Son büyüme ve enflasyon verileri, geçen bir yılda krizle boğuşan Türk ekonomisine ilişkin beklentilerde temkinli bir iyileşme yarattı. Ancak krizden çıkış reçetesinin hala olmayışı, 2020’ye ilişkin kaygıları artırıyor.Hafta başında Türkiye ekonomisinde art arda açıklanan iki önemli makro-ekonomik veri, piyasalarda bir miktar rahatlama yarattı. Ancak ekonominin yakın gelecekteki performansına ilişkin soru işaretleri sürüyor.Türkiye ekonomisi 2019’un Nisan-Mayıs-Haziran aylarını kapsayan ikinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 1.5 daralırken, bir önceki çeyreğe göre ise yüzde 1.2 büyüdü.Bu dönemde devletin nihai tüketim harcamaları yüzde 3.3 artarken, özel sektörün sermaye yatırımları aylık bazda yüzde 7,4 ve yıllık bazda yüzde 22,8 düştü. Böylelikle ekonomideki küçülme üst üste üçüncü çeyreğe yayılmış oldu. Türkiye ekonomisi 2018 son çeyrekte yüzde 3, 2019 ilk çeyrekte ise yüzde 2,6 küçülmüştü. Buna karşın yüzde 2 düzeyinde beklenen küçülmenin yüzde 1,5’ta kalması, olumlu bir işaret olarak algılandı.Enflasyon ise Ağustos ayında piyasa beklentilerinin altında artış gösterdi. Aylık bazda yüzde 1,3 artması beklenen TÜFE yüzde 0,86 yükselirken, yıllık enflasyon ise yüzde 16,65’ten yüzde 15.01'e geriledi.Dolar kuru, enflasyon verileri sonrasında 5.75'in altına gerilerken, Borsa İstanbul ise günü yüzde 0,49 artışla 98 bin 826 puandan kapattı.Peki açıklanan son veriler, Türkiye ekonomisinde dipten çıkışın başladığını mı gösteriyor?"Olumlu gidiş sürdürülebilir değil"Koç Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi ve Koç Üniversitesi-TÜSİAD Ekonomik Araştırma Forumu (EAF) Direktörü Prof. Dr. Selva Demiralp’e göre, bu soruya ‘Evet’ yanıtını vermek için henüz erken. Bir önceki çeyreğe göre yüzde 1,2’lik büyümenin olumlu bir gelişme olduğunu, ancak bu olumlu gidişatın sürdürülebilir olmadığını kaydeden Prof. Demiralp, yılın ilk yarısının seçim ekonomisi ile geçtiğini ve hükümet harcamalarının oldukça yüksek olduğunu hatırlatıyor. Yılın geri kalanında bu harcamaların devam etmeyeceğini düşünen Demiralp, "Bütçe açığının tehlike sinyalleri vermesi, Merkez Bankası ihtiyaç akçesinin Hazine’ye aktarılması ile yeni zam ve vergiler de bunu gösteriyor. Dolayısıyla özel sektörün yatırım yapmadığı bir ortamda, hükümet harcamalarının da kısılması gelecek çeyrekte büyümeyi olumsuz etkileyecektir" diyor."2019 büyümesi yüzde 0 olur"Özellikle sermaye yatırımlarındaki yüzde 22,8'lik düşüşün çok çarpıcı olduğunu kaydeden Selva Demiralp, geleceğe olumlu bakamadığını belirtiyor."Henüz enerji zamları yapılmadığı bir dönemde sanayicinin yatırım iştahı sert bir şekilde düşmüş. Bunun enerji maliyetlerinin arttığı üçüncü çeyrekte de sürmesi beklenebilir. Bu da Türkiye’nin potansiyel büyümesinin yakın zamanda yakalanamayacağını gösteriyor."Yıl sonunda Türkiye ekonomisindeki büyümenin yüzde 0 olacağı öngörüsünde bulunan Prof. Demiralp'e göre, ekonomiye ait belirsizlikler henüz giderilmiş değil.Demiralp, özellikle temizlenmesi gereken yaklaşık 50 milyar dolarlık şirket borçları konusunda hükümetin halen harekete geçmemiş olmasının yakın geleceğe dair beklentileri bozmaya devam ettiğini belirtiyor."Stratejik bir plana ihtiyaç var"2001 krizi döneminde Türkiye’deki ilk tüketici güven endeksini hazırlayan isim olan Piri Reis Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu ise büyüme ve enflasyonda olumlu sayılan gelişmelere rağmen Türkiye ekonomisinin 2019’un tamamında küçüleceği tahmininde bulunuyor.Prof. Aslanoğlu, yatırım harcamalarındaki ciddi gerilemenin büyümenin devam etmesinin önündeki en önemli engel olduğu görüşünde. Ekonomist, "Kalıcı ve sürdürülebilir büyüme için daha kapsamlı bir stratejik plana ihtiyacımız var. Beklentilerin hala iyileşmediğini görüyoruz” değerlendirmesini yapıyor.Peki açıklanan büyüme ve enflasyon verileri, ekonominin 2020’deki performansı hakkında ne tür ipuçları veriyor?Bahçeşehir Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi ve Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi (BETAM) Direktörü Prof. Dr. Seyfettin Gürsel son bir yılda şirketlerin daralan iç talep ve artan üretim maliyetleri nedeni ile stok eritme yoluna gittiğini hatırlatıyor.Bu tablonun değişmeye başladığını belirten Prof. Gürsel, "Şirketlerin azalan stoklarının yerine yenilerini koymaya başladığını görüyoruz. Bu iyi haber. Bu gelişme, firmaların geleceğe daha olumlu baktığını gösteriyor" diyor."2020, sınav yılı olacak"Öte yandan yıllık bazda sermaye yatırımlarındaki yüzde 22,8’lik düşüşe Prof. Gürsel de dikkat çekiyor. Bu ağır düşüşün ülkenin sermaye birikimini erittiğini savunan Gürsel, "Eğer yeni yatırımlar güçlü şekilde devreye girmezse, Türkiye yakın gelecekte bir miktar büyüse bile, bu büyüme ihtiyaç duyduğunun çok altında gerçekleşecektir" yorumunu yapıyor.Seyfettin Gürsel, 2001 ve 2008 krizinden hızlı çıkışın yatırımların yeniden canlanması ile mümkün olduğunu hatırlatıyor. Enflasyonda ise yıl sonuna kadar belli oranda düşüş yaşanacağını savunan Gürsel’e göre, Eylül enflasyonu yüzde 10’a kadar gerileyecek, Kasım ve Aralık aylarında ise yükseliş yeniden başlayacak.Prof. Gürsel, Türkiye 2020'ye yüzde 13 gibi yüksek bir enflasyonla başlayacağını öngörüyor. Ekonomi yönetimi ve Merkez Bankası'nın bu tablo karşısında ne yapacağının belirleyici olacağını vurguluyor. Gürsel, "Bence esas sınav bu olacak. Yani 2020 yılı hükümetin son 1 yıldaki makro politikalarının sınav yılı olacak" diye konuşuyor.Albayrak: Hedefleri yakalayacağızEnflasyon verilerini Twitter hesabından değerlendiren Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, "Enflasyonla mücadele ve sağlıklı büyüme öncelikli politikalarımızla tüm alanlarda yıl sonu hedeflerimizi yakalayacağız" demişti. Merkez Bankası da 31 Temmuz 2019’da yayınladığı yılın 3. Enflasyon Raporu’nda yıl sonu enflasyon hedefini yüzde 14,6’dan yüzde 13,9’a düşürdüğünü açıklamıştı. Aram Ekin Duran© Deutsche Welle Türkçe