DW Türkçe
Chase Winter, Hülya Schenk
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Japonya'daki temaslarının ardından 2 Temmuz'da Çin'e gidiyor. Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile bir araya gelecek olan Erdoğan'ın ziyareti sırasında iki ülke arasındaki ekonomik ve siyasi ilişkiler masaya yatırılacak.
Japonya'ya gitmeden önce İstanbul'da düzenlediği basın toplantısında Türkiye-Çin ilişkilerini her alanda ele alacaklarını ifade eden Erdoğan, "ikili ilişkilerin çok daha farklı bir şekilde gelişmeye devam edeceğini" dile getirdi.
Erdoğan'ın bu açıklamasıyla dikkatler, Rusya'dan satın alınan S-400'ler nedeniyle ABD ile gerilim yaşayan Türkiye'nin Çin'le siyasi ilişkilerinin nasıl seyredeceğine çevrildi. Ancak Türkiye-Çin ilişkilerinde ekonomik ilişkiler siyasetin önüne geçiyor.
Türkiye Dışişleri Bakanlığının verilerine göre Türkiye ve Çin arasında 2018 yılı sonunda ticaret hacmi 23 milyar dolar seviyesine ulaşmış durumda. İki ülkenin temel hedefi de hem bu ticaret hacimini genişletmek hem de karşılıklı yatırımları artırmak.
Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Altay Atlı da Erdoğan'ın Çin ziyaretinde en temel konunun ekonomi olacağını söylüyor. Türkiye'nin Çin ile olan ticaretinde büyük ticari açık bulunduğuna dikkat çeken Çin uzmanı Atlı, "Bu koşul altında Türkiye’nin önceliği, Çin’den daha fazla yatırım çekerek bir denge oluşturmak" diyor.
Atlı, Çin'den gelecek doğrudan yatırımın sadece Türkiye'nin ödemeler dengesine katkısı açısından değil, Türkiye'nin teknoloji kapasitesine, fiziksel altyapısına ve enerji yeterliliğine sağlayacağı destek açısından da önemli görüldüğünü ifade ediyor.
Türkiye ise Çin‘in ekonomiye dayalı dış politik hedefi Kuşak ve Yol Girişimi açısından önem taşıyor. Çin Devlet Başkanı Şi'nin 2013 yılında "yüzyılın projesi" olarak duyurduğu bu girişim, bir tür modern İpek Yolu şeklinde adlandırılıyor.
Çin'in dış politika vizyonunun temelini oluşturan bu projede Türkiye, Orta Koridor'da yer alıyor. Türkiye'yi Orta Asya üzerinden Çin'e bağlaması hedeflenen Orta Koridor bölgesine Pekin yönetimi, 8 trilyon dolarlık yatırım yapmayı hedefliyor. İnşa edilecek demiryolları, limanlar ve karayolları ile yeni bir lojistik ağ oluşturulması planlanıyor.
Türkiye'nin bu ağın merkezinde yer alacağına işaret eden İstanbul Şehir Üniversitesi'nden Kadir Temiz, "Kuşak ve Yol Girişimi’nde Türkiye oldukça önemli bir coğrafyada bulunuyor. Son zamanlarda Doğu Akdeniz’de gerilen ilişkiler de düşünüldüğünde Türkiye Çin için hem deniz hem de kara bağlantısı olarak Avrupa’ya ulaşması için çok önemli bir durak" diyor.
Türkiye-Çin ilişkilerinin temelini ekonomik beklentiler oluştursa da Çin ve ABD arasındaki ekonomik savaş, Türkiye'nin de ABD ile yaşadığı S-400 krizi, Ankara ve Pekin'i dış politikada da yakınlaştırma potansiyeline sahip.
Çin'in ABD'ye karşı verdiği ekonomik mücadelede Türkiye'yi yanında istediğini söyleyen uluslararası ilişkiler uzmanı Kadir Temiz, "Çünkü Türkiye hem Çin ürünleri için iyi bir pazar hem de ABD ile NATO çerçevesindeki ortaklığı sebebi ile Çin için önemli bir koz" değerlendirmesini yapıyor. Atlı'ya göre, Türkiye’nin Çin’e karşı olumlu bir pozisyon olması Pekin'in ABD’ye karşı elini güçlendiriyor.
Türkiye, Çin'in Ortadoğu politikası çerçevesinde bir anlam taşıyor. Çin'in İran nükleer krizi ve Suriye iç savaşında Rusya ve İran'la birlikte hareket ettiğine dikkat çeken Temiz, "Türkiye'nin de Rusya-İran-Çin hattında kalması Ortadoğu’da bölgesel ve küresel rekabette Çin'in elini güçlendirecektir" diyor.
Peki Türkiye'nin Rus S-400 savunma sistemi nedeniyle ABD ile yaşadığı gerilim göz önünde bulundurulduğunda Erdoğan'ın Pekin ziyareti ne anlama geliyor? Çin, Türkiye'nin Batı ile ilişkilerine alternatif olabilir mi?
Dr. Altay Atlı'ya göre Çin Türkiye için bir alternatif olamaz. Türkiye'nin Batı ile köklü ve karşılıklı fayda temelinde şekillenen ilişkileri olduğunu vurgulayan Temiz, "Erdoğan’ın ziyareti, Türkiye’nin Batı’ya sırtını dönüp Doğu ile yakınlaştığı anlamına gelmiyor. Ziyaret ile verilen mesaj bence Türkiye’nin küresel bir aktör olduğu ve ulusal çıkarları doğrultusunda her ülke ile işbirliği yapabileceği yönünde" diyor.
Öte yandan Türkiye-Çin ilişkilerinde yaşanan karşılıklı güven sorunu Ankara-Berlin hattında gri bir alan oluşmasına yol açıyor. Atlı, ne Türkiye'nin ne de Çin'in Türkiye'ye tam olarak güvendiğine işaret ediyor. Güvensizliğin başlıca nedenlerinden biri Çin'in Uygur politikası.
Çin'in Uygurlara yönelik uyguladığı baskı Ankara'da sıkıntı yaratıyor.Ancak Türkiye'nin bu konuda dikkatli bir politika izlemeye çalıştığını ifade eden Kadir Temiz, Türkiye'nin Uygur sorunu konusunda bir strateji geliştiremediğini de söylüyor. Temiz, Türkiye'nin Uygurlar konusunda konjonktürel davrandığını belirterek "2009 yılındaki Urumçi olaylarında Erdoğan olayları 'neredeyse bir soykırım' olarak tanımlarken son iki yıldır Uygurların eğitim merkezi adı altında toplama kamplarında zorla tutulmasına herhangi bir tepki vermemiştir" değerlendirmesini yapıyor.