Son günlerde profesör ya sa siyasetçiler tarafından kız çocuklarına yönelik, "süper kadın" ya da "15 yaşındakiler cinsel olgunluğa erişmiştir" ifadeleri kullanılıyor.
Bir takım çevrelerdeki kanaat önderleri tarafından basın yoluyla yayılan bu ifadeler kamuoyundan tepki görüyor. Bu açıklamalar yasalara göre suç teşkil ediyor. Türkiye'de yasalara göre 18 yaşını doldurmamış her kişi çocuk olarak tanımlanırken, korunma ihtiyacı olan çocuk; bedensel, zihinsel, ahlaki, sosyal ve duygusal gelişimi ile kişisel güvenliği tehlikede olan, ihmal veya istismar edilen ya da suç mağduru çocuğu ifade ediyor.
"Devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır" deniyor.
Peki 18 yaş altı çocukları hedef alan açıklamalar neden artıyor? Yasalar, çocukları istismara karşı yeterince koruyor mu?
Türk Medeni Kanunu'nun 124'üncü Maddesi'ne göre kadın veya erkeğin 17 yaşını doldurmadıkça evlenmesi yasak. Aynı maddenin devamında ise "Ancak, hâkim olağanüstü durumlarda ve pek önemli bir sebeple 16 yaşını doldurmuş olan erkek veya kadının evlenmesine izin verebilir" deniyor.
DW Türkçe'ye konuşan Çocuk Alanında Çalışan Avukatlar Ağı Koordinatörü Avukat Şahin Antakyalıoğlu, bu yöntemle kanuna karşı hile yoluyla daha erken yaşta evliliğin gerçekleşebildiğini söylüyor. Antakyalıoğlu, "Medeni Kanun'un ilgili maddesinde açıkça 'pek önemli sebep' ya da 'olağanüstü durum' ne belirtilmiyor. Ancak geçmiş örneklere bakıldığı zaman çocuğun hamile bırakılmış olması olağanüstü durum ve pek önemli sebep olarak değerlendiriliyor" diyor.
Adalet Bakanlığı’na göre 2018'de 16 yaşında evliliğe izin için 13 bin 651 dava açıldı. 15 yaşını doldurup ergin kılınmak için mahkemeye başvuran sayı 1136 oldu. TBMM Araştırma Komisyonu'nun hazırladığı bir taslak rapora göre ise adolesan (ergen) yaş grubunun yüzde 9,6'sının evli olduğunu tespit edildi.
16 yaş altı evlilik konusunda bir araştırmaya ihtiyaç olduğunu söyleyen Antakyalıoğlu, "Resmi rakamların çok daha üstünde olduğunu düşünüyoruz. Ayrıca yaş büyütme davası açarak yaşını büyütüp evlenenler dikkatle incelenmeli" diye konuşuyor.
Çocuk istismarına yönelik istatistikler de suç ayrımı yapılarak düzenli olarak açıklanmadığı için tartışmalı bulunuyor.
Adalet Bakanlığı’na göre 2018'de reşit olmayanla cinsel ilişki nedeniyle 396, müstehcenlik-çocuk pornografisi nedeniyle 469, çocuk fuhuşu nedeniyle 3 bin 255, insan ticareti nedeniyle 86, cinsel taciz nedeniyle 1798, cinsel istismar nedeniyle ise 6469 hapis cezası verildi.
Ekim 2019'da ise Adalet Bakanlığı çocuk istismarı ile ilgili verilerin yayımlanmasına son verdi. 2002-2017 yılları arasındaki istatistikler de erişime kapandı.
Adalet Bakanlığı’nın, HDP Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu'nun TBMM bütçe görüşmeleri sırasında sorduğu soruya verdiği yanıtta, veri toplama yönteminin değiştirilmesi sonucunda, çocuk istismarı istatistiklerinde büyük bir artış olduğu algısı doğduğu için Bakanlığın verileri topluca kaldırmayı tercih ettiği ifade ediliyor.
DW Türkçe'ye konuşan HDP'li Filiz Kerestecioğlu, istatistiksel verileri düzenli aralıklarla toplamanın, alınan tedbirlerin etkinliğini incelemek için büyük önem taşıdığını vurguluyor. Kerestecioğlu, "Geçmişe dönük verileri kaldırmak, kabul edilebilir değil. Üstelik yayımlanan verilerin birleştirilmemiş ve detaylı olması gerekirken ‘insan ticareti, çocuk düşürtme, pornografi' gibi suç gruplarının istatistiklerinin ise paylaşılmadığı görülüyor" diyor.
10 yılda 542 bin doğum
Türkiye'de doğum yapan kız çocuklarının sayısı ise Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından tutuluyor.
TÜİK'e göre 2001-2018 arasında 17 yaş altı çocuklarda doğum sayısı 542 bin 821 oldu. Bu çocukların 20 bin 392'si 15 yaş altıydı. 2018'de 15 yaş altı 167 çocuk, 15-17 yaş arası 11 bin 636 çocuk doğum yaptı.
Filiz Kerestecioğlu, resmi istatistiklere göre 17 yaş altı çocuklarda doğum sayısında 2001'den bu yana düşüş görünse de çocuklar okul, ev, hastane gibi ortamlarda izlenmediği için istatistiklerin güvenilirliğini şüpheli buluyor.
Öte yandan yasalara göre cinsel istismar tanımlaması için suç duyurusunda bulunulması gerekiyor. Avukat Antakyalıoğlu'na göre TCK 103'üncü maddesinde yer alan cinsel istismar tanımı, yanlış yorumlanması veya istismarın kasten bildirilmemesi sonucunu doğuruyor.
Antakyalıoğlu "15 yaş altı veya 15 yaş üstü olsun her halükarda TCK bağlamında suç duyurusunda bulunulması ve Çocuk Koruma Kanunu 6.madde kapsamında bildirim yapılması zorunlu. Ancak suçun hukuki nitelemesini hastane çalışanları değil savcının yapması gerekiyor. Aksi takdirde bu durum hem çocukların korunamaması hem de cezasızlık kültürünün yaygınlaşmasına neden oluyor" diyor.
Ocak ayında Bağcılar'da hastaneye başvuran 15 yaş altındaki hamile çocukları zamanında emniyete bildirmediği gerekçesiyle "kamu görevlisinin suçu bildirmemesi" suçundan yargılanan 18 hekimin beraatine karar verilmişti.
"İktidarın bu konuda bütünlüklü bir programı olmadığı sürece çocuk istismarının sürekli gündeme gelecektir" diyen Kerestecioğlu, şöyle devam ediyor: "Örneğin, Kur'an kurslarında çalışan personel ne bir pedagojik eğitime tabi tutuluyor ne de personelin çocuk istismarı geçmişi araştırılıyor. Olay yaşandıktan sonra belki istismarcı bir ceza alıyor; ama bu kurumları denetlemesi gereken kişilere hiçbir ceza verilmiyor. Kapalı ve denetimsiz kurumların çocuk istismarına neden olduğunu defalarca ifade etmemize rağmen yalnızca Ensar Vakfı gibi toplumsal tepkiye neden olan olaylarda tepki veriliyor."
Mevcut yasalar ve uygulamalar çocukları yeterince korumadığı gerekçesiyle eleştirilirken hükümet, çocuk yaşta evlilikleri düzenleyen yasa teklifinin hazırlığını yapıyor. Düzenlemeye göre fail, mağdur ile evlenmiş olması, suçun işlendiği tarihte failin başka biriyle evli olmaması, mağdurun şikâyetinin bulunmaması, suçun işlendiği tarihte mağdurun 14 yaşına girmiş olması, mağdur ile fail arasında 15 yıldan fazla yaş farkının bulunmaması şartıyla cezasız kalabilecek.
AKP Van Milletvekili Osman Nuri Gülaçar, 27 Nisan'da Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, son infaz düzenlemesine "erken evlilik mağdurları” ile ilgili değişikliği yetiştiremediklerini, bayramdan sonra Meclis açılır açılmaz gündemlerine alacaklarını yazdı.
Çocuk ve kadın hakları savunucuları, son dönemde çocukları hedef alan açıklamalarla ‘erken yaşta evlilik' düzenlemesi için kamuoyu oluşturulduğu görüşünde.
HDP'li Kerestecioğlu, yapılması planlanan düzenlemeyle ilgili "İstismarla rıza kavramı asla bir araya getirilmemelidir. İstismarda rıza aramak faillerin cesaretlendirilmesi, kadına ve çocuğa yönelik cinsel şiddette cezasızlık algısının yaratılması anlamına gelir. 13 yaşı evlenebilir kabul etmenin hiçbir bilimsel dayanağı olmadığı gibi bu çocuk haklarına açıkça aykırıdır" diyor.
DW Türkçe'ye konuşan Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü de TCK'nin yenilenmesiyle 1 Haziran 2005'ten itibaren 15 yaşını doldurmamış çocuklarla girişilecek her türlü cinsel eylemin yasaklandığını hatırlatıyor.
"Çocuk istismarcılarına af tartışması bu yasa değişikliğinin bir rövanşı" diyen Güllü, tartışmaların medeni yasadaki evlilik yaşı, ceza yasasındaki cinsel ilişkiye rıza yaşı ile sıkı sıkıya bağlı olduğunu vurguluyor. Güllü, "Bir çocukla cinsellik yaşamak bunun adına evlilik denmeyecek kadar aslında rezalet bir olaydır. Onların hayatını idama ettirecekleri sürecin temel eğitimlerini almaları gerekiyor. Onların evlilikten beklentileri, evliliğe bakış açıları henüz oluşmamıştır. Siz hele şu an ortaya getirilen bir gündemle oluşturulan yasa ile arasına on beş yaş fark koyacaksınız. Efendim işte dini nikah yapmışlar, şimdi çocukları var affedelim. Siz affettiğiniz zaman oluşacak zihniyet gelecekte çocukların hayatını karartacaktır” diye konuşuyor.
Kadın ve çocuk hakları savunucularına göre müftülüğe nikah kıyma yetkisi veren düzenleme de 'çocuk istismarına' yol açıyor. Ancak nikah sayılarına ilişkin veriler de kamuoyuyla paylaşılmıyor.