Türkiye ile Suudi Arabistan arasındaki "Hilal görünmedi" tartışmasının perde arkasında neler yaşandı?

Türkiye ile Suudi Arabistan arasındaki "Hilal görünmedi" tartışmasının perde arkasında neler yaşandı?

Anadolu Ajansı eski Genel Müdürü ve Yeni Şafak yazarı Kemal Öztürk, Türkiye ile Suudi Arabistan arasında yaşanan "Hilal görünmedi" tartışmasının perde arkasında neler yaşandığını yazdı.

Türkiye bayram yaparken Suudi Arabistan’da bir gün daha oruç tutulması kafaları karıştırmış, Diyanet tarafından yapılan açıklamada “Hilalin yerel görülmesini değil, dünyanın herhangi bir yerinden görülmesini esastır. Bugün bayram” denmişti.

"O gün sabah namazına kalkmak için Iphone'da takvime bakıp, namaz saatini tespit eden ve saati kuran Suudi yetkili, toplantıda itiraz etti: 'Hilali görünce oruca başlayın, hilali görünce orucu bırakın'hadisi var, buna uymalıyız'" diyen Öztürk, "Bu itirazın ilmi ve bilimsel olarak mantığı olmadığı o toplantıda ispatlandı. Kararlar alındı. Artık ortak bir takvime geçilecekti.Astronomi biliminin tespit ettiği hilalin doğuşunu, yine de gözle ya da teknik cihazlarla gözlemlenmesi de karara eklendi. İslam dünyasının birliği açısında hayati bir karar alınmıştı. Herkes kucaklaştı" ifadesini kullandı.

Kemal Öztürk'ün "Ortak bayram günü neden olmadı?" başlığıyla yayımlanan (7 Temmuz 2016) yazısı şöyle:

Londra'da, bir okulda, tatil günlerini ayarlamak için Müslümanların Ramazan Bayramı'nın ne zaman başlayacağını sordu bir öğretmen. Suudi Arabistanlı öğrenciden şöyle yanıt aldı: “Bilemiyoruz hocam. Hilal görüldüğünde bizim bayramımız başlamış olur.” Aynı soruya cevap olarak, Türkler, İranlılar ve Avrupa'da yaşayan Müslüman öğrenciler farklı tarihler verdi. Bu konuşmaların olduğu günlerde, ABD'de Şeyh İbrahim Camii'ne bayram namazı için giden Müslümanlar, orada cemaatin olmadığını gördü. Washington Diyanet Center'da ise bayram namazı vardı, ancak sadece Türkler namaza gelmişti. .../... O gün Fransa'da bir grup Selefi Müslüman, oruçlarını yediği için, bir başka grup da bayram günü oruç tuttuğu için, bir birini dinden çıkmakla suçlamaya kadar götürecek bir tartışmaya tutuştular. .../... 65 yıl boyunca, 7 kez yapılan bir toplantının en sonuncusu, 30 Mayıs 2015 tarihinde İstanbul'da yapıldı. Amaç, İslam dünyasının en önemli ortak sorunlarından biri olan takvim meselesini çözmekti.Takvim sorunu çözülürse, Ramazan'ın başlangıcı ve bayramın ilanı problemi de çözülecekti. Toplantıya 50'den fazla İslam ülkesinin fıkıh ve astronomi uzmanı katıldı. Bilimsel sunumlar kısmına katılan Astronom Nur İşlek şunu söyledi, “Bugün bilimsel olarak, hilalin yüz yıl sonra bile, hangi gün, hangi saat, hangi saniye, hangi salise nerede doğacağını kesin bir hesapla tespit edebiliriz. Kıyamet kopmadıkça bunda bir milim ve bir mili salise sapma olması mümkün değildir.” Bir başka bilim adamı, “Rahman Suresi 5. Ayeti der ki 'Güneş ve ay hesaplanmış bir plan içinde, yörüngelerinde hareket halindedir'. Bu nedenle artık matematik ve astronomi bilimi, bu hesaplardan yola çıkarak, hiçbir şaşma olmadan hilalin doğuşunu tespit edebilir” dedi. O gün sabah namazına kalkmak için Iphone'da takvime bakıp, namaz saatini tespit eden ve saati kuran Suudi yetkili, toplantıda itiraz etti: “Hilali görünce oruca başlayın, hilali görünce orucu bırakın'hadisi var, buna uymalıyız.” Bu itirazın ilmi ve bilimsel olarak mantığı olmadığı o toplantıda ispatlandı. Kararlar alındı. Artık ortak bir takvime geçilecekti.Astronomi biliminin tespit ettiği hilalin doğuşunu, yine de gözle ya da teknik cihazlarla gözlemlenmesi de karara eklendi. İslam dünyasının birliği açısında hayati bir karar alınmıştı. Herkes kucaklaştı. Toplantı biterken, ev sahibi Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'in koluna biri girdi. Kulağına, “Hocam biz bu kararlara imza attık ancak Suudi Arabistan Yüksek Yargı Başkanı'nı ikna edebilir miyiz bilemiyorum” dedi. Görmez'in içine bir korku düştü. .../... Milyonlarca kişi, Kabe'de bayram namazını ne zaman kılacaklarını bilmiyordu. Suudi Arabistan Yüksek Mahkemesi'nin görevlendirdiği bir ekip, Mekke'nin en yüksek tepesine çıkmış, orada kurdukları dürbünlerle hilalin doğuşunu gözlüyordu. Buradan gelecek kararı bekliyordu herkes. Mahkeme Başkanı Şeyh Abdülaziz'e, hilalin görülemediği söylendi. O da Ramazan ayını otuza tamamlayın talimatı verdi. Aslında hilal doğmuştu ama Suudi Arabistan ufuk çizgisi puslu olduğu için görülmemişti. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın görevlendirdiği astronomlar, matematik hesaplarına göre Hilal'in Şili'de görüleceğini bildiklerinden, teknik cihazlarla bunu tespit etmek için oraya gitmişlerdi. Gördüler ve tespit ettiler. İstanbul'da alınan kararların ikinci maddesine göre, tüm İslam dünyasının buna uyması gerekirdi. Ancak Suudi Arabistan buna uymadı. Mekke'de bekleyen tüm Müslümanlar mecburen bayram namazını farklı tarihte kıldı. İslam'ın merkezi olan Mekke'de ilan edilen bayram gününe doğal olarak bir çok İslam ülkesi uydu ve kargaşa böyle yaşandı. .../... Mehmet Görmez, Arefe günü Medine'nin bombalanması nedeniyle, her Müslüman gibi büyük bir infial yaşıyordu. Bayram günü yapacağı hutbe konuşmasını hazırlarken ve İslam dünyasının birliğe ihtiyacı olduğunu yazarken, Suudi Şeyhi'nin kararı ona ulaştı. Üzüntüsü daha da arttı. İstanbul'da ortak karara imza atan Suudlu yetkilileri aradı: “İki saat tartıştık ama Şeyhi ikna edemedik, kusura bakmayın” cevabını aldı. .../.. Türkiye'ye göre bayramın birinci günü, Suudilere göre Ramazan'ın 30. günü, NASA bir basın toplantısı yaptı. Juno isimli uzay aracının, 5 yıllık yolculuğu sonucunda, 869 milyon kilometre uzaklıktaki Jüpiter gezegeninin yörüngesine başarıyla yerleştiğini duyurdu. .../.. Yunus Suresi, 5. Ayet: “Güneşi parlak bir ışık (kaynağı) ve Ay'ı aydınlık kılan, yılların sayısını bilesiniz, zamanı ölçesiniz diye ona evreler koyan Allah'tır. Bunların hiçbirini Allah bir anlam ve amaçtan yoksun yaratmamıştır. Allah bilmek isteyen bir topluluk için ayetlerini böyle ayrıntılı açıklıyor.” Bundan 1300 yıl önce, bu ayetten ilham alarak, uzayı gözetlemek için ilk rasathaneyi kuran, astronomi bilimine en büyük katkıyı yapan, bugünkü uzay çağının ilk temellerini atan, büyük Müslüman bilim adamları, El Kindi, Farabi, Harezmi, Biruni, Uluğ Bey ve Ali Kuşçu'nun ruhlarına Fatiha. İyi ki bu günleri görmediler.