Covid-19'a karşı alınan önlemler dünya genelinde hareket özgürlüğünü kısıtlarken ülkeler arasındaki seyahat kurallarını da katılaştırdı. Aşılamanın artışıyla katı seyahat kuralları esnetiliyor ancak virüsün yeni varyantları turizm için endişe kaynağı olmayı da sürdürüyor.
Bu çerçevede dünyada pek çok ülke Covid-19 kısıtlamalarının gerek ülke içinde gerekse yurtdışı seyahatlerde daha hızlı aşılabilmesi için çeşitli aşı karneleri ya da sertifikalar uygulamaya koydu.
Avrupa Birliği, sınırları içinde kısıtlamasız seyahatlerin yeniden başlamasını mümkün kılmak için 1 Temmuz'dan itibaren "Dijital Covid Sertifikası" uygulamasını yürürlüğe soktu. Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği IATA da havayolları için "Travel Pass" uygulamasını geliştirdi.
Pandemi nedeniyle genel olarak bütün ülkeler giriş çıkışlarda üç kriter ile kısıtlamaları koymakta ya da esnetmekte: Ülkeye turistik seyahat yasağı; PCR testi ve/veya karantina zorunluluğu.
Peki Türkiye için durum ne? İş veya özel amaçla yurtdışına çıkmak isteyen Türkiye vatandaşlarının neler yapması, hangi ülkeler için ne gibi kurallara uyması gerekiyor?
Türkiye’de aşı olduktan sonra vatandaşlar HES ya da E-Nabız gibi uygulamalarla kendilerine aşı kartı oluşturabiliyor ve HES üstünden pasaportlarını da bu karta ekleyerek yurtdışına çıkma durumunda kullanabiliyor.
İlk başta sağlıkçılar ve 65 yaş üstü vatandaşlardan başlamak üzere ağırlıklı olarak kullanılan Çin'in Sinovac şirketinin CoronaVac aşısı henüz AB ülkeleri tarafından onaylanmış değil. AB tarafından tanınan koronavirüs aşıları; Pfizer/BioNTech, Oxford/AstraZeneca, Moderna ve Johnson & Johnson aşıları.
Türkiye son dönemde giderek artan bir şekilde AB tarafından da onaylı olan Pfizer/BioNTech aşısını kullanıyor. Ancak ilk iki dozu Sinovac olmak durumunda kalanların tek doz BioNTech olduktan sonra AB’ye girip giremeyeceği hala tam netlik kazanmış değil.
AB ülkeleri de birbirlerinden farklı uygulamalar getirmiş durumda. Mesela İspanya gibi bazı üye ülkeler Dünya Sağlık Örgütü tarafından onaylanan Sinovac aşısını yaptıran yolcuların da ülkeye girişine izin veriyor.
Almanya'ya ise AB üyesi olmayan Türkiye gibi ülkelerden turistik geziler 25 Haziran'dan bu yana mümkün. Ancak uygulama sadece iki doz aşı olmuş olanları kapsıyor. Aşının ise Avrupa İlaç Ajansı’nın izin verdiği dört aşıdan (Pfizer/BioNTech, Oxford/AstraZeneca, Moderna ve Johnson & Johnson) biri olması ve ikinci dozun üzerinden 14 gün geçmiş olması gerekiyor.
Bu arada Avrupa Sağlık Ajansı’nın (EMA) Sinovac’a ilişkin mayıs başında başlattığı değerlendirme süreci de halen sürüyor.
Sinovac aşısının Türkiye’deki Faz-3 sonuçlarının dünyanın önde gelen hakemli bilimsel tıp dergilerinden The Lancet'te geçen gün yayımlanmasının değerlendirme sürecini hızlandırabileceğine dikkat çekiliyor. Bu çalışma, aşıya dair yapılan dünyadaki ilk yayın olması açısından önem taşıyor.
DW Türkçe’ye konuşan Hacettepe Tıp Fakültesi'nden Prof. Dr. Murat Akova, yayının önemine işaret ederek, "Şimdiye kadar BioNTech ve diğer aşılarla ilgili yayımlanmış pek çok makale var, ancak Sinovac için yayın yoktu ve ülkeler onayları bu yayınlara göre veriyor. Şimdi gördük ki Sinovac aşısı da en azından Johnson aşısı kadar etkili. Böyle olunca EMA yakında onay verebilir" öngörüsünü paylaşıyor.
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Genel Sekreteri Vedat Bulut da DW’ye yaptığı değerlendirmede, Dünya Tabipler Birliği’nin de dikkat çektiği üzere ülkelere girişte aşı ayrımının yapılmasının bir insan hakları ihlali olduğunu söylüyor.
Bir yandan Sinovac aşısının AB’deki onay sürecinin tamamlanması beklenirken, diğer yandan çeşitli ülkelerle ikili anlaşmalar yapılarak aşı belgelerinin karşılıklı tanınmasına çalışılıyor.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, son yaptığı açıklamada Dışişleri Bakanlığı’nın tüm ülkelerle görüşerek bu tür anlaşmaları imzaladığını hatırlatarak, "Buna göre ülkemizde hangi aşıyı yaptırmış olursanız olun anlaşma imzalanan ülkelerde aşı sertifikalarımız karşılıklı olarak tanınıyor. Aşı türünden bağımsız olarak sertifikalar karşılıklı olarak tanınmaktadır. Bu konuda aşı türü, sertifika açısından bir tercih sebebi değildir" demişti.
DW Türkçe'nin diplomatik kaynaklardan edindiği bilgiye göre, 10 Temmuz itibarı ile Macaristan, Sırbistan, Yunanistan, Bulgaristan, Moldova, Ukrayna, Arnavutluk, Filistin, Gürcistan ile aşı sertifikaları karşılıklı olarak tanınmış durumda.
Yani Türkiye’den bu ülkelere gidecek olanların aşıları ne olursa olsun girişlerinde herhangi bir engel bulunmuyor.
Dışişleri Bakanlığı başka ülkelerle ve aynı zamanda AB ile de görüşmelere devam ediyor.
Diplomatik kaynaklar, ikili anlaşmaların yanı sıra, bazı ülkelerin aldıkları tek taraflı kararlarla Türkiye vatandaşlarının aşı sertifikasıyla turistik seyahatlerine izin vermeye başladığını ifade ederek; Almanya, Fransa, Hollanda, İspanya ve İsviçre'nin bu ülkeler arasında olduğunu belirtiyor.
Türkiye'de günlük vaka sayıları bir süredir 5 bin dolaylarında seyrederken, virüsün Delta varyantının dünyada giderek baskın hale gelmesi ülkelere girişteki bir başka endişe kaynağı.
Sağlık Bakanı Koca’nın verdiği sayılara göre Delta şu anda Türkiye’de baskın durumda değil. Ancak dünyadaki pek çok ülkede hızla artıyor ve bulaşıcılığı orijinal virüsten daha fazla olarak biliniyor.
Halk Sağlığı Uzmanı Cavit Işık Yavuz, bu varyantın ülkelere giriş çıkışlarda işleri değiştirebileceğini söyleyerek, Delta’nın bir ülkedeki yaygınlık oranının kriter olarak gündeme gelebileceğine dikkat çekiyor. Yavuz, şu anda Avrupa’da baskın haldeki Delta’nın Latin Amerika’yı da etkisi altına alması durumunda küresel olarak baskın hale gelen ilk varyant olabileceğini belirterek, salgının seyrini bundan sonra bu varyantın belirleyeceğini kaydediyor.
Delta varyantının baskın hale gelmesi durumunda ülkelerin yaz aylarının bitişiyle sınırlarını yeniden kapatıp kapatmayacağı ise merak konusu.
Her ülke vaka sayılarının artış ve inişine göre giriş-çıkış kurallarını sürekli güncelliyor. Bu nedenle Türkiye’den yurtdışına çıkmadan önce Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün sürekli yenilenen sayfasına bakmakta yarar var.