T24 Haber MerkeziGonca Tokyol
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody's, ekonomisi bir süredir sorun yaşayan Türkiye'nin kredi notunu bir kez daha indirdi. Türkiye'nin uzun dönem kredi notu Ba3'ten B1'e düşürülürken görünümün de negatif olmayı sürdürdüğü kaydedildi. Moody’s’in cuma günü geç saatlerde açıkladığı karar, yabancı ajanslar tarafından “Türkiye’nin kredi notu ‘çöp seviyesinin’ derinlerine itildi” şeklinde duyuruldu.
TIKLAYIN - Moody's, Türkiye'nin kredi notunu düşürdü
TIKLAYIN - Hazine ve Maliye Bakanlığı'ndan Moody's'in kredi notunu düşürmesine tepki
TIKLAYIN - Mahfi Eğilmez yazdı: Moody’s’in Not Düşürme Kararı ve Olası Etkileri
Moody’s’in yayınladığı bültende yeni derecelendirmenin sebepleri olarak şunlar sıralandı:
-Kurumların güçlülüğüne ve yatırımcı güveni konusundaki politikaların etkinliğine dair devam eden erozyon, Türkiye’nin büyük, kapsamlı ekonomisi ve düşük kamu borcunu da kapsayan geleneksel kredi gücünü artan oranda zayıflatıyor.
-Türkiye, yapısal olarak dışarıdan gelen sermaye akışına yüksek oranda bağımlı ve Moody’s’in büyük ölçekli borç toplamının ödenmeye devam edeceği ve aynı zamanda da büyümenin sürdürülebileceğine yönelik güveni giderek azalıyor.
-Türkiye, akut ekonomik ve finansal kırılganlığın daha da devam etmesi karşısında yüksek oranda kırılgan.
-Döviz rezervleri zayıf ve Moody’s, ekonomi alanındaki kısa süreli yükümlülüklere bakıldığında bunların daha da zayıflamasını bekliyor.
-Politikalara dair duyurular yapılsa da, siyasi yetkililer şimdiye kadar ekonominin yeni ve daha sürdürülebilir bir denkleme ulaşmasını sağlayacak bir planı uygulamaktan uzak oldu. Hükümetin, mevcut zayıflığı adresleyerek yabancı yatırımcıların ekonomiye ve finans sistemine güvenini sürdürecek politikaları uygulama isteği ve yeteneği belirsiz olmaya devam ediyor.
Hükümet, 2018’in ortalarından beri çok sayıda ekonomik reform pakedi açıkladı. En nihayetinde bu açıklamalar ya ekonomideki belli baskılara tepki şeklindeydi ya da uygulanabilmesi halinde kredi açısından pozitif olacak ancak yıllardır konuşulmuş ve hayata geçirilmesi açısından çok az adım atılmış önlemlerin yeniden gündeme getirilmesiydi. Bankacılık sistemini hedef alanların da dahil olduğu hükümet önlemlerinin çoğu, ekonomik hareketliliği kısa vadede artırmayı amaçlayan önceliklere odaklanıyordu ancak bunlar, ekonominin direncini azalttı ve bankacılık sistemini dış şoklara daha açık hale getirdi.
-Türkiye ekonomisinin tüm sektörlerde dış sermayeye bağlılığının işaret ettiği zayıflık, sermayenin dışarı çıkmaya devam etmesinin yaratabileceği dış kaynaklı şok riski, rezervlerdeki kayıplar, kurdaki zayıflık, enflasyondaki artış ve orta-vadeli büyümeye yönelik sert zarar, Moody’s analizini domine eden asıl unsurlar oldu. Sonuç olarak Moody’s, -en nihayetinde hükümetin borç ödeme istekliliğini ve kapasitesini sınırlandıracak- akut ve yüksek oranda yıkıcı bir ödemeler dengesi krizi karşısındaki kırılganlığının, benzer nota sahip mevkidaşlarına kıyasla daha olumlu bir borç yükü olmasına rağmen Türkiye’yi B1 notuna daha uygun hale getirdiğine inanıyor.
-Türkiye, Eylül 2018’den Şubat 2019’a kadar süren görece sakin dönemden sonra bir kez daha fasılalı kur kriziyle karşı karşıya. Bunun sonucu olarak şubat ayından bu yana net ve brüt rezervler düşüşe geçti. Brüt ve net rezerv seviyeleri yıllardır yapısal olarak zayıftı ancak bu düşüş dışa bağımlılığın yarattığı kırılganlığı belirgin bir şekilde artırıyor. Moody’s, 2019’da an itibariyle kısa dönemli dış borçların ödenmesinin artırdığı uzun vadeli dış borcun ve yerleşik olmayanların mevduatının döviz rezervlerinin 2.6 katından fazla olmasını bekliyor. Bunun yanı sıra, şubat ayından bu yana faizlerin 400 baz puan artması sebebiyle fonlama maliyetleri de hızlı bir şekilde yükseldi.
-Döviz rezervlerinde yaşanan düşüş, Merkez Bankası’nın uzun süredir devam eden, kambiyo kurunun serbestçe hareket etmesine izin veren ve şeffaflık ile bağımsızlık konusundaki kaygıları artıran politikasıyla çelişiyor gibi görünüyor.
-Dış baskılar, Türkiye ile ABD arasında, Rusya’dan S-400 füze sisteminin alınması sebebiyle süren anlaşmazlık sebebiyle artıyor. Alımdan vazgeçilmemesi halinde ABD Kongresi’nin gündeminde olan yaptırımlar, Türkiye’nin ekonomik ve finansal sisteminde daha da yoğun bir gölge oluşturacak.
Moody’s görünümün ‘negatif’te tutulmasının sebeplerini de şöyle sıraladı:
-Risk dengesi, keskin bir şekilde aşağı yöne döndü. Akut ve yüksek oranda yıkıcı bir ödemeler dengesi krizi yaşanması riski, çok yakın dönemde göreceli olarak düşük görünüyor. Ancak, zayıflayan dış tamponlar bunun istikrarsız bir denklem olduğuna işaret ediyor ve zaman geçtikçe hükümetin ekonomiyi kredi açısından daha da olumsuz bir gidişattan geri döndürme yeteneği azalıyor. Bu durum, sermaye kontrolleri ile dövize ve dış yardıma ulaşımda kısıtlamalar yaşanması ihtimalini artırıyor.
-İstikrarsızlığı kısa dönemde artıracak çok sayıda belirleyici var. Moody’s’in görüşüne göre, İstanbul’da belediye başkanlığı seçimlerinin yenilenmesi siyasi huzursuzluk potansiyeli yaratıyor. Bu da, Türk Lirası’nın değerinde daha fazla kaybı tetikleyebilir ve rezervlerin daha da azalmasına sebep olabilir.
Türkiye’ye yaptırım uygulanması da kredi açısından yüksek oranda olumsuz bir piyasa tepkisine yol açabilir. Dahası, yaptırım uygulandığı düşünülürse; bu durum Türkiye’nin -gelecekteki krizlerden kaçınmak için ihtiyaç duyabileceği- bir IMF programına ulaşım yeteneği konusunda şüphe yaratabilir. Moody’s bile an itibariyle buna ihtiyaç duyulacağını beklemese de yaptırımlar ve dış destek konusunda yaşanabilecek olası gerginlikler, kredi açısından yatırımcıların Türkiye’ye güvenini daha da zedeleyebilir.