Türkiye 'insanlık suçları'yla yüzleşmeli!

Türkiye 'insanlık suçları'yla yüzleşmeli!
T24 - Diş Doktoru Sevinç Özgüner, bundan tam 21 yıl önce, 23 Mayıs 1980 günü sabahın ilk saatlerinde Mecidiyeköy'deki evinde vurularak öldürüldü, eşi ise yaralandı. O yıllarda birçok kez koruma talebinde bulunan Özgüner'e koruma verilmedi. Ölümünden sonra katillerinin tespit edilmesine rağmen mahkum da olmadılar. Sevinç Özgüner geçen pazartesi ölümünün 31. yıl dönümünde anıldı. Sevinç Özgüner'in kızı Alev Özgüner, bu cinayetlerin insanlığa karşı suç kapsamında olduğu ve zamanaşımının geçerli olmayacağını dile getirerek, Toplumsal Bellek Platformu’nun üyeleriyle birlikte suç duyurusnda bulundu. Radikal gazetesi yazarı Özgür Mumcu'nun bugün (26 mayıs 2011) kaleme aldığı 'Ne güzel memleket' adlı yazısı şöyle:Ne güzel memleket Geçen pazartesi Sevinç Özgüner’in öldürülmesinin 31. yıldönümüydü. Özgüner, sol mücadelenin içinden gelen, Türk Tabipler Birliği Merkez Konseyi üyesi bir diş hekimiydi. Evinin kapısını kırıp girdiler, onu öldürdüler, kocasını da yaraladılar. Bunlar İstanbul’un ortasında, Mecidiyeköy’de oldu. Daha önce arabasını yakmışlardı. Evde yokken kapısını kırmışlardı. Koruma istemişti. Vermediler. Katilleri tespit edildi. Ancak mahkûm olmadı. Bu cinayetin 31. yıldönümünde Sevinç Özgüner’in kızı Alev Özgüner ve Toplumsal Bellek Platformu’nun üyeleri bir suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusunda bu cinayetlerin insanlığa karşı suç kapsamında olduğu ve zamanaşımının geçerli olmayacağı da belirtiliyordu.  İnsanlığa karşı suç  ‘İnsanlığa karşı suç’ Arjantin’in darbesiyle yüzleşmesini sağladı. Türkiye’de de buna yarayabilir. Aramızda dolaşan katillerin ve işkencecilerin 30 küsur yıl önce işledikleri cinayetlerden yargılanabileceklerini bilmeleri çok şey değiştirebilir. Eninde sonunda yargılanacağını bilmek, kendini kurtarmak isteyen ve o cinayetlere bir şekilde bulaşmış kişilerin bazı şeyleri itiraf etmesinin de yolunu açabilir. Geçen pazartesi bu önemli suç duyurusu yapıldıktan sonra, akşam saatlerinde Metin Altıok şiir ödüllerinin töreni yapıldı. Sivas’ta öldürülen şair Metin Altıok’un anıldığı törende, şair Birhan Keskin ödüle layık bulundu. Fazıl Say’ın ve Çiğdem Erken’in besteleriyle, Bennu Yıldırımlar ve Güvenç Dağüstün’ün okuduğu şiirleriyle, Altıok’un yakılarak öldürülemeyeceği bir kere daha ispatlandı. Sivas davasının durumu ortada. Katillerden yakalanamayanlar belki de sokakta yanı başınızdan geçiyor. İçleri de rahat, zamanaşımının şefkatli kolları onları bekliyor. Ne Özgüner ne Altıok öldürülebildi. Unutulmayacak ve hep hatırlatılacaklar. Bu yöndeki siyasi ve sosyal bilince artık hukukun da yardım etmesinin vakti geldi. İnsanlığa karşı suç, işte bu noktada devreye girebilir. Sevinç Özgüner’in, Metin Altıok’un katillerinin yargılanıp cezalandırıldığı bir memleket, ‘yaşanabilir bir memleket’ olacak. Yoksa Türkiye hâlâ ‘öldüren ve katillerini koruyup kollayan bir memleket’ olmaya devam edecek. Zamanaşımı nedeniyle, bizzat tespit ettiği babasının katilinin cezalandırılmadığını gören Kemal Türkler’in kızı Nilgün Soydan’ın haklı olarak “Bu ülkeden nefret ediyorum” dediği memleket olarak kalacak.  Memleket isterim  Katillerin Meclis’e taşındığı, siyasi cinayetleri hazırlayan ortama körükle gidenlerin siyasi olarak ödüllendirildiği bir memleket... Hrant Dink’in öldürülmeden önce valiliğe çağrılıp tedip edilmeye çalışıldığı, daha sonra o valiliğin başının AKP’den milletvekili adayı yapıldığı, bunu eleştiren Arat Dink’e Başbakan’ın teessüflerini bildirdiği bir memleket olarak yeni cinayetleri bekleyecek. Faili meçhul cinayetlerin araştırılması için araştırma komisyonu kurulmasını isteyen önergelerin AKP oylarıyla defalarca reddedildiği, bu önergeyi veren partinin de “Benim adım Sinan, ben Hrant değilim” diyenleri aday gösterdiği bir memlekette yaşamayı sürdüreceğiz. Ya da bu cinayetleri işleyen katil sürüleri yargılanıp cezalandırılacak, bunca katledilmiş insana karşı mahcubiyetimiz bir nebze olsun azalacak ve memleket yoluna devam edecek. Aksi mümkün değil. Ne kadar inkâr edilmeye çalışılırsa çalışılsın. Bu cinayetlerin yarattığı toplumsal travma hâlâ açık bir yara. Bu yara da her şeyi zehirlemeye devam ediyor. Altıok ölü, katilleri sokakta. Özgüner ölü, katilleri sokakta. Muammer Güler neredeyse milletvekili; Arat Dink’e seçim meydanlarında akıl öğretilmeye çalışılıyor. Bu mu istediğiniz memleket?