İstanbul, 18 Aralık (DHA) – Turkish Heritage Organization’ın (THO) geçtiğimiz hafta Ulusal Basın Kulübü’nde düzenlediği Suriye Krizinden Alınan Dersler: Eski Rekabetler, Yeni Dinamikler başlıklı panelde, konuşmacılardan Arnold Kanter Başkanı Barry Pavel, Türkiye ve ABD arasında bir ortaklık olmadan Suriye’de istikrar sağlanamayacağını savundu.BAU Üniversitesi Başkanı Dr. Sinem Vatanartiran panelin moderatörlüğünü yaparken, konuşmacılar ise Siyasi Askeri İşlerden sorumlu eski ABD Dışişleri Sekreter Yardımcısı, Stimson Merkezi’nde fahri başkan emekli ABD Büyükelçisi Lincoln P.Bloomfield Jr., – Princeton Üniversitesi Ortadoğu Güvenliği ve Nükleer Politika Uzmanı emekli İran Büyükelçisi Seyed Hossein Mousavian, Kıdemli Başkan Yardımcısı, Brent Scowcroft Atlantik Konseyi’nin Uluslararası Güvenlik Direktörü ve Arnold Kanter Başkanı Barry Pavel idi.ABD’nin Suriye’deki RolüBüyükelçi Bloomfield “Obama’nın politikası, ABD’nin Irak’tan hızlı bir şekilde çekilmesinin ardından ülkede patlak veren şiddetten etkilenmiştir. Bunun tersine Trump yönetimi, Suriye’yi yalnız bırakmanın üretken olmadığını ve İsrail’in yükselişine, İsrail’in kuzeyinde güvenlik tehditlerine ve direniş gruplarının anayasal bir demokrasi üretme konusundaki ezici ve başarısız çabalarına yol açtı” dedi.Ayrıca ABD’nin “yönetimden yönetime” Ortadoğu stratejik yaklaşımları açısından kötü performans gösterdiğini savunan Büyükelçi Bloomfield, bölgede daha önemli ve etkili bir rol oynamak için ABD’nin ilkelerini “yeniden keşfetmesi” gerektiğini ve iyi bir ABD stratejisinin gözlemlenmesi gereken temel normlara dayandığını kabul etmesini önerdi.Astana Süreci ve Rusya ile İran’ın RolüBüyükelçi Bloomfield’in aksine Büyükelçi Mousavian, ABD’nin rolünün –genel olarak daha geniş Ortadoğu’da- saldırgan olmaktan çok, pasif olması gerektiğini savundu. Bölgedeki mevcut krizlerin ABD’nin aşırı katılımıyla tetiklendiğini belirtti.Astana sürecini yürüten Rusya, Türkiye ve İran arasındaki üçlü işbirliğine övgüde bulunarak, yalnızca bu üç ülkenin birlikte çalışmaya başlamasıyla IŞİD’in Suriye ve Irak’ta tahrip olabileceğini savundu. Bölgedeki çatışma ve kriz yönetiminin, ABD ve Suudi Arabistan’ın katılımı olmaksızın etkin bir şekilde gerçekleştirilemeyeceğinin altını çizdi.Barry Pavel, Büyükelçi Mousavian’ın Rusya ve İran’ın bölgede oynadığı rolle ilgili sözlerine ithafen her iki ülkenin de Suriye ihtilafında olumlu yapıcı güçler olduğunu belirtti. Atlantik Konseyi’nin araştırmasını gerekçe göstererek, Rusya’nın Suriye’deki hastaneler gibi sivil yerleri kasıtlı bombaladığını ve böylece yerli halkın kaçmasına neden olacağını ve böylece bölgeyi ve Avrupa’yı mültecilerle doldurduğunu söyledi. İran’ın Suriye’de vekiller vasıtasıyla çalışmayı seçtiğini ve Rusya gibi İran’ın da bölgede istikrar sağlayıcı bir rol oynamadığını sözlerine ekledi.Suriye Krizi Bağlamında ABD-Türkiye İlişkileriPavel, ABD-Türkiye ortaklığı olmaksızın Suriye’de istikrarın sağlanamayacağını savundu. Bu ilişkinin gerekliliği göz önüne alındığında, “ABD ve Türkiye arasında ciddi tahrip edici ancak jeostratejik açıdan önemli olmayan bazı konuları atmaya çalışan yeni bir düzenleme yapılması zorunluluğu var” dedi.Trump Hükümetinin Kudüs Kararının EtkisiTrump yönetiminin İsrail’in Başkenti olarak Kudüs’ü tanıması ve ABD Büyükelçiliği’nin Kudüs’e taşınma kararının açıklanmasından sonra gerçekleşen panelde, duyurunun Ortadoğu’da genişlemesi üzerindeki olası etkileri üzerinde duruldu.Büyükelçi Mousavian, hareketi barış sürecini etkili bir şekilde öldüren “tarihi, stratejik, yok edici bir hata” olarak nitelendirdi. Kararın “tüm BM kararlarının açık ihlali” olduğunu söyledi.Pavel, hareketin verimsiz olduğunu ve ABD’nin güvenilirliğini, istikrarlı ve öngörülebilir bir oyuncu olduğu kadar Ortadoğu’da dürüst bir komisyoncu olarak görülebileceğini de belirtti. “Umudum, ABD’yi iyi ve istikrarlı bir ortak olarak gören bir Ortadoğu’dur” dedi. Büyükelçi Bloomfield, kararın Başkan Trump’ın dış politika kararlarında geleneksel yaklaşımından uzak olduğunu belirtti.Ayrıca panelde Türkiye’nin Kudüs tepkisi de sık sık dile getirildi.