Küresel ısınmaya yol açan sera gazı emisyonu Türkiye'de, 2017’de 1990 yılına göre yüzde 140,1 arttı. Artışı değerlendiren Çevre Mühendisleri Odası’ndan Meryem Kayan, iktidarın çevre politikalarının bu artışa sebep olduğunu söyledi.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 1990-2017 sera gazı emisyon istatistiklerini açıkladı. Verilere göre, 2017 yılı toplam sera gazı emisyonu, 1990 yılına göre yüzde 140,1 arttı. TÜİK verilerine göre 2017 yılında toplam sera gazı emisyonu 526,3 milyon ton karbondioksit eşdeğeri oldu. 1990 yılında kişi başı karbondioksit eşdeğer emisyonu 4 ton/kişi olarak hesaplanırken, bu değer 2017 yılında 6,6 ton/kişi olarak hesaplandı. 2017 yılı emisyonlarında karbondioksit eşdeğeri olarak en büyük payı yüzde 72,2 ile enerji kaynaklı emisyon oluşturdu. Bunu sırasıyla yüzde 12,6 ile endüstriyel işlemler ve ürün kullanımı, yüzde 11,9 ile tarımsal faaliyetler ve yüzde 3,3 ile atık takip etti.
Birgün'den Burcu Cansu'nun haberine göre, sera gazı emisyonundaki artışı değerlendiren Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Meryem Kayan, “Denizlerin doldurulması, orman alanların tahrip edilmesi, termik santral sayısındaki artış, trafikteki taşıt sayısı ve uçak seyahatindeki artış sera gazı emisyonunu tetikliyor” dedi.
Siyasi iktidarın uyguladığı çevre politikalarının bu artışta önemli bir payı olduğunun altını çizen Kayan, şunları söyledi:
“Karbondioksit eşdeğerini yutak alanları dediğimiz denizlerde ve ormanlarda ciddi bir tahribat yapılıyor. Özellikle Marmara ve Karadeniz’de denizler dolduruluyor. Ülkenin dört bir yanında orman alanları yapılaşmaya açılıyor. Devlet eliyle her geçen yıl enerji amaçlı kömürlü termik santral sayısı artırılıyor. Jeotermal santral ve çimento fabrikalarındaki artış ile de zarar katlanıyor. Isınma için doğal gaz kullanımı teşvik ediliyor. Bunların yanı sıra trafikteki taşıt sayısı ve yolcu taşıyan uçak sayısı günden güne artıyor. Bütün bu faktörler bir arada düşünüldüğü zaman 2017 yılı toplam sera gazı emisyonunun 1990 yılına göre yüzde 140,1 artması çok olağan bir durum oluyor.”
Bu artışın uzun ve kısa vadede ciddi etkileri olduğunun altını çizen Kayan en büyük tehdidin iklim değişikliği olduğunu belirtti. Türkiye’nin havasının, suyunun, toprağının kirlendiğini ifade eden Kayan, “İklim değişikliği sebebi ile Hakkâri’de dahi sel yaşanmaya başladı. İklim değişikliği ile kuraklık, göç, maddi manevi bir çok olumsuzluk bizleri bekliyor” diye konuştu.
Kayan, en az karbondioksit kadar dünyayı olumsuz etkileyen metan gazı emisyonlarının yüzde 62,3’ü tarımsal faaliyetlerden kaynaklanması ile ilgili, tarımsal faaliyetler içerisinde yürütülen endüstriyel hayvancılık uygulamalarına dikkati çekti.
Çeşitli gazlardan oluşan dünya atmosferinde küçük miktarlarda bazı asal gazlar bulunur. Bunlardan en çok ısı tutma özelliğine sahip olan bileşikler sera gazlarıdır. Isı tutma özelliği suların sıcaklığının dengede kalarak nehirlerin ve okyanusların donmasını engeller. Bu sera etkisidir.
Sera gazlarının atmosferdeki miktarı sera gazı emisyonunu ifade etmektedir. Fosil yakıt kullanımı, ormanların tahribatı, sentetik gübre kullanımı, endüstriyel prosesler ve hayvancılık sera gazı emisyonunu artıran insan kaynaklı durumlardır. Bu artış küresel ısınmayı hızlandırır.