Felat Bozarslan
Türkiye’de ilk koronavirüs vakasının tespit edildiği 11 Mart 2020’nin üzerinden iki yıl geçti. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca dün Twitter hesabından yaptığı "Fahrettin Koca’yı tanımadığımız günlere dönüyoruz" paylaşımı ile Covid-19 riskinin giderek azaldığını ima etti, paylaşım sosyal medyanın en çok konuşulan konuları arasında ilk sıraya yerleşti. Pandeminin başından beri şeffaflık konusunda eleştirilen Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı tabloda da ise dün yapılan test sayısının 172 bin 461, vaka sayısının 5 bin 609, ölüm sayısının ise 32 olduğunu belirtildi.
Almanya ve Fransa gibi ülkelerde vaka sayıları 150 binlere yaklaşırken, Türkiye’de açıklanan iyimser tablo "güvenirlik" tartışmalarını yeniden başlattı. Peki, koronavirüs önlemlerinin neredeyse tamamen gevşetildiği Türkiye'de bu iyimser tablo gerçekten doğru mu? Sağlık Bakanlığı’nın her zaman iyimser bir tablo çizmeye gayret ettiğini belirten Türk Tabipler Birliği Başkanı Şebnem Korur Fincancı’ya göre, bu iyimser tablo salgının yayılması ve aşılama hızının düşmesi gibi olumsuzluklara neden oluyor. Vaka sayılarının gerçeği yansıtmadığını ifade eden Fincancı, özellikle test sayılarındaki düşüşün buna neden olduğunu belirtiyor.
Fincancı "Yaygın test uygulanmıyor. Temaslı bildirimleri neredeyse hiç yapılmıyor. Filyasyon gibi bir çalışma sözkonusu bile değil. Böyle olunca da aslında sanki rakamlar düşüyormuş gibi bir tablo yansıtılıyor. Dolayısıyla rakamlar gerçeği yansıtmıyor. Test sayılarıyla diğer verileri birlikte değerlendirdiğimizde yaklaşık olarak aslında yeni vaka sayısının 30 binler civarında olduğunu söylemek çok yanlış olmaz" diyor.
Türkiye’de koronavirüs önlemlerinin gevşetilmesi ile birlikte test yapılması da belli şartlara bağlanmış, uzmanlar bu duruma tepki göstermişti. Uzun zamandır sadece belirti gösterip sağlık kuruluşlarına başvuran kişilere koronavirüs testi yapılıyor. Halk sağlığı uzmanlarına göre, bu durum nedeniyle vaka sayılarına kuşkuyla bakmak gerekiyor. Bursa Uludağ Üniversitesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Kayıhan Pala, Türkiye’de ilan edilenden daha fazla vaka olduğu görüşünde. Ölüm sayılarının 50’nin altına inmesini sevindirici bir gelişme olarak değerlendiren Pala, "Bağımsız akademisyenlerin yaptığı fazladan ölüm sayıları incelemelerine baktığımızda, gerçekten sahada ölüm sayısı azalmış görünmesine rağmen Sağlık Bakanlığı’nın ilan ettiğinden daha fazla ölüm olma ihtimali karşımızda duruyor. Sağlık Bakanlığı'nın pandeminin başından bu yana saydam olmayan ve bağımsız bilim insanlarının erişmesine açık olmayan bilgi kaynakları yüzünden, hem doğrulanmış olgu sayıları, hem de ölümler halen tartışılmaya devam ediyor" diyor.
Türk Tabipler Birliği Başkanı Fincancı da ölüm oranları ile ilgili Prof. Dr. Kayıhan Pala ile benzer düşüncelere sahip. Salgının başından beri 280 bine varan ölüm sayısıyla karşı karşıya olunduğunu ifade eden Fincancı, bunun 97 bininin Sağlık Bakanlığı’nca açıklandığını belirtiyor. Fincancı, geriye kalan 180 bin ölümün nasıl kayda geçtiğinin sorulması gerektiği görüşünde.
"Salgınla ilgili alınmayan önlemler, kaçınılmaz bir biçimde sağlık hizmetlerinin ertelenmesine yol açtı" diyen Fincancı "İnsanlar Covid servislerinin yoğunluğu nedeniyle diğer sağlık sorunları için başvuramaz oldu ve bunun sonucunda aslında tedavi edilebilir bir çok sağlık sorunu tedavi edilemez noktaya geldi. Ayrıca Covid nedeniyle hastaneye yatıyor insanlar, sonra virüs negatifleşiyor. Ancak virüsün yarattığı etkilerle kaybettiğimiz insanlar var. Ama bunlar Covid olarak kayda geçmiyor. Bütün bunları dikkate almak gerekiyor" görüşünü dile getiriyor.
Dünya genelinde son iki hafta içerisinde vaka ve ölüm oranlarında belirgin düşüşler göze çarpıyor. Ancak iki haftadan beri Çin’in Şanghay başta olmak üzere bazı bölgelerinde tam kapanma ve koronavirüs önlemleri yeniden hayata geçirildi. Uzmanlar Çin’in başkenti Pekin çevresindeki bazı yerleşim alanlarında da vaka sayılarında artış meydana geldiğini belirtiyor.
Çin’deki kapanmaya dikkat çeken Prof. Dr. Kayıhan Pala "Çin bu kadar ağır bir kapanmayı Omicron varyantını tamamen ortadan kaldırabilmek ve sıfır olgu politikasını destekleyebilmek için mi yapıyor, yoksa karşımızda yeni, endişe verici başka varyantlar mı var, başka yeni tehditler mi var, bunu henüz bilmiyoruz. Ancak şimdiye kadar görülen gelişmeler, aşı eşitzsizliği başta olmak üzere dünyada henüz bu aylar için söylüyorum, bu sorun bitti diyebileceğimiz bir pozisyonu işaret etmiyor. Öyle anlaşılıyor ki, kapalı ortamlardan dışarı çıkmaya başladığımız bahar ve yaz aylarında daha önceki yıllarda olduğu gibi olgu sayılarında genel bir azalma bizi bekliyor. Ama pandemide ne durumda olduğumuzu gerçekten anlayabileceğimiz zaman sonbahara doğru, o günkü verilere dayalı olarak bir değerlendirmeyi zorunlu kılıyor. Özetle bugün itibariyle temkinli olmakta yarar var. Umuyoruz ki bu senenin sonuna doğru bütün dünyada pandemiyi dündemden çıkarabiliriz. Ama bunu söylemek için henüz erken" diyor.
TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı ise vaka sayılarının az görünmesinin test sayılarındaki düşüş kadar turizm sezonunun gelmesiyle de bağlantılı olduğunu düşünüyor. "Ne hikmetse turizm sezonu başlarken vaka sayılarında da düşüş oluyor” diyen Fincancı, Sağlık Bakanlığı’nın iyimser tablosu nedeniyle toplumda inanılmaz bir rahatlık oluştuğunu, artık kapalı ortamlarda dahi maske takanların sayısının son derece sınırlı olduğunu ve bu durumun gelecekte önemli sorunlara yol açabileceğini ifade ediyor.