Dünya gazetesi, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde Türkiye'de iş yaşamında ciddi ayrımcılığa uğrayan kadınlara yönelik araştırmalarını yayınladı. TÜİK ve diğer kurumların istatistiklerinden yapılan derlemelere göre, Türkiye'de 2 milyon 877 bin kadın okuma yazma bilmiyor. 3 milyon 85 bin kadın ise herhangi bir diplomaya sahip değil. Kadınlarda işgücüne katılım yüzde 30, işsizlik ise yüzde 15 seviyesinde. Ayrıca Türkiye, The Economist'in çalışma hayatı içinde kadın erkek eşitliğini içeren indeksinde, 29 OECD ülkesi içinde sondan üçüncü sırada yer alıyor.
Dünya'nın haberine göre; gerek kamu yönetiminde gerekse ekonomi yönetiminde kadın sayısı neredeyse yok gibi. Türkiye'nin 81 ilinden sadece 2 tanesini kadınlar yönetiyor, 856 ilçede ise sadece 29 kadın kaymakam görev yapıyor.
Her gün yüzlerce kadın, erkek şiddetine maruz kalırken, aylık ortalama 30'un üzerinde kadın en yakınındaki erkekler tarafından öldürülüyor. Yaklaşık 11,3 milyon kadın gece yalnız yürürken kendisini güvende hissetmezken, 12,2 milyon kadın ise kendisini umutsuz hissediyor.
Ekonomi yönetiminin en önemli kurumlarından birisi olan Merkez Bankası'nın önemli karar alma mekanizmalarında kadınlar hiç temsil edilmiyor. Merkez Bankası'nın 7 kişiden oluşan Banka Meclisi'nde kadınlar 2004 yılından bu yana temsil edilmiyor. Toplumun tüm kesimlerinin bir şekilde her ay kararını merakla beklediği 7 kişilik Para Politikası Kurulu'nda ise 2005'ten bu yana kadın temsilci yer almıyor.
Kadınların ekonomik hayata katılımında yaşanan güçlükler işgücü göstergelerinde de rahatlıkla gözlenebiliyor. Kadınlarda işsizlik yüzde 15 gibi yüksek seviyede seyrederken, 2020 yılı itibarıyla istihdam oranı 2,3 puanlık azalışla yüzde 26'ya geriledi. Aynı dönemde işgücüne katılım oranı ise 3,3 puanlık azalışla yüzde 30,6'ya indi.
The Economist'in OECD'nin çalışma hayatı içinde kadın-erkek eşitliğini içeren ve ‘Cam Tavan Endeksi' olarak adlandırılan istatistik çalışmasına göre, Türkiye, Güney Kore ve Japonya'nın ardından sondan üçüncü sırada yer alıyor. Bu kategoride ilk sırada İsveç var ve bu ülkeye İzlanda, Finlandiya, Norveç ve Fransa takip ediyor.
Türkiye'de kadınların okutulma oranları son yıllarda kısmi artış gösterse de hayatın birçok alanındaki eşitsizlik, eğitimde de kendisini açıkça gösteriyor. Ülkemizdeki 25 yaş üzerindeki nüfusta üniversite mezunlarının oranı yüzde 20,8 iken, bu oran erkeklerde yüzde 23,1, kadınlarda yüzde 18,5 olarak hesaplanıyor. Bu yaş grubunda ilkokul mezuniyet oranı ise Türkiye'de yüzde 91iken kadınlarda yüzde 85,7'de kalmış durumda.
Türkiye'de 41 milyon 698 bin kadından 2 milyon 877 bin 162'si okuma yazma bilmiyor. Herhangi bir eğitim kurumundan mezun olmayan kadın sayısı ise 3 milyon 85 bin 652 seviyesinde.
Okuma yazma bilmeyen kadınların oranı yüzde 6,9 iken, herhangi bir mezuniyeti olmayanların oranı yüzde 7,4 (3 milyon 85 bin kişi) oldu. Kadınların yüzde 29,4'ü ilkokul, yüzde 9,7'si ilköğretim, yüzde 10,7'si ortaokul mezunu. Lise mezunu kadınların oranı yüzde 17,5, yüksekokul mezunlarının oranı yüzde 16,3 oldu. Kadınların yüzde 1,9'u yüksek lisans, yüzde 0,3'ü ise doktora seviyesinde eğitim aldı.
Bazı siyasi partilerin kadın kotası uygulamasına rağmen, nüfustaki payları kadar siyasette temsil edilemeyen kadınlar, kamu yönetiminde de neredeyse yer almıyor. Türkiye'de 81 ilin sadece 2 tanesi kadın vali ile yönetiliyor. Kaymakamlık görevi de benzer bir orana sahip. Toplam 856 kaymakamın yüzde 3,4'üne karşılık gelen sadece 29 ilçede kadın kaymakam görev yapıyor. 2020 yılı itibarıyla 584 milletvekilinden 483'ü erkek, yüzde 17,3'üne karşılık gelen 101'i ise kadın.
Kabinedeki kadın oranı ise milletvekilliğine göre daha düşük seviyede olmasına rağmen, son yılların en yüksek oranında seyrediyor. 2018-2020 yılları arasındaki kabinelerde kadın bakanların oranı yüzde 12,5 seviyesinde.
Üst düzey kamu görevleri içerisinde kadınların en çok temsil edildikleri meslek grubu büyükelçilik oldu. Ancak burada bile kadınların oranı erkeklerin dörtte birinde kaldı.