Teklif maddesinde yer alan detay Varlık Fonu içindeki alt fonlara da sınırsız borçlanma imkanı sağlandığına işaret ediyor. Bu kapsamda son zamanlarda gündeme gelen Varlık Fonu’nun bir inşaat projesi olan İstanbul Finans Merkezi’nin kurtarmasına ilişkin tartışmalar başka bir boyut kazanmış oluyor.
Türkiye Varlık Fonu ilk dönemde bazı alt fonlar kurmuştu. 2019’un Eylül ayında bu alt fonlardan birisi TVF İstanbul Finans Merkezi Gayrimenkul Yatırım Alt Fonu olarak değiştirilmişti. Bu alt fona da kamu borçlanma araçları ve Türk Silahlı Kuvvetler Vakfı’nın bazı varlıkları dahil edilmişti.
Son gelen düzenlemeyle İstanbul Finans Merkezi ile ilgili alt fon da kredi sınırlamasına takılmadan borçlanma yapabilecek. Türkiye Varlık Fonu Genel Müdürü Zafer Sönmez, İstanbul Finans Merkezi inşaatını üstlenen müteahhitlerin taahhütlerini yerine getirememesi üzerine 1,3 milyon metrekarelik kullanım alanı olan projenin yaklaşık 465 bin metrekarelik kısmının 1,67 milyar TL karşılığında devralındığını ilan etmişti.
Kamu maliyesini yakından takip eden ekonomistlere göre kamu kurumlarıyla ilgili borçlanmanın sınırsız olması borç yükü açısından ciddi riskler yaratıyor.
Ekonomist Veyis Fertekligil bu düzenleme ile Varlık Fonu’nda yer alan kamu şirketleri için de sınırsız bir borçlanma öngörüldüğüne dikkat çekiyor. Fertekligil, "Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na sunulan teklifte Varlık Fonu’na ilişkin düzenlemeyle ilgili bence en çok dikkat çeken konu Varlık Fonu’na ait alt fonların da sınırsız borçlanma yapacak olması. Varlık Fonu’na ait alt fonların borçlanma araçları da kredi sınırlamasına takılmayacak" ifadelerini kullandı.
TBMM’ye sunulan teklifi DW Türkçe’ye değerlendiren eski Hazine bürokratı ve Atılım Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nevzat Saygılıoğlu Varlık Fonu’na sınırsız borçlanma yetkisinin diğer alt fonlara da yayılmasınının riskli olduğuna dikkat çekti.
Saygılıoğlu, "Kamunun borçlanması Hazine üzerinden yapılır. Hazine bu borçlanmayı yaparken belli limitlere uymak zorundadır. Her kurum kendi başına borçlanmaya giderse Türkiye borçlu konumuna düşer ve risk primleri artar. Türkiye Varlık Fonu bu konuda bir gedik açtı. Ben bu düzenlemeyle neyin amaçlandığını anlamakta zorlanıyorum. Bu doğrultuda borçlanma yapılırsa gelecek nesillere varlık yerine sadece borç bırakırız" değerlendirmesini yapıyor.
Varlık Fonu ile ilgili yeni düzenleme fonun etkinliğinin de yeniden tartışılmasına yol açtı. Türk Hava Yolları, Ziraat Bankası ve PTT gibi kamunun önemli varlıklarını elinde tutan fon kurulduğu günden bu yana kuruluş amaçları arasından sadece borç bulma konusunda aktif bir görüntü çizdi. Geçen yıl fon yabancı bankalardan 1 milyar euroluk borç aldı.
Bunun karşısında fonun zor durumdaki işlerin kurtarılması konusunda da adım attığı görüldü. İstanbul Finans Merkezi’nin belli bir bölümünün devralınması bu kapsamdaki hamlelerden biri oldu. Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’nın (EBRD) Türkiye borsasındaki paylarının Varlık Fonu tarafından satın alınması da bu tür hamlelere başka bir örnek oluşturdu.
EBRD, ABD’de İran yaptırımlarını delme suçlamasıyla yargılanan Hakan Atilla’nın Borsa İstanbul Genel Müdürlüğüne getirilmesinin ardından borsadaki paylarını satmak istediğini açıklamış, sonrasında Varlık Fonu bu payları satın almıştı.
Fonla ilgili şeffaflık tartışmaları da gündemden düşmüyor. Sayıştay denetimi dışında olan fonun performansına ilişkin kamuoyuna yansıyan bir rapor bulunmuyor. Ekonomistler Platformu Başkanı Oğuz Demir sınırsız borçlanma yetkisi elde eden fonun borçlanmasına ilişkin detayların kamuoyuyla paylaşılmadığını, bu durumun risk oluşturduğunu belirtti.
Türkiye Varlık Fonu 2016’da Türkiye’de ekonomik büyümeye katkı sağlamak ve büyümeye kaynak sağlamak amaçlarıyla kurulmuştu. Türk Hava Yolları’ndan Çaykur’a kadar kamu kurumlarındaki Türkiye Hazinesi’ne ait hisseler fona devredilmişti.