Türkiye’nin hava sahasını ihlal ettiği gerekçesiyle Suriye sınırında Rus savaş uçağını düşürmesinden sonra Rusya’nın Türk Akımı boru hattı projesini askıya aldığını duyurması, akıllara enerji konusunda Rusya’ya ne kadar bağımlı olunduğu sorusunu getirdi. BBC Türkçe’de yer alan yazıda, Türkiye’ye gaz taşıyan toplam boru hattının %64’ü Rusya tarafından kontrol ediliyor.
Enerji piyasası uzmanı Cüneyt Kazokoğlu’nun BBC Türkçe’de yer alan yazısı şöyle:
Türkiye doğalgazının tamamına yakınını ithal ediyor. Bu ithalatın %85’i 3 ülkeden (Rusya, İran ve Azerbaycan) uzun dönemli alım anlaşmalarıyla boru hatları vasıtasıyla gerçekleşiyor.
Toplam doğalgaz ithalatı (49,2 milyar metreküp) içinde Rusya’nın payı %55 (27 milyar metreküp). Türkiye, Rusya ile yaptığı uzun süreli anlaşmalar gereğince en az önümüzdeki 10 yıl boyunca yaklaşık bugünkü ithalat seviyesini korumak zorunda.
Türkiye’ye gaz taşıyan 4 boru hattı var. Bunlar Rusya’nın kontrol ettiği Batı Hattı ve Mavi Akım ile Azerbaycan ve İran hatları.
Azerbaycan’dan gelen boru hattının kapasitesi yıllık 6,6 milyar metreküp, İran’dan gelen 10 milyar metreküp. Rusya’nın kontrolündeki Batı Hattı 14 milyar metreküp, Mavi Akım ise 16 milyar metreküp kapasiteye sahip. Bu boru hatları, ortalama olarak yüksek kapasite ile çalışıyorlar.
Altı çizilmesi gereken, Türkiye’ye gaz taşıyan toplam 46,6 milyar metreküp kapasiteli boru hattının 30 milyar metreküpünün (%64) Rusya tarafından kontrol edildiği, yani Türkiye’nin Rusya’ya sadece ithalatta değil, ithalat altyapısında da bağlı olduğu.
Rusya harici bir boru hattı kapasitesi artışı TANAP olacak, o da en az önümüzdeki 3 yıl için bir alternatif değil.
Sıvılaştırılmış doğalgazın (LNG) Türkiye’nin toplam doğalgaz ithali içindeki payı %15. Bu miktar sadece Rusya’dan yapılan doğalgaz ithalatının dörtte birine eşit.
Cezayir ve Nijerya’dan uzun süreli kontratlı, diğer ülkelerden de spot alınan LNG söz konusu olduğunda önemli unsur, LNG terminalleri ve bu terminallerin tankerle gelen sıvı gazı depolama ve yeniden gazlaştırma kapasitesi.
Türkiye’nin 2 tane LNG terminali var: BOTAŞ’ın işlettiği Marmara Ereğlisi LNG terminali ve Ege Gaz’ın işlettiği Aliağa LNG terminali. Marmara Ereğlisi terminalinin yıllık gazlaştırma kapasitesi 8.1 milyar metreküp, Aliağa terminalininki ise 6 milyar metreküp. Yani iki LNG terminalinin toplam kapasitesi Rusya’dan ithal ettiğimiz gazın yarısı civarında.
LNG’yi sınırlayan bir diğer teknik unsur terminallerin doğalgazı şebekeye, yani evlere, fabrikalara vs. sevk kapasitesi. Marmara Ereğlisi terminalinin günlük sevk kapasitesi 20,2 milyon metreküp. Bu değer, özellikle kış aylarında günlük talebin ancak onda birine denk düşüyor. Dolayısıyla Katar’dan (ya da başka bir ülkeden) ne kadar LNG alınırsa alınsın, bugünkü şartlarda etkisi sınırlı.
Türkiye’nin uzun vadede bir doğalgaz dağıtım kavşağı olmasının önündeki en önemli engellerden biri doğalgaz depolama kapasitesinin düşük olması. Türkiye’nin Silivri’de 2.7 milyar metreküp, yani Türkiye’nin yıllık tüketiminin sadece %5’i kadar kapasitesi var.
Türkiye’de doğalgaz talebinin yarısı elektrik üretimi için, dörtte biri sanayi, dörtte biri de konut ve ticarethanelerde kullanılıyor.
İstanbul ve Kocaeli gibi büyük endüstri şehirlerini de içine alan Marmara bölgesi, Türkiye’nin GSYİH’sının %40’ından fazlasını yaratıyor.
Bu oran (%40), aynı zamanda Marmara bölgesinin en yüksek endüstri yoğunluğu olan 4 şehrinin (İstanbul, Bursa, Kocaeli ve Sakarya), Türkiye’nin toplam doğalgazı tüketimindeki payı.
Marmara bölgesi, neredeyse tamamen Batı hattı üzerinden gelen Rus gazına bağımlı. Dolayısıyla muhtemel olmamakla beraber, Rusya’nın olası bir gaz kesintisi, Türk ekonomisi açısından çok ağır sonuçlar doğurabilir.
Rusya’nın Türk Akımı projesini askıya almasının iki önemli sonucu var.
Türk Akımı, Rusya’ya yüksek ölçüde bağımlı Türkiye'nin, önümüzdeki on yıllar boyunca Rusya'ya bağımlılığını daha da artıracak bir proje. Bu bağlamda bugünkü haber, Rusya’nın enerji kozlarını nasıl kullanabileceğine dair bir emare. Dolayısıyla Türk enerji politikası açısından Rusya’ya bağımlılığın daha da artmaması yönünde bir uyarı.
Haberin ikinci önemli noktası, uluslararası enerji hatları geçiş ülkesi olmaya aday Türkiye'nin, nasıl hassas ve soğukkanlı bir diplomasi yürütmesi gerektiğinin altını çizmesi. Güvenilir ülke olmak, dış politikada fevri tavırlardan kaçınmak, birçok ülkenin katılımıyla gerçekleştirilen milyarlarca dolarlık enerji hattı projelerinin gerçekleşmesi açısından önkoşullar. Türkiye’nin bugün Rusya ile içine düştüğü ihtilaf, bu konudaki potansiyel risklere dikkat çekiyor.