Pandeminin 18. ayında değerlendirmelerde bulunan Türk Tabipleri Birliği (TTB) Pandemi Çalışma Grubu, 10 aydır hastalığa karşı aşının olduğu ülkemizde günlük 200-300 arası ölüm yaşandığına dikkat çekti.
Toplantıda konuşan TTB Pandemi Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol, kısıtlamaların ortadan kaldırıldığı günden beri adeta kanıksatılan günlük 200-300 arasındaki ölüm yaşandığına işaret ederek “Bu ölümler 10 aydır aşısı olan bir ülkede yaşanıyor. Bu aynı zamanda aşılama ve ilaç dışı halk sağlığı önlemlerinin nasıl uygulandığı bakımından da düşündürücü” diye konuştu.
Salgının başından beri Sağlık Bakanlığının, verileri kamuoyu ve bilimsel çevreleriyle paylaşılmadığını hatırlatan Şenol “Salgın döneminde bilgi kirliliğinin yaratmış olduğu tereddüdü gidermek özellikle aşı ve tedavi sürecine dair vatandaşların zihninde oluşan soru işaretlerini giderebilmek çok değerliydi. Ama iktidar bu konudaki yetersiz ve çekinik bir tutum sergiledi” dedi.
Son 7 günde vaka sayıları dünya genelinde azalma eğilimi gösterirken, Avrupa’da sınırlı sayıda ülke ile Türkiye’de vakaların artış gösterdiğine işaret eden Şenol, “Bütün pandemi kısıtlamalarının ortadan kaldırıldığı günden bugüne adeta kanıksanmış/kanıksattırılmış bir biçimde her gün 200 ile 300 arasında değişen sayılarda insanımızı kaybediyoruz. Bu sayılar, yaklaşık 10 aydır elinde aşı bulunan bir ülke için aşılama süreci bakımından da ilaç dışı halk sağlığı önlemlerinin nasıl uygulandığı bakımından da düşündürücüdür” dedi.
Özel sağlık kurumlarına başvuru sayısında kısmi bir azalma, kamu hastaneleri ve üniversite hastanelerine başvuru sayılarında ise ciddi bir düşüş meydana geldiği bilgisini veren Şenol “Covid-19 ile ilgili veri ve bilgilerin saklanması konusunda öyle bir noktaya gelinmiştir ki yayımlanan sağlık istatistikleri yıllığı 2020 haber bültenine göre 2020 yılında hekime müracaatın yüzde 42,2’si birinci basamak sağlık hizmeti veren kurumlara yapılırken, yüzde 57,8’i ikinci ve üçüncü basamak sağlık kurumlarına yapılmıştır. Kişi başı hekime müracaat sayısı 2019 yılında 9.8 iken; yüzde 26,5 azalarak 7.2 olmuş, özel merkezlere olan başvuru sayısı 6 milyon azalırken (yüzde 7,5), devlet ve üniversitelere başvuru 163 milyon (yüzde 37,6) azalmıştır. Ertelenmiş sağlık hizmetleri fazladan ölümlere, geciken tanılara, komplike hale gelen hastalıklara yol açmıştır” diye konuştu.
Sağlık Bakanlığı verilerine göre uygulanan toplam aşı miktarının 110 milyon dozu aştığını söyleyen Şenol, “Gerek ilk doz gerekse ikinci doz ve tanımlanmış gruplarda takviye doz için günlük aşılanma oranlarındaki azalma kaygı vericidir. Aşılanma oranlarının bakanlığın tablolarda sunduğu gibi 18 yaş üzerini değil tüm nüfusu dikkate alır oranlarla sunulması gerçekçi değerlendirme için şarttır” dedi.
Tam aşılı olarak sayılan iki doz aşısını olmuş yurttaşların bir kısmının süreler dikkate alındığında ‘tam aşılı’ tanımından çıkmış olduğunun hesaplara dahil edilmediğinin görüldüğüne vurgu yapan Şenol “Aşı takvimini tamamlamış nüfus yüzdemizin, istenilen seviyeden uzak olduğunu biliyoruz. Dünyada aşının uygulamaya geçmesi sonrasında dolaşımda egemen varyant olarak bildiğimiz Delta varyantı koşullarında aşı takvimini tamamlamış nüfus oranının en az yüzde 85 olması gerektiği öngörülmektedir. Bu katetmemiz gereken mesafenin ne kadar fazla olduğuna da işaret etmektedir” dedi.