Türkiye'den Almanya’ya gelerek sığınma başvurusu yapanların sayısındaki artış devam ediyor. Federal Göç ve Mülteciler Dairesi'nin (BAMF) verilerine göre, bu yılın Ocak-Kasım döneminde Almanya'ya iltica başvurusu yapan Türk vatandaşlarının sayısı 20 bin 802 ile yeni bir rekora ulaştı. Bu sayıyla Türkiye, menşe ülkeler sıralamasında Irak, Gürcistan, İran, Somali, Eritre, Moldova gibi ülkeleri geride bırakarak, Suriye ve Afganistan'ın ardından üçüncü sıraya yükseldi.
Aşağı Saksonya Mülteciler Konseyi adlı sivil toplum kuruluşunun yönetim kurulunda da yer alan avukat Dündar Kelloğlu, kendilerine başvuranlardan gördükleri kadarıyla gelenlerin çoğunu gençlerin oluşturduğunu söylüyor. Kelloğlu, mülakatlarda en sık duydukları gerekçelerin başında da artan siyasi baskı ve kötüleşen ekonomik durumun geldiğini, insanların Türkiye'de hiçbir gelecek umudu görmediğini söylediğini belirtiyor. "1997 yılından beri bu alanda çalışıyoruz, çok davaya baktık, çok sığınmacıyla görüştük ama Türkiye'deki ortam hiçbir zaman bu kadar karamsar olmamıştı" yorumunda bulunuyor.
Almanya'ya Ocak-Kasım 2022 döneminde yapılan 20 bin 802 iltica başvurusundan 19 bin 754'ü ilk kez yapılanlardan oluşuyor. Bu sayı geçen yıl 6 bin 254'tü. Böylece geçen yıl yapılan iltica başvurusu sayısıyla karşılaştırıldığı yüzde 216 artış kaydedildiği bildiriliyor.
Almanya Federal Göç ve Mülteciler Dairesi'nin (BAMF) DW Türkçe'ye verdiği bilgiye göre, Kasım 2022'deki artışın da bir önceki senenin aynı dönemine, yani Kasım 2021'e göre yüzde 514 olduğu bildirildi. Kasım 2022'de Almanya’da sığınma talebinde bulunan Türk vatandaşı sayısı 4 bin 691 olurken bu rakam Kasım 2021'de sadece 764 olarak açıklanmıştı.
Uzmanlara göreyse gerçek sayı açıklanan resmi rakamlardan çok daha yüksek. Yabancılar hukuku uzmanı Dündar Kelloğlu, kaçak yollardan gelen Türkiye vatandaşlarının çoğunun hemen geri gönderileceği veya ilk giriş yaptığı Avrupa ülkesine yollanacağı endişesiyle iltica başvurusu yapmadığını, beklediğini, bu nedenle açıklanan resmi rakamların gerçek rakamın en az üç katı, hatta daha fazla olduğunu tahmin ettiklerini belirtiyor.
BAMF'ın DW Türkçe'ye aktardığına göre, kurumun Türkiye'den gelenlere dair bu yılın Ocak-Ekim tarihlerine yönelik etnik köken konusunda detaylı veriler tuttuğu da görülüyor. Buna göre Ocak-Ekim 2022'de Türkiye'den gelerek iltica başvurusu yapanların sayısı toplamda 15 bin 957 oldu. Bunlardan 2 bin 865'i Türk olduğunu beyan ederken 12 bin 699'u da Kürt olduğunu belirtti.
2021 yılının tamamında Türk vatandaşlarının iltica başvurularının toplamı 7 bin 873 olmuştu. Bunların 3 bin 19'u Türk, 4 bin 522'si Kürt olduğunu beyan etmişti.
Türk vatandaşlarının Almanya'daki iltica başvurularının kabul oranlarına bakıldığında da Türkler ile Kürtler arasındaki uçurumun büyüdüğü dikkat çekiyor. Almanya'da bu yıl karara bağlanan iltica başvurularında Türklerin kabul oranı yüzde 73,8 olurken, Kürt olduğunu söyleyenlerin başvurularına verilen onay yüzde 8,9'a düştü. Türk olduğunu beyan edenlerin Ocak-Ekim 2022'de aldığı ret sayısı sadece 451 olurken Kürt olduğunu söylenlerin aldığı ret cevabının 3 bin 847'e ulaştığı bildirildi.
Türk olduğunu belirten Türkiye vatandaşlarının 2021'de aldığı kabul oranı da yüzde 77 olurken, Kürt olduğunu beyan edenlerin aldığı onay yüzde 10,7'de kalmıştı.
Avukat Dündar Kelloğlu, iltica başvurusu sırasında kendisini Türk diye niteleyen mültecilerin ezici çoğunluğunun Gülen Cemaati üyesi olduğu iddia edilen kişilerden oluştuğunu, Türkiye'de terör örgütü üyeliğinden yargılandığını belirtiyor. Kelloğlu, "Bu insanların büyük kesimi eğitimli, bürokrasiden geliyor, devletin işleyişini iyi biliyor ve Almanya'da da hakkını aramada, gerekçelerini sunmada, kendini ifade etmede iyi ve bundan dolayı sığınma başvurularının kabul edilme oranı yüksek" değerlendirmesinde bulunuyor.
Kürt olduğunu beyan eden ilticacılarınsa genelde eğitim seviyesinin veya kendisini ifade etme yeteneğinin daha zayıf olduğunu, buna ilaveten Türkiye'de kendilerine yönelik takibatı kanıtlamakta da zorlandıklarını belirtiyor. Kelloğlu, "Ancak Almanya kanıt istiyor, resmi belge istiyor. Fakat Türkiye'de bakıyoruz pek çok davada araştırma, soruşturma aşamasında mağdur belgeye ulaşamıyor" diye belirtiyor. Pek çok dosyaya gizlilik kararı konduğunu veya gizli tanık ifadelerine dayandığını da hatırlatan Kelloğlu, "Sonra HDP için çalışmış diyelim, resmiyette yasal bir parti ama soruşturmalarda HDP eşittir PKK olarak görülüyor ve bunu da Almanya'da kanıtlamakta zorlanıyor. Dolayısıyla da Kürtlerin iltica gerekçesini ispatı zor, o nedenle büyük çoğunluğu reddediliyor" diye açıklıyor.
Almanya Göç ve Mülteciler Dairesi, DW Türkçe'ye yaptığı açıklamada Türk vatandaşlarının etnik kökenine dair verinin kendi beyanları ile toplandığını, iltica sebeplerine dair bilgilerinse ayrıca istatistiki olarak tasnif edilmediğini kaydetti.
Türkiye, 2006-2015 yıllarında bin 400 ila 2 bin arasında seyreden iltica sayıları ile Almanya'da istatistiklerde öne çıkmamış, en çok sığınmacı gelen ülkeler kategorisinde de yer almamıştı. Ancak 2015 senesinde bin 767 Türk vatandaşı Almanya'dan iltica talep ederken bu sayı darbe girişiminin olduğu 2016 yılında katlanarak 5 bin 742'ye, yine hızlı bir artışla 2017'de önce 8 bin 483’e, 2018 yılında 10 bin 356’ya, 2019'da da 10 bin 833'e ulaşmıştı.
Koronavirüsün damgasını vurduğu 2020 yılında ise başvurularda rekor düşüş kaydedilmiş, Almanya'ya sadece 6 bin 562 Türk vatandaşının iltica başvurusunda bulunduğu açıklanmıştı. Bu sayı pandeminin etkisinin yavaş yavaş azalmaya başladığı 2021 yılında 7 bin 873 oldu. Bu yılın (2022) ilk 11 ayında ise 20 bin 802 olarak kayda geçti.
Almanya'da son aylarda sınır korumadan sorumlu Federal Polis Teşkilatı'nın yaptığı basın açıklamalarında da önceki yıllara oranla Türkiye bağlantısı çok daha sıklıkla öne çıkıyor. Polisin basın bültenlerinde ya sığınmacıların ya da kaçakçıların Türk vatandaşı olduğu ibaresi sıklıkla yer alıyor. DW Türkçe'nin söz konusu basın açıklamalarından yola çıkarak Federal Polis Teşkilatı'na yaptığı başvuruya verilen cevapta bu eğilimin sayılarla da tespit edildiği haber verildi.
Sınırların korunmasından sorumlu Federal Polis'in DW Türkçe'ye verdiği bilgide Ocak-Eylül 2022 tarihlerinde Almanya hudutlarında 5 bin 362 Türk vatandaşının geçerli bir belge olmadan giriş yapmaya kalkışırken tespit edildiği bildirildi. Geçen yılın tamamında bu sayının 2 bin 531, pandeminin damgasını vurduğu 2020'de bin 629 olduğu ifade edildi. Geçen yılın aynı dönemiyle karşılaştırıldığında Almanya'ya düzensiz yolla giriş yaptığı tespit edilen Türk vatandaşı sayısının yüzde 254 oranında arttığı ortaya çıktı. 2020'nin aynı dönemiyle karşılaştırıldığında ise söz konusu artış yüzde 368'e tekabül ediyor.
Sınır polisinin basın açıklamalarında göze çarpan bir diğer gelişme de Sırbistan üzerinden Avusturya'ya oradan Almanya'ya gelindiğine dair ibareler. Mülteciler alanında çalışan Dündar Kelloğlu, iltica başvurularında belirtilmese de son aylarda Türkiye'den pek çok kişinin başta Sırbistan olmak üzere Balkan ülkelerine vizesiz seyahat anlaşması sayesinde geldiğini, oradan da Macaristan üzerinden Avusturya'ya, Avusturya'dan da Almanya'ya geçtiğini gözlediklerini aktarıyor.
Almanya'ya ulaşmayı başaranların Kelloğlu ve mülteci örgütleri çalışanlarına bildirdiğine göre, Avrupa Birliği (AB) üyesi Macaristan, Sırbistan'dan girişte önceki yıllarda olduğu gibi engellemiyor. Kelloğlu, "Son gelen mültecilerin bize aktardıklarına göre, Macaristan, Sırbistan'dan girenlerin parmak izini almıyor, kaydını yapmıyor, hatta Avusturya'ya nasıl gidebilecekleri konusunda onlara tavsiyelerde bulunuyor. Ve gelen insanlar da eskiden olduğu gibi şebekeler üzerinden gelmiyor, ellerinde bilgiler var, hangi güzergahtan, hangi kapıdan, nasıl giriş yapacağına dair bilgiyle geliyorlar" diye bildiriyor.
Gelenlerin genelde Telegram üzerinden örgütlendiklerini anlattıklarını belirten Kelloğlu, bu yolla gelen Türk sığınmacıların en erken Avusturya'da parmak izinin alındığını, kaydının yapıldığını, sonrasında Almanya'ya geçtiğini belirtiyor. "Macaristan'ın neden engellemediğini herkes tahmin edebiliyor. AB yardımları dondurunca Macar hükümeti de AB'ye girişlerde kontrolü bırakmışa benziyor" diye yorumluyor. Kelloğlu, Hırvatistan üzerinden gelişlerde ise sığınmacıların kötü maumele gördüğünü, hatta polisin şiddet uyguladığı yönünde kendilerine bilgiler ulaştığını aktarıyor.