Türkiye, AİHM'e 97 sayfalık savunma gönderdi: Demirtaş için iç hukuk yolları tüketilmedi

Ferit ASLAN/DİYARBAKIR, (DHA)- TÜRKİYE, hakkında yürütülen soruşturma nedeniyle 4 Kasım 2016 tarihinden beri tutuklu bulunan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve çoğu tutuklu 10 HDP\'li milletvekilinin başvurusu üzerine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi\'ne (AİHM) savunma gönderdi. Savunmada iç hukuk yolları tüketilmediği gerekçesiyle bütün şikayetler bakımından başvuruların kabul edilememesi istendi. Türkiye, milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılmasının hükümet tarafından muhalefeti engellemek için atılmış bir adım olduğu iddiasının kabul edilemez olduğunu bildirirken, \"Türk Hükümeti ilk olarak mahkemeyi, başvuruyu genel olarak kabul edilebilirlik başlığına göre ve her bölüme göre yukarıdaki açıklamalar ışığında kabul edilemez bulmaya saygıyla davet eder\"  denildi.  Tutuklu bulunan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve yine çoğu tutuklu HDP\'li 10 milletvekilinin yaptığı başvuru üzerine Türkiye\'nin AİHM\'e gönderdiği savunmanın detayları ortaya çıktı. Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Dairesi Başkanlığı tarafından AİHM\'e gönderilen 97 sayfalık savunmada, dokunulmazlıkların kaldırılması ile ilgili yasa kanun teklifinin 20 Mayıs 2016 tarihinde 376 oyla kabul edildiği daha sonra  Cumhurbaşkanı\'nın onayıyla 8 Haziran 2016 tarihinde Resmi Gazete\'de yayımlandığı hatırlatıldı. Savunmada, bu doğrultuda Adalet Bakanlığı, Başbakanlık ve TBMM nezdinde yapılan yasama dokunulmazlıklarının kaldırılmasına yönelik daha önce yapılan istem üzerine milletvekillerin yasama dokunulmazlıklarının kaldırıldığı belirtildi.Savunmada, Anayasa değişikliği kapsamında AK Parti\'li 29 milletvekili hakkında 50, CHP\'li 59 milletvekili hakkında 215, HDP\'li 55 milletvekili hakkında 518, MHP\'li10 milletvekili hakkındaki 23 ve 1 bağımsız milletvekili ile ilgili 5 soruşturma dosyasına göre dokunulmazlıkları kaldırıldığı ifade edilirken, şöyle denildi:\"Dokunulmazlıkları kaldırılanlar arasında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de bulunmaktadır ve haklarında fezleke hazırlanmış olup her iki Genel Başkan da yetkili soruşturmacılara yazılı veya sözlü ifadelerini vermişlerdir.\"\"DEMİRTAŞ, İFADE VERMEMİŞTİR\"Türkiye\'nin savunmasında Demirtaş ve diğer HDP\'li başvurular hakkında soruşturma başlatılmasına neden olan, \'6, 7, 8 Ekim Kobani\' ve \'Öz yönetim/özerklik ilanı ve hendek\' olayları olarak bilinen süreçlerle ilgili genel bilgilere de yer verildi. Ayrıca, Demirtaş başta olmak üzere diğer başvurucular ile ilgili hazırlanan iddianame ve yöneltilen suçlarla ilgili bilgiler yer aldı. HDP Eş Başkanı Demirtaş hakkında 31 fezleke bulunduğu, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı\'nın Demirtaş\'ın ifadesinin alınabilmesinin sağlanması için 6 Eylül 2016 tarihinde kendisine bir davetiye tebliğ ettiği belirtilen savunmada, şöyle denildi:\"Ne var ki, başvurucu celpnamenin şartlarını yerine getirmemiştir. Nitekim, başvurucu 19 Nisan 2016 tarihinde, hakkında celpname çıkarılmadan önce TBMM\'deki grup toplantısında, \'Tek bir arkadaşım kendi ayağıyla ifade vermeye gitmeyecek. Nasıl götürüyorlarsa kendileri bilirler, bu iş öyle kolay olmayacak\' demiştir. Başvurucu hakkında celpname çıkarılmasına karşın ifade vermeye gitmediği için 4 Kasım 2016 tarihinde Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı\'nın emriyle gözaltına alınmış olup gözaltı nedeni kendisine izah edilmiştir. Aynı tarihte Cumhuriyet Başsavcı Vekili ile iki savcı, başvurucunun ifadesini almışlardır. Sorgulama sırasında 3 avukat hazır bulunmuştur. Başvurucuya isnat edilen suçlar ve kanuni hakları sorgulama esnasında kendisine ayrıntılarıyla izah edilmiştir. Başvurucu savcılık huzurunda soruşturmaya konu olan iddialarla ilgili olarak savunma yapmak istemediğini belirtmiştir.\"AYM BAŞVURULARI VE AYM\'NİN YILDIRIM KARARI ANLATILDITürkiye savunmasında, AİHM\'e başvuru yapan HDP\'li vekillerin Anayasa Mahkemesi\'ne bireysel başvuru yaptıklarını ve Mardin Milletvekili Gülser Yıldırım ile ilgili AYM\'nin karar verdiğini de hatırlatarak, şöyle devam edildi:\"16 Kasım 2017\'de Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, Gülser Yıldırım\'ın bireysel başvurusunu değerlendirmiş ve başvurucunun \'yasaya aykırı tutukluluk\', \'ifade özgürlüğü ve siyasal faaliyette bulunma haklarının ihlali\' ile \'soruşturma dosyasına kısıtlama getirilmesi\' iddialarının açıkça temelsiz oldukları ve başvurucunun \'yasaya aykırı tutuklanma ve gözaltına alınmaya\' ilişkin iddiası bağlamında ise iç hukuk yollarının tüketilmediği gerekçesiyle başvurunun kabul edilemez olduğunu açıklamıştır. Anayasa Mahkemesi öteki başvurucular tarafından görülmekte olan davalara ilişkin yapılan diğer başvuruların değerlendirmesini sürdürmektedir.\"Türkiye\'nin AİHM\'e gönderilen savunmanın sonuç bölümünde ise, yapılan başvurunun red edilmesi istendi. Türk Hükümeti\'nin, ulusal mahkemelere ya da Anayasa Mahkemesi\'ne başvurulmadan, Anayasa Mahkemesi kararı beklenmeden doğrudan AİHM\'e başvurulmasının Avrupa İnsan Hakları Sözleşme\'nin (AİHS) asli ilkelerinden olan \'Yerindelik ilkesi\' ve AİHS\'te belirtilen bireysel koruma sistemine uygun olmadığı vurgulanan savunmada şöyle denildi:\"Nitekim bu durum ulusal yargı mercilerinin ve Anayasa Mahkemesi\'nin varsa eksiklik ve ihmalleri gidermesine izin vermemektedir ve bu, AİHS tarafından devletlere tanınan takdir marjının icrasına engel olur. Bundan başka hükümet bu başvuruların emsal olarak kabul edilmeleri halinde, ulusal mahkemelere hiçbir gerçek başvuru yapılmaksızın AİHM\'e çok büyük sayıda başvuru yapılabileceğini ve bu durumun sürdürülebilir olmayacağını ve AİHS sistemini risklere maruz bırakacağını eklemek ister. Bu durum AİHS\'te ortaya koyulan koruma sisteminin etkililiğinde düşüşe yol açabilir ve Mahkeme\'ye güveni olumsuz yönde etkileyebilir. Bu bakımdan Türk Hükümeti, mevcut iç hukuk yollarının tüketilmemiş olması gerekçesiyle Mahkeme\'den başvuruyu bütün şikâyetler bakımından kabul edilemez bulmasını talep eder.\"\"TUTUKLAMA KARARI ALINMASI HASİL OLMUŞTUR\"Başvurucu HDP\'li milletvekillerinin yargı makamlarından gelen celpnameleri dikkate almayacaklarını ifade ettiklerini ve hiç birinin kendi istekleriyle ifade vermek üzere hazır bulunmadıkları belirtilen savunmada, şu ifadeler yer aldı:\"Akabinde başvurucular hakkında yakalama ve gözaltı emirleri düzenlenmiş ve sorgulanmışlardır. Yargılamaların gerçekleştirilmesi için başvurucuların ifadelerinin alınması gerekmektedir, bu nedenle ilk aşamada ifadelerinin alınması için tutuklama kararları alınması ihtiyacı hâsıl olmuştur. Tutuklama kararlarını verirken sulh hâkimleri, somut deliller ve kaçma riski göz önünde bulundurulduğunda, şartlı tahliyenin yetersiz olacağına dikkat çekmişlerdir. HDP\'nin haklarında soruşturma başlatılan bazı milletvekillerinin yurtdışına kaçtıkları, başvurucu Ferhat Encü\'nün yabancı bir ülke için uçak bileti ile yurtdışına kaçarken yakalanması ve Nursel Aydoğan\'ın kendisi hakkında yakalama emri olmasına rağmen hâlâ kaçak olması dikkate alındığında, bu durum başvurucuların kendilerine ceza verilmesi ihtimaline karşı yurtdışına kaçabilecekleri şüphesine yol açmaktadır.\"Türkiye\'nin AİHM\'e gönderdiği Demirtaş ve HDP\'li tutuklu vekiller ile ilgili savunmasının sonunda şöyle denildi:\"İDDİASI KABUL EDİLEMEZ\"\"Hükümet, başvurucuların tutuklanmalarına ve tutukluluklarının devamına hükmeden kararların siyasal amaç güttüğüne ilişkin şikâyetlerinin özde objektif bir gözlemciyi tatmin edebilecek suç unsurlarının yokluğunda tutuklandıkları iddiasına dayandığını ifade etmek ister. Türkiye\'nin çok sayıda terör örgütünün hedefinde olması nedeniyle terörle mücadele kapsamında çok sayıda tedbire başvurmak gerekmiştir ve söz konusu dönemde Türkiye çok sayıda bombalı saldırıya maruz kalmıştır. Terör örgütlerinin siyasetçiler tarafından desteklenmesi ve siyasetçilerin dokunulmazlıklarını istinaden terör örgütlerine destek vermesi nedeniyle Hükümet ve muhalefet partileri CHP ve MHP ortak hareket edip milletvekillerinin, dokunulmazlıklarına yaslanarak terörü desteklemesini önlemek için dokunulmazlıkları kaldırma kararı almışlardır. Bu açıklamalar göz önünde tutularak başvurucuların milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılmasının Hükümet tarafından muhalefeti engellemek için atılmış bir adım olduğu iddiası kabul edilemez. Türk Hükümeti ilk olarak AİHM\'i başvuruyu genel olarak kabul edilebilirlik başlığına göre ve her bölüme göre yukarıdaki açıklamalar ışığında kabul edilemez bulmaya saygıyla davet eder.\"