AKP’nin kurucuları arasında yer alan, bir dönem genel başkan yardımcılığı da yapan ve dün HDP’den milletvekili aday adayı olan Dengir Mir Mehmet Fırat, “Türkiye buz gibi otoriterleşmeye, hatta diktatör devlet yapısına gidiyor. 7 Haziran son demokratik seçim olabilir. Her gün anayasayı ihlal eden bir cumhurbaşkanı var. AKP’den Kürt sorununda çözüm beklemek hayalperestliktir. Bu gidişi durduracak tek güç HDP’dir” dedi.
Fırat, ikinci adam konumundayken Erdoğan’la Kürt sorunundaki güvenlikçi politikaları nedeniyle yaşadığı anlaşmazlık sonucu 2008’de AKP’den ayrıldıktan sonra kendi ifadesiyle sürdürdüğü “emekli siyasetçiliğine” HDP’den aday adayı olarak son verdi. Siyasete yeniden dönmesini, “Ülkenin kötüye gidişine karşı 77 milyon insana karşı bir görev” olarak gördüğünü belirten Fırat, Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ün sorularını yanıtladı:
Biz 2008’e kadar başkanlık sistemini hiçbir zaman tartışmadık. Ama başkanlık sisteminin zaten dünyada ABD’nin dışında -ki onun özel bir yapısı var- başka yerde başarı ile uygulandığını söylemek mümkün değil. Ancak AKP’nin başkanlık sistemi diye sunduğu şey, aslında başkanlık sistemiyle ilgisi olmayan bir yapılanma. Bu yapılanmanın adı buz gibi otoriter bir devlet yapısı. Hatta diktatörlüğe gidebilecek olan bir devlet yapısı. Her üç erkin tek bir kişide birleşmesini esas alan bir öneri getiriyorlar. Bu Türkiye’nin felaketine neden olur.
Sayın Cumhurbaşkanı hep şikayet ettiği CHP’nin o meşhur İnönü dönemindeki cumhurbaşkanlığını örnek alıyor. Valilerin, yöneticilerin partili olması. Son AKP aday adaylarını incelediğiniz zaman bir bürokrat istilasına uğradığını görüyorsunuz.
Türkiye’de son zamanlarda iktidarın sahip olduğu medya ve hükümetin, partinin şiddetinden korkan diğer medya grupları Türkiye’de büyük bir algı operasyonu yürütüyorlar. Benzetmek gibi olmasın ama Goebbels’in o meşhur 30 bin sayfalık propaganda kitabının neredeyse tamamı uygulanıyor Türkiye’de.
2008 itibarıyla ben siyaseti noktalamak istedim. Ama bugünkü şartlarda Türkiyenin giderek kutuplaştırıldığı, her şeyin ama her şeyin manevi değerlerin dahi, istismar, siyasete alet edildiği, toplumun düşman kamplar şeklinde ayrıştırıldığı, demokratik birey hak ve özgürlüklerin saygılı eşitlikçi paylaşımcı bir hukuk devleti olma vasfını giderek yitiren bir ülkeyle karşı karşıyayız. Ben şu andaki mevcut CHP’nin ana muhalefet partisi olarak ve MHP’nin bu gidişe dur diyebileceğini zannetmiyorum, göremiyorum. Bir tek HDP’nin barajı aşmasıyla meclis aritmetiğinin değişmesi sonucu belki bu gidişe bir şekliyle dur demek imkanı var. Bu seçimlerin son demokratik seçim olma tehlikesi var. Çünkü Ortadoğu’nun bu hale gelmesinde bizim büyük payımız var, biz çomak soktuk. Yarın ne olacağını Türkiye’nin istemese dahi bir savaşa taraf olup olamayacağını kestirebilmek şu anda mümkün değil.