DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, "Eğer Meclis’ten savaş tezkeresini değil de barış yasalarını geçirseydik, bu gençlerimiz ölmeyecek ve bugün annelerinin, babalarının, eşlerinin, çocuklarının yanında olacaktı" dedi. Türk, partisinin grup toplantısındaki konuşmasına, "Şemdinli’deki çatışmada yitirdiğimiz onlarca gencecik evlatlarımız için başta aileleri olmak üzere tüm Türkiye’ye baş sağlığı diliyorum" diyerek başladı. Sorunun ölme, öldürme mantığıyla çözülmeyeceğini belirten Türk, şunları söyledi:"Hakkımızda açılan kapatma davası, başımızda adeta demokrasinin kılıcı gibi sallandırılarak, mevcut statükoya eklemlenmemiz bekleniyor; barışçıl ve demokratik çözüm yollarını savunmamamız ve savaşa, operasyonlara destek vermemiz isteniyor. Alternatif bir yöntem önerdiğimiz için, yargısal, siyasal, ekonomik ve sosyal olarak bize karşı bir linç furyası aralıksız olarak devam ettiriliyor.Bu sorun demokrasi, çoğulculuk, eşit ve özgür yurttaşlık sorunudur. Ve bir tek çözümü vardır, o da demokratik ve barışçıl yollarla uzlaşma siyasetidir, diyalog siyasetidir. Ortak akılda buluşup çözmek dışında bir yolu yoktur."
Başbuğ sivil çözüm önerilerini dinlediPKK'nın Meclis'te kaç destekçisi var?Gençlerimiz niye ölüyor? Türk, tezkereyle sınır ötesi operasyon süresinin bir yıl uzatılmasıyla ilgili görüşlerini de şöyle açıkladı: "Bu anlayış çözüm olmaz. Daha fazla kan ve gözyaşı getirir, demokrasimizi daha da geriletir. Bu gençlerimiz ne için ölüyor? Öldürülüyor? Bu tablo, Türkiye’nin kazananı olmayan kör bir savaşın içine doğru gittiğinin birer kanıtı değil mi? Bu savaşın galibi olmaz. Bu savaşın tek bir sonucu vardır o da, halklarımızın, ülkemizin aydınlık, demokratik geleceğini kaybetmesidir. Bu savaştan çıkarı olan uluslararası güçlerdir, savaş lordlarıdır, ülkemizi demokratik sürecin dışına çekmek isteyen, milliyetçilik ve militarizmden beslenen statükoculardır. Eğer Meclis’ten savaş tezkeresini değil de barış yasalarını geçirseydik, bu gençlerimiz ölmeyecek ve bugün annelerinin, babalarının, eşlerinin, çocuklarının yanında olacaktı. Çocuklarımız tabutlara değil, babalarına sarılacaktı. Ama ne yazık ki, ölme ve öldürme politikasında ısrar sonucu bugün gencecik fidanlar toprağın altına giriyor. Yürekleri dağlayan bu kahredici tabloya ’artık dur’ demek gerekiyor. Sorunlarımızı demokrasiyle, kardeşlikle, hoşgörüyle çözebilme potansiyelimiz, tarihi tecrübemiz varken neden şiddet ve çatışmada ısrar ediliyor?"