Türkiye, AİHM'ye gönderdiği savunmada üniversiteli Baran Tursun'un polis kurşunuyla ölümünü 'Polis 'dur' ihtarına uymayanı vurur" diye savundu.
Radikal gazetesinden İsmail Saymaz’ın haberine göre İzmir’de, ‘dur’ ihtarına uymadığı gerekçesiyle polisin açtığı ateş sonucu hayatını kaybeden üniversite öğrencisi 20 yaşındaki Baran Tursun davasını ailesi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşıdı. Türkiye ’den savunma isteyen AİHM, Türkiye’ye “Baran’ın ölmesini önlemek üzere tüm önlemleri aldınız mı? Devlet görevlilerinin son çare olarak ölümcül kuvvet kullandığı sonucuna varabilir miyiz?, Ölümcül kuvvet yerine daha az radikal yöntem kullanılamaz mıydı? Mevcut durumda uygulanan ceza sistemi, ölümcül kuvvet kullanımını etkili bir şekilde önleyecek caydırıcı kuvvet kullanılmasını sağladığı kabul edilebilir mi?” gibi sorular sordu. Adalet Bakanlığı ise AİHM’ye gönderdiği savunmada ‘terörü’ gerekçe gösterdi ve ‘dur’ ihtarına uyulmamasının başlı başına şüpheli davranış olduğunu, polisin bu durumda ateş etmesi gerektiğini savundu. Tursun’u öldüren kurşun savunularak, “Tursun’un kaçmış olması, memurların ani olay karşısında harekete geçmelerini gerekli kılmıştır. Koşullar, şüpheli kişinin zaptı için başka yol bırakmamış ve polis son aşamada silahını kullanmıştır” denildi.
Adalet Bakanlığı İnsan Hakları İdaresi Başkanı Dr. Şener Daylan imzasıyla 12 Kasım’da AİHM’ye gönderilen yanıtta polisin Baran Tursun’a karşı doğrudan kuvvet kullanımına başvurmadığı ileri sürüldü. Bu olayın aniden meydana geldiği savunulurken, polisin güvenlik kaygısıyla hareket ettiği savunuldu. Savunmada, şöyle denildi: “Emniyet makamları, terör saldırıları nedeniyle aşırı derecede dikkatli ve ihtiyatlı olmuştur. Tursun, aracıyla yaklaşık 4615 metre polisten kaçmış, arabayı durdurması için görsel-işitsel işaretlerle birçok kez uyarılmıştır ve polis bu amaçla yola barikat kurmuştur. Uyarılara rağmen merhum kaçmakta ısrar etmiştir. Polis son çare ateş etmiştir. Böylece, silah kullanımı aracı durdurmak için kaçınılmaz hale gelmiştir.”
Polisin ‘dur’ ihtarından sonra silah kullanmasının yasal olduğunun belirtildiği savunmada, şunlar dile getirildi: “Dur’ uyarısına uyulmaması, başlı başına şüpheli bir eylem ve durdurma için bir gerekçe teşkil etmektedir. Polisin ‘dur’ talimatlarına uyulmaması, uzaktan bir tehdit oluşturmaktadır. ‘Dur’ talimatına uyulmaması, belirtilen menfaatleri risk altına soktuğunda, polis diğer yollardan sonuç elde edemediyse silah kullanmak zorunda kalacaktır. Tursun’un tedbirlere rağmen kaçmış olması zaptı için başka yol bırakmamış ve polis son aşamada silahını kullanmıştır.”