Fransa'da aşırı sağcı parti Ulusal Cephe'nin (FN) lideri Marine Le Pen, Türkiye'yi, IŞİD karşısında muğlak bir tutuma sahip olmakla suçladı.
DHA'nın haberine göre, Fransa’da yükselişini sürdüren ve Mart ayındaki yerel seçimlerde bir başka politik başarı elde etmesi beklenen Marine Le Pen, İtalyan La Repubblica gazetesine verdiği mülakatta, IŞİD’in güç kazanmaya devam ettiği Libya’daki durumu değerlendirdi.
Şu an Libya’da yaşanan yıkımın tek suçlusunun, 2011 yılında bu ülkeye askeri müdahale yapılmasına öncülük eden Nicholas Sarkozy olduğunu öne süren Le Pen, bu ülkeye yeniden müdahalenin tartışılmasına ilişkin, “Bu savaşa katılmamak herkesin yararınadır. Fransa, Libya’daki çatışmayla meşgul olmamalıdır. Uluslararası toplum, IŞİD’e finansal akışın önünü keserek, bu duruma müdahale etmelidir. Bu teröristlerin petrol satarak milyonlarca Euro kazandıklarını biliyoruz. Buna ek olarak silah yardımı almaya devam ediyorlar. Kendimize sormalıyız: Onları kim finanse ediyor, onlara kim silah veriyor?” diye konuştu.
2011 yılında Libya’ya askeri müdahalenin, jeopolitik bir dengesizliğe yol açtığını vurgulayan Le Pen, “Bunu yapan Fransa değil, Bernard-Henri Levy’nin tavsiyesi ve sosyalist partinin desteğiyle bizzat dönemin cumhurbaşkanı Sarkozy’dir. Bu müdahale 4 yıldır, günümüzde sonuçlarını gördüğümüz jeopolitik bir dengesizliğe yol açtı. Bu, Sarkozy’nin ve onu oraya sürükleyenlerin devasa bir stratejik hatasıydı” şeklinde konuştu. Fransız düşünür Levy, Libya'da Kaddafi rejiminin devrilmesi öncesinde uluslararası seferberlik ortamı yaratmasıyla biliniyor.
Açıklamalarında Türkiye’yi de itham eden Le Pen, “Diplomatik ilişkilerimiz olan bazı ülkeler, IŞİD karşısında muğlak bir tutuma sahip, örneğin Türkiye. IŞİD’den memnun görünen ülkelerle, suç ortağı olmamak için müttefik kalamayız” dedi.
“Bunu söylemek üzücü olsa da Muammer Kaddafi’nin yönetimde kalması belki daha doğru olurdu” itirafında bulunan 46 yaşındaki politikacı, “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, Sarkozy’den farklı olarak bizim Kaddafi rejimiyle hiçbir bağımız yoktu. Dönemin Libya rejimi otoriterdi, ama laikti. Farklı azınlık grupları birlik içinde, göç akınını da kontrol altında tutabiliyordu. Kaddafi, şeriatı getirip, Avrupa ’da terör fethi başlatmak için Libya’yı bir karakol haline dönüştürmek amacıyla gücü ele geçirmek isteyen radikal İslamcılardan daha az kötüydü” ifadelerini kullandı.
Avrupa’da ardı ardına yaşanan radikal İslamcı militanların saldırılarını da değerlendiren Le Pen, sınırlarını açarak, göç dalgasına olanak sağlayan AB ’nin bu konuda suçlu olduğunu savundu.
Yeni terör saldırılarından kendilerini korumak için farklı radikal politikalara ihtiyaçları olduğunu belirten Marine Le Pen, bunun için şu 4 öneride bulundu: “Uluslararası müttefiklerimizi yeniden gözden geçirmeliyiz. Göç akınının önünü kesmeliyiz. Schengen’i (AB ülkeleri arasında serbest dolaşımı sağlayan vize sistemi) askıya almalıyız. Topluluktaki bölünmeler ile laikliğin ihlal edilmesiyle mücadele etmeli, AB’nin bize dayattığı kemer sıkmayı terk ederek, ordu, polis ve gizli servisin imkanlarını artırmalıyız.”
AB sınırlarının, göç akınına kapatılmasını öneren Le Pen’e, Fransa ve Danimarka’da son gerçekleştirilen eylemlerin, o ülkelerin vatandaşları tarafından yapıldığının hatırlatılması üzerine, “Açık sınırlar, silahların serbest bir şekilde dolaşımını sağlıyor. Schengen’i askıya almazsak, teröristlere cadı avı yapmaya devam ederiz” dedi.