Türkiye’de ABD’li siyah kadın olmak: Genel olarak pozitif ayrımcılık yaşıyorum

Türkiye’de ABD’li siyah kadın olmak: Genel olarak pozitif ayrımcılık yaşıyorum

Kamala Harris, ABD'nin ilk kadın, ilk siyah ve ilk Hint kökenli başkan yardımcısı seçildi. 2008’den beri Türkiye’de yaşayan Amerikalı siyahi Rasheedah Mullings, ülkesindeki seçimleri şu sözlerle değerlendiriyor; “Ortadoğu’dakilerin hissettiği bir duygu. Kim olursa olsun biz kazanamıyoruz. Irkçılık sistematik bir problem.”  Mullings, geldiği ilk yıllarda saçını, kıyafetlerini değiştirmek zorunda kalsa da “Türkiye’de genel olarak pozitif ayrımcılık yaşıyorum” diyor.

Kısa Dalga'dan Ahmet Orhan 'Küçük Bilgelikler' başlıklı podcastte, Muğla Üniversitesi Yabancı Diller Bölümü’nde öğretim görevlisi olan ve 2008’den beri Muğla’da yaşayan Amerikalı Rasheedah Mullings’le Türkiye’de Amerikalı olmayı, kadın olmayı, siyahi olmayı ve gündemle bağlantılı olarak da Amerikan seçimlerini konuştu. Mullings'in konuşmalarından bazı bölümler şöyle; 

Podcasti dinlemek için linki tıklayın.

 “Afrika’da havalar nasıl”

Muğla çok kozmopolit değil. Yabancılar daha çok tatil için geliyor. Buna alışık ama yabancılarla yaşamaya alışık değil. Ben ilk geldiğimde sadece bir iki siyahi kadın vardı. Ben ve başka bir Afrikalı kadın vardı. Herkes ikimizi birbirimizi karıştırıyordu. Oysa çok farklıyız, birbirimize benzemiyoruz. Bir kez ben bir AVM’de oğlumla oyun oynuyorum. Bir adam geldi, “Nasılsın” dedi. “Afrika’nın havası nasıl” diye sordu. “Büyük bir kıta, tam bilmiyorum. Dağlar var, ormanlar var. İkincisi ben Afrika’ya hiç gidemedim hayatımda.” O da bana “Hayır, sen Afrikalısın. Geçen hafta konuştuk” diyor. “Aynı insan değilim, ben Washingtonluyum” dedim. Ama inanmadı. Sinirlenip gitti.

“Çocukları benimle korkuturlardı”

“Tabii Amerika, Avrupa ya da Güney Afrika gibi genel ırkçılık yok siyahilere karşı. Biraz önyargı, ayrımcılık yaşayabiliriz. Hem pozitif hem negatif olabilir.

İstanbul’da ben çok önemli değilim. Bir sürü ülkeden insan var. İnsanlar beni görünce şok yaşamıyor. Ankara da biraz öyle. Muğla’da şimdi değişti ama eskiden insanlar şoka giriyordu. Bazı insanlar çocukları korkutuyordu benimle. Söylediklerimi yapmazsan, o kadın alıp seni götürecek gibi. İnsanlar beni elle gösterip, bakarak gülüyordu."

“Saçımı değiştirdim, kıyafetleri sadeleştirdim”

Şimdi daha azaldı. Afrikalı öğrenciler de var Muğla’da. Artık çok bakmıyorum insanlara, daha özgüvenle yürüyorum. İlk geldiğimde Afro saçım vardı. Herkes ‘bonus, bonus’ diyordu. İlgi çekmek istemiyordum. Saçlarımı değiştirmeye çalıştım. Kıyafetlerim fazla renkli diye düşündüm. Kıyafetlerimi sadeleştirdim. Ailem şaşırıyordu beni görünce niye sürekli siyah ve lacivert giyiyorsun diye. Ama insanlar yine bakıyordu. Şimdi artık bıraktım. Rastalarım var. Ne istersem giyiyorum. Fark etmez, bana ilgi gösterecekse gösterecek. Çünkü farklı görünüyorum.

“Genel olarak pozitif ayrımcılık var”

“İnsanlar normalde samimiyet gösteriyor, merak ediyorlar. Ama genel olarak pozitif ayrımcılık yaşıyorum. İnsanlar bana yardım ediyor. Türkiye’de genelde insanlar yardımsever oluyor. İyi bir ilgi gösteriyorlar. Ama bazen fazlası da oluyor. Bir kez tarihi bir yerdeyiz. Bir otobüs geliyor. Gençler, öğretmenler çıkıyor. Herkes fotoğrafımı çekmek, benimle fotoğraf çektirmek istedi. “İstemiyorum, bu kadar güzel şeyler varken niye benim fotoğrafımı çekmek istiyorsunuz. Herhangi bir insanım” dedim. Bazıları “Sen bizim kardeşimizsin, siyahileri çok seviyoruz” dedi. Çok tatlı bir çocuk vardı. Hikaye uydurdu; ve beni fotoğraf çektirmekten kurtardı.

“İç Anadolu’da farklı bir yaratık gibi hissediyorum”

“İç Anadolu’da çok farklı bir yaratık gibi hissediyorum. Kötü bir şey yapmıyorlar, ama daha fazla bakıyorlar. Çok yaşamadığım, o yerlerden geçtiğim için fazla bir şey yaşamadım. Sadece bakışlar. Ama dediğim gibi Türkiye’de ağır bir ırkçılık yaşamıyoruz. Ama Afrikalı insanlar için farklı olabilir. Amerika’da büyük bir ekonomi, kültür etkisi olduğu için. Ama Afrikalı, Arap öğrenciler için, İstanbul’da çalışanlar için sıkıntı çıkabilir. İnsanlar bize karşı istediği gibi davranabileceğini, istediğini sorabileceğini, söyleyebileceğini hissediyorlar. O durumlar da üzücü tabii.

“Şimdi soruyorlar, neden buradasın?”

“Amerika her yeri etkiliyor. Amerika’nın propagandası da her yeri etkiliyor. Siyahi Amerikalı olarak insanlar bana sıcak yaklaşıyorlar. Amerika’da ırkçılık olduğunun farkındalar. Bazı insanlar önce özür diliyor, sonra ABD’yle ilgili kötü yorum yapıyorlar. Lütfen yanlış anlama diyorlar. Ağır bir milliyetçilikle karşılaşacaklarını düşünüyorlar belki.

İlk yıllarımda daha pozitif bir şeydi Amerikalı olmak. Şimdi, uluslararası siyasi olaylarda sıkıntılı oluyor. İnsanlar bazen şüpheyle bakıyor. Neden Türkiye’desin, neden buradasın. Ama Muğla’da çok etkilenmedim. İstanbul’daki arkadaşlarımda daha çok hissettim. Ben de eğitmen olarak daha çok dikkat ediyorum. Ama ben yine de siyahi olduğum için insanlar daha rahat hissediyor. Daha az şüpheyle bakıyor. Siyahi rockçılar var, müzisyenler var, Obama başkan oldu. Siyahi Amerikalıları daha cool görüyorlar. Amerika’daki siyasi bakışımı anlayınca çok tedirgin olmuyorlar.

“Yabancı öğretmenler sebep göstermeden işten çıkarılıyor”

“Tabii ki bir baskı da hissediyoruz. Hem öğrenci hem öğretmen olarak. Okullarda yabancı öğretmenler vardı. Hem Afrika’dan hem Amerika’dan. Bu son yıllarda sebep göstermeden öğretmenler işten çıkarıldı üniversitelerde. Anlayamıyoruz neden gitti? Değişik bağlantısı var mı, yanlış bir şey mi yaptılar. Açıklama yapmadılar. Sözleşme zamanı tedirginlik yaşıyoruz. Yeni kriterler getiriyorlar. Eskiden böyle değildi. Bence biraz korku var, yabancılar, gençlere, öğrencilere farklı fikirler sunuyor diye…

“Derste derin siyasete girmiyorum”

“Benim okulda sınıfımda önyargı yok benim tarafımdan. Onlara güvenli bir alan yaratmaya çalışıyorum. Kendi fikirlerini açık açık tartışabilmek, birbirlerine saygı göstermek… Çok derin siyaset konuları kendim açmıyorum. Onlar açtığı zaman da bir sahne vermeye çalışıyorum. Amerika’yla, Avrupa’yla, Afrika’yla ilgili bir konu açılırsa ben daha rahat konuşuyorum. Ama Amerikalı olarak dikkat etmek zorunda olduğumun farkındayım.

“Haydi benim için dans et, şarkı söyle”

“İnsanlar filmlerde, müzik videolarda gördüğü şeyler gerçek sanıyor. Maalesef Amerika’nın siyahilerle, siyahi kadınlarla ilgili paylaştığı şeyler yoğun stereotiplerle dolu. Amerika’da biz, hem sinirli insanlarız, hem yardım eden insanlarız, hem seks düşkünüyüz ama güzel değiliz. Sürekli çalışan ama tembel aynı zamanda… Güzellik konusunda ise popstarlar bronzlaşıyor, popolara implant yaptırıyorlar. Önemsiz insanlarız ama yanı zamanda Amerikan tarihi içinde hep beyazların çocuklarını büyüttü siyahi kadınlar. Bir dengesizlik var. Bu dengesizlik de filmlerle, müzik videolarıyla geliyor. İnsanlar bu önyargıyla yaklaşıyor. İnsanlar, hadi benim için dans et, şarkı söyle… Yine de bu çok ağır ayrımcılık olmayabilir ama insanları etkiler. Kendini gösterme şansı vermiyor. İnsanlar sadece performans istiyor senden."

“Yeni gelen yabancı kadınlar boğuluyor gibi oluyor”

 “İnsanlar yabancı kadınlarla insanlar daha çok çıkabileceklerini düşünüyor. Ben uzun yıllardır yaşadığım için daha fazla farkındayım. Yeni gelenler için fazla oluyor. Onlar boğuluyorlar gibi hissediyorlar. Erkekler içinse, cool olduğu için, sporcu olduğu için… Siyahi erkekler için farklı bir yaklaşım… Amerikan basketbolcular vardı Muğla’daki takımda oynayanlar. Sürekli pozitif ilgi vardı. Kadınlar için, Türkiye’nin her yerde kendini korumak için sıkıntılı bir durum var. Hepimiz kendimizi güvensiz hissediyoruz."

“ABD’de elektronik oy ırkçı sebeplerle yapılıyor”

“Amerika’nın başlagıçtan beri bir problem. Siyahilere oy kullanma hakkı yoktu. Bir çeyrek hak vardı. Sonra tam oy kullanma hakkı aldık. Ama hep engeller koymaya çalıştılar. Bazı yerlerde silahlar çıkarttılar, şiddetle bizi karşıladılar. Bu çok da eski değil. Annem büyürken de bu olaylar oluyordu. Bugünlerde daha gizli şekilde… Sağlık, sigorta, eğitimle ilgili böyle konularda siyahiler normalde oy kullanır. Amerika da değişiyor yavaş yavaş. Şirketler daha çok yönetmeye başladı. Biz siyahiler daha çok şehirlerde yaşıyoruz, büyük eyaletlerde yaşıyoruz. Ve elektronik sistem var Amerika’da."

Kaliforniya ve New York’suz Amerika’nın ekonomisi böyle olmaz. Oradaki insanların etkisini azaltmak istiyor bu elektronik sistem.  Dengeleme ve adaletli olmak için diyorlar ama ırkçı bir sebeple yaptılar… Daha çok beyazlar, daha fazla köyde yaşayanlara daha fazla oy fırsatı vermek için… Bence siyahi Amerikalılar bunun hep farkındaydı. Doğru insanlara oy veririz. Gençler de daha akıllıca oy kullanıyor."

“Ortadoğu’dakiler gibi hissediyoruz, biz kazanamıyoruz”

“Farkındayız ki, polis şiddeti hep vardı. Sadece bu günlerde insanlar bizi daha çok anıyor. Amerikan milleti büyük bir problem olduğuna inanıyor artık. Kameralar var, insanlar da görüyor. Biraz Ortadoğu’dakilerin hissettiği bir duygu. Kim olursa olsun biz kazanamıyoruz. Çünkü sistem böyle. Irkçılık sistematik bir problem. Bu, sistemi yürütüyor. Bir düşman lazım her zaman. Siyahiler, yerli Amerikalılar, Latin Amerika’dakiler hep düşman olarak görülüyor. Aslında bizim hayatımızdan çaldılar… Ülkeyi biz kurduk. Bütün binalar, işler; zenginliği bizden oldu. Bu sistem tamamen değişmeden biz her zaman zorluk çekeriz. Korkmuyoruz, daha sesli bir şekilde problemleri söyleyebiliriz."

“Gençlerde 1950’lerdeki ayaklanma var”

“Amerikan milleti sisteme çok güvenmiyor artık.  Yüzde 45 oy kullanıyor. Daha çok eyalet içinde oy kullanıyor. Başkan kim olursa olsun birçok şey değişmeyecek. O yüzden Amerika’nın yarısından fazlası oy kullanmıyor. Gençler de görüyor ki, fark etmeyecek. Sokaklarda hala öldürecek bizi, vergilerimizi alıyorlar ama faydasını görmüyoruz. “Siz bizi rahat bırakmayacaksınız, biz de sizi rahat bırakmayacağız” gibi protesto var. Gençlerde 50’lerde 60’larda böyle ayaklanma vardı.  Şimdiler de yine oldu. Beyaz Amerikalılar da kendilerini dahil ediyorlar. Ortadoğu’dan tek frakı o. İnsanlar biraz daha fazla serbest konuşuyor. Polis de daha şiddetli susturmaya çalışıyor. Faşizm kalkışı var. Hep vardı ama yeraltında gibiydi. Trump’la özgüvenleri geldi. Beyaz ırkçı insanlar daha fazla tepki gösteriyor."

“Kölelik kalktı, hapiste çalıştırıyorlar”

“1960’lerde, 60’larda bir şeyler değiştirebildik. Oy kullanmaya başladı, okullara daha rahat gitmeye başladı. Ülkenin bakış açısını değiştirmeye başladı. Bazı haklar kazandırdık. Şimdi bazı problemler hala var. Polis şiddeti Amerikan’ın başından beri vardı. Bizi kontrol edebilmek için, bizi tekrar hapise atabilmek için. Kölelik bitince işçiler azaldı. Bu insanları tekrar nasıl çalıştıracağız. Bizim hapis sisteminin hala öyle bir amacı var. Daha ağır cezalar alıyoruz aynı suç için ya da hiç işlemeden hapise atıyolar. Bizi medyada düşman olarak gösteriyorlar. Bunları değiştirmek için ayaklanma var şu an."