belirterek "Terörün amacı günlük yaşamı engellemek. Bir sanatçı sahneye çıkıp şarkı söylüyorsa ardında yüzlerce kişi evine ekmek götürüyor demektir. Yani bir kişi değil, binler bu durumdan etkileniyor" dedi. Birçok konser ve organizasyonun istenilen kalabalıklığa ulaşamadığı için iptal edildiğini ifade eden Över "Şu an ünlü isimler en çok Kıbrıs ve Avrupa’da bazı bölgelerde gurbetçiler için sahneye çıkıyor. Bazı sanatçılar da Kıbrıs ücretlerine yüzde 30 zam yapmış. Bu durumdan birçok işletmeci memnun değil ve isyan ediyor" sözleriyle ifade etti.
Esin Övet'in Habertürk gazetesinde "Kıbrıs Sahne Ücretlerine Yüzde 30 Zam" başlığıyla bugün ( 7 Nisan 2016) yayımlanan yazısı şöyle:
Acılar birbiri ardına yaşanıyor. Terör yüzünden ülke sıkıntılı günler geçiriyor. Ve maalesef terörün en etkilediği yerlerden biri turizm ve eğlence dünyası. Eğlence dünyasında hayat durur, yaprak kıpırdamaz. Haliyle bu kadar acı yaşanırken kimsenin şarkı dinlemeye, göbek atmaya yüreği dayanmaz ama ben her zaman sektörün, işlerin durmamasından yanayım.
Zaten terörün amacı günlük yaşamı engellemek. Bir sanatçı sahneye çıkıp şarkı söylüyorsa ardında yüzlerce kişi evine ekmek götürüyor demektir. Yani bir kişi değil, binler bu durumdan etkileniyor. O anlamda işlerin durmasından yana değilim. Ama memlekette maalesef son günlerde birçok etkinlik ve konser iptal ediliyor.
Daha yeni yeni hareketlenme başladı. Ama istenilen seviyeye ulaşılmış değil. Birçok kişi zarar ediyor. Konseri ya da organizasyonu gerçekleştirince beklenen kalabalığı yakalayamıyor. İnsanlar bu tür yerlere gitmeye hâlâ korkuyor. Şu an ünlü isimler en çok Kıbrıs ve Avrupa’da bazı bölgelerde gurbetçiler için sahneye çıkıyor.
Avrupa’daki konserler eskisi gibi. Kıbrıs eskisi gibi olmasa da hız kesmeyen nadir yerlerden biri. Her hafta illa bir program oluyor birçok otelde. Özellikle Türk sanatçıların bu ekmek kapılarını kapatmamalarından yanayım. Ama duyduğum kadarıyla hemen hepsi Kıbrıs ücretlerine yüzde 30 zam yapmış. Bu durumdan birçok işletmeci memnun değil ve isyan ediyor. Çünkü, “Eskiden güzel müşteri geliyordu, para harcıyordu, biz de Türk ünlüler ne istiyorsa yapıyorduk, kaprislerine göğüs geriyorduk. Ama artık doğru düzgün kumar oynayan, para harcayan müşteri gelmiyor. Böyle giderse program yapmayacağız, sanatçılar da evlerinde oturacaklar” dedi.
Evet, işte o zaman evlerinde oturup kazak örer kadın sanatçılar. Erkekler de işte işletmecilik yapar ne bileyim. Geçen gün Sıla bir otelden iki gece için 250 bin TL istemiş. Funda Arar tek gece için 90 bin TL, Sibel Can 180 bin TL, Gülşen 110 bin TL, Hadise 130 bin TL, Candan Erçetin 80 bin TL, Hande Yener 100 bin TL istemiş.
Yani biraz daha uygun şartlarda para isteyin de evdeki bulgurdan da olmayın. Gazinolar da böyle yok olup gitti. Sanatçıların, “O bilmem kaç para alıyor, ben onun aşağısına gitmem” egoları ve şımarıklıkları yüzünden.
Tabii bunlar sadece sanatçıların aldığı ücretler. Bu fiyatları neredeyse ikiye katlayın. Bunun orkestrası var, konaklaması var. Sanatçılar mutlaka 4 kişilik business bilet ister. Ayrıca ekstra lüks arabalar ve otelin en iyi odası. Hatta kral dairesi bile isteyen var.
Hayır, belki kendisini dinlemeye gelen en iyi müşteri kalacak o odada. Ama yok, kendisini dinlemeye gelen kendinden iyi olamaz. Bizim ünlü sanatçılar genelde öyle düşünür. Çünkü ego inanılmaz tavan. O yüzden her şeyin en iyisi olacak. Sanatçıyı geçtim, menajerinde, basın danışmanında bile var bu ego.
Sadece onlar mı; kuaförü, makyajını yapanı, falcısı hepsinde ego göklere çıkmış durumda. Sanatçısını dolduruyor, sonra da fiyatlar katlandıkça katlanıyor. Lafım sadece isimlerini yazdığım sanatçılar için değil. Bu isimlerini yazdığım kişilerin fiyatları yeni konuşulduğu için yazdım.
Kendi ekmeklerinin önünü kesiyorlar. Piyasa da bu anlamda yerlerde sürünüyor zaten. Eski ilerleyiş yok. O anlamda kendi kapınızı kapatmayın derim.
Bizim insanımız...
- Okur “Okumadım” der.
- İzler “İzlemedim” der.
- Beğenir “Beğenmedim” der.
- Görür “Görmedim” der.
- Başkası yapar, “İlk ben yaptım” der.
- Sever, takip eder, “Sevmiyorum, takip etmiyorum” der.
- Sarılır, öper, ama arkasını döner dönmez “Aman bu da şöyle” diye başlar.
- Başkasının kazandığı parayı merak eder.
Bizim sanatçımız...
- Albüm yapar, dizi yapar, sinema filmi yapar. Beğenilmediğinde, eleştirilince “küser”.
- Hakkında kötü yazılınca, “Bana taktı, o yüzden yazıyor” ya da “Beni kıskanıyor, o yüzden bana geçiriyor” yahut “Bilmem kimin kankası, aleyhimde o yüzden yazıyor” der.
- Sinema filmi yapar, gişe kötü gelirse, “Bu millet gitsin Recep İvedik izlesin” diye kendince milleti yerin dibine sokar.
- Sokağa çıkar, bilindik bir yere gider, gazeteciler fotoğrafını çekmesin diye dört takla atar. Sonra da “Aman of bunlar da peşimi bırakmıyor” der.
- Kimi de fotoğrafı çekilsin diye muhabirlerin dolaştığı yerde cirit atar.
Yarın köşede...
- Burcu Esmersoy ile Verona’da ne yapıyorduk?
- Burcu neyi 15 senedir asla yemiyor?
- Sinirlendiği zaman nasıl davranıyor?
- Sevgilisi en son telefonda ne dedi?
- Burcu mu evlenmek istemiyor yoksa evlilik teklifi mi almıyor?
- Hangi suçluluk duygusuyla Belgrad Ormanı’nda koştu.
- Neden korkuyor? Ve daha fazlasını tabii ki hem okuyun hem de HTDOKUN farkıyla izleyin derim.