Avrupa Birliği Komisyonu yeni yönetimi üç komiserini birden Ankara’ya göndererek Türkiye-AB ilişkilerinde bugüne değin görülmemiş bir diyalog biçimine imza attı. Komisyonun genişleme, güvenlik ve insani yardım komiserleri Ankara’da devletin zirvesiyle görüşmeler yaparken, akıllarda hep “Türkiye-AB ilişkilerinde yeni bir açılım mümkün olabilir mi” sorusu vardı. AB’li yetkililerden gelen “Yeni bir müzakere başlığı açılabilir” açıklaması büyük bir heyecan yarattı ancak uzmanlar bu heyecanın ‘uzun soluklu ve anlamlı’ olması için Türkiye’nin kendi iç siyasi sorunlarını çözmesi gerektiğine dikkat çekiyor.
AB Komisyonu 1 Kasım’da yenilenmişti. Komisyonun Genişlemeden Sorumlu Komiseri Johannes Hahn, Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini ve İnsani Yardım ile Kriz Yönetiminden Sorumlu Komiseri Hristos Stilianides, Türkiye-AB arasındaki çalışma sistemini gözden geçirmek ve bu sisteme hız kazandırmak için Ankara’da temaslarda bulundu. AB Komisyonu’nun üç üst düzey yetkilisi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve AB Bakanı Volkan Bozkır’la biraraya geldi. Görüşmelerin gündeminde Türkiye-AB ilişkilerinin yanısıra Suriye’deki iç savaşın yarattığı mülteci krizi, Kıbrıs sorunu, AB ile Rusya arasındaki gerilim ve İran’ın nükleer programıyla ilgili gelişmeler başta olmak üzere geniş kapsamlı konular vardı.
'AB’nin Türkiye’ye ihtiyacı var'
Genişlemeden Sorumlu AB Komiseri Hahn’ın, son dönemde gerilim üstüne gerilim yaşayan Türkiye-AB ilişkilerinin yeniden rayına oturması gerektiğine dikkat çekmesi ilginçti. İlişkiler, Gezi eylemlerinden sonra karşılıklı anlayış boyutundan neredeyse bütünüyle uzaklaşmıştı. Hahn, AB’nin Türkiye ile yeni müzakere başlığı açmak istediğini açıkladığında herkesi heyecanlandırmayı başardı. Peki AB’den yapılan böylesi bir ziyaret ve böylesi bir açıklama ‘yeni bir açılım’ olabilir miydi?
Bu soru çerçevesinde Deutsche Welle’ye ziyaretle ilgili değerlendirmeler yapan Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu AB Uzmanı Fatma Yılmaz, “Türkiye konusunda çok ciddi endişeleri olan AB, Türkiye’ye halen ne kadar önem verdiğini bu ziyaretle bir kez daha ortaya koydu” diyor. Türkiye’de hukukun üstünlüğü, demokrasiye bağlılık konusunda ciddi sıkıntılar yaşandığını ve bu sıkıntıların Türkiye’yle ilgili ilerleme raporuna yansıtıldığını hatırlatan Yılmaz, AB’nin de “Bu sıkıntıları gidermek için biz ne yapabiliriz” sorusunu sormaya başladığını söylüyor. AB’nin böylesi bir iç değerlendirme yapmasında da Türkiye’nin çevresinde yaşanan krizlerin gün geçtikçe daha kötü bir hal almasının etkili olduğunu anlatan Yılmaz, “Suriye krizi derinleştikçe AB’nin de güvenlik endişesi artıyor. AB, Türkiye’deki olası bir istikrarsızlığın kendine de doğrudan yansıyacağının farkına varıyor. Bu noktada AB’ye yapacak tek şey kalıyor. O da; mümkün olduğunca Türkiye’yi AB’ye bağlı tutmak” diyor.
Yılmaz’a göre AB’nin, Ortadoğu’daki büyük krizlerden doğrudan etkilenen Türkiye’ye büyük ihtiyacı var. “Türkiye ne kadar Avrupa’dan uzaklaşırsa, AB de o ölçüde dünyadan kopmuş olacak ve istikrarsızlıkla boğuşmak zorunda kalacak” diyen Yılmaz, Türkiye’yle yeni bir müzakere başlığı açmanın en çok AB’nin işine geleceği değerlendirmesi de yapıyor. Ancak AB’nin Türkiye’nin kendi iç uyumunu sağlamış olmasından yana da tavır aldığını, bu iç uyumun ancak karşılıklı ilişkiyi güçlendireceğini anlatan Yılmaz, AB’nin Türkiye’yle ilgili endişelerinin önümüzdeki dönemde daha çok dile getirilebileceği olasılığına da dikkat çekiyor. Yılmaz, “Bu durumda Türkiye; AB ile uyumu yakalamak için kendi iç dinamiklerini harekete geçirmek zorunda. Her alana yansıyan gerilimin bir an önce bitmesi ve Türkiye’nin sorun çözmeye odaklanması gerekiyor” diyor. Yılmaz’ın bu değerlendirmesi de Türkiye-AB ilişkilerinde yıllardır yapılan “havuç-sopa” felsefesini güçlendiriyor. Tarafların karşılıklı zarar görmemesi için sorunlardan çok çözümlere odaklanması yine kaçınılmaz görünüyor.
'Yeni bir diyalog, yeni bir heyecan'
Peki; Türkiye-AB ilişkilerinde yeni bir açılım için gerçekte neye ihtiyaç var? Ekonomi ve Dış Politika Araştırmalar Merkezi Başkanı Sinan Ülgen Deutsche Welle’ye bu soruyu yanıtlarken “Türkiye’nin kendi iç sıkıntılarını kendi içinde çözmesi tarafları çok rahatlacak” diyor ve neden böyle dediğini de şöyle açıklıyor:
“AB Komisyonu ilk kez böylesi bir ziyaret gerçekleştirdi Ankara’ya. 3 AB komiseri birlikte geldiler ve görüşmeler yaptılar. Yeni AB Komisyonu kadrosu, Türk hükümetiyle yeni bir çalışma düzeni kurmaya çalışıyor, Türkiye’ye verilen önem de açıkça dile getiriliyor. Sadece Türkiye’nin AB’ye üyelik müzakere süreci konuşulmuyor. İran, Suriye, Kıbrıs gibi kritik diplomatik başlıklar tek tek değerlendiriliyor. İşte bunlar da yeni bir diyalog ve yeni bir heyecan arayışının göstergeleri. Bu heyecanın uzun soluklu olması da, Türkiye’nin sıkıntılarını aşarak AB’nin karşısına çıkması, çalışma düzenini bu yönde geliştirmesine bağlı. İlişkiler ilerleyecekse, karşılıklı anlayış bütünlüğü içinde ilerleyecek. Yoksa, birilerinin birilerini tolere etmesiyle ilişkinin yürümeyeceği zaten biliniyor.”
AB’nin Gezi eylemlerinden beri Türkiye’ye dönük ciddi eleştirileri olduğunu ve bu eleştirileri yinelemekten vazgeçmediğini hatırlatan Ülgen, “Ama AB hiçbir şekilde üyelik sürecini askıya almaktan bahsetmedi. Bu ziyaretle de görülüyor ki AB Türkiye’den bir ilerleme bekliyor. Türkiye de beklentilerini AB’ye bu ziyaretle anlatma fırsatı buldu. Taraflar, birbirine doğru yol almak istiyor. Bu yolda nasıl ilerleme olacağını da zamanla göreceğiz” değerlendirmesi yapıyor.
Suriye krizi için ortaklık
Suriye’deki iç savaşla birlikte başlayan mülteci krizini ‘yakın tarihin en ağır krizi’ olarak tanımlayan AB’nin, Suriyeliler için 70 milyon euroluk bir yardımda bulunacağını açıklaması da Türk hükümetinde memnuniyet yarattı. Krizin çözümü için AB’yle önümüzdeki günlerde daha yakından çalışılacağını belirten Türk diplomatik kaynaklar, “Biraz geç olsa da, AB krizin ne denli büyük ve hayati olduğunu anladı. Bu noktada, Suriye krizine dönük ortak çalışmalar hızlanacaktır. Böylesi bir çalışma sistemi de son dönemde gerilimlere sahne olan Türkiye-AB ilişkilerini yumuşatacaktır” değerlendirmesi yapıyor.