TÜRKİYE NÜKLEER GÖRÜŞMELERDE EV SAHİPLİĞİNDEN MEMNUN İSTANBUL (A.A)

-TÜRKİYE NÜKLEER GÖRÜŞMELERDE EV SAHİPLİĞİNDEN MEMNUN  İSTANBUL (A.A) - 13.01.2011 - Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, İstanbul'da yapılacak toplantıda nükleer müzakerelerin P5+1 ülkeleri ile İran arasında yürütüleceğini belirterek, ''Bu müzakerenin başarılı olması için taraflar bizden bir şey talep ettiklerinde elimizden gelen her türlü katkıyı yaparız ama bu süreçte rolümüz en kapsamlı haliyle ev sahipliğidir'' dedi.  Davutoğlu ile AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton, ortak basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı.  İran ile P5+1 ülkeleri arasında İstanbul'da yapılacak toplantıya ilişkin görüşlerinin sorulması üzerine Davutoğlu, Türkiye'nin nükleer görüşmelere ev sahipliği yapmasından dolayı büyük mutluluk duyduklarını söyledi.  Davutoğlu, aslında sadece Türkiye'nin, Catherine Ashton'un ve İran'ın Nükleer Başmüzakerecisi Said Celili'nin değil, tüm dünyanın isteğinin, bu konunun barışçıl yollardan çözülmesi olduğunu vurguladı.  Nükleer silahların olmayacağı ama tüm ülkelerin de nükleer barışçıl teknolojiye ulaşacağı bir çözümün olması gerektiğine işaret eden Davutoğlu, Türkiye'nin de bu çözüme her zaman katkı vermeye çalıştığını, etkin bir diplomasiyle bu katkıyı sunmaya gayret edeceklerini kaydetti. Davutoğlu, geçmiş dönemlerde P5+1 ülkeleri ile İran arasındaki görüşmelere çok uzun aralar verildiğini, görüşmelerin neredeyse yılda bir kez yapıldığını anımsatarak, Cenevre görüşmesinin belki de en önemli başarısının, çok kısa sürede tekrar bir araya gelinmesi olduğunu belirtti. Böylece iki tarafın da çözüm iradesini ortaya koyduğunu vurgulayan Davutoğlu, iki ay içinde heyetlerin tekrar bir araya geleceği İstanbul toplantısında karşılıklı güven verici ortamın devam etmesini ve daha somut neticelere ulaşılmasını ümit ettiğini bildirdi. Davutoğlu, bu çerçevede Celili'nin yardımcısı Bageri ile görüştüğünü, onun da yapıcı yaklaşım içinde olduğunu ifade ederek, iki tarafın da karşılıklı bir yapıcı yaklaşım içinde olmasının ümit verici olduğunu söyledi. Dışişleri Bakanı Davutoğlu, ''İstanbul'un adı eski dönemlerde 'barış şehri' olarak anılırdı. Ümit ederiz ki böyle bir barışın önü açılır'' dedi. Bir gazetecinin, ''10 gün sonra masa etrafında bir araya geldiğinizde Türkiye de bu masada bulunacak mı, Türkiye çözümün bir parçası olacak mı?'' şeklindeki sorusu üzerine de Davutoğlu, ''Türkiye ev sahibidir ve ev sahipliğinin gereği olarak iki tarafın en güzel şartlarda müzakereleri yürütebilmesi için gereken desteği verecektir'' diye konuştu. -VİZE KONUSU- Davutoğlu ''Öncelikle vize kolaylığı, daha sonra vize muafiyeti konusunda Türkiye'nin beklentileri nelerdir?'' sorusuna karşılık da şunları kaydetti:  ''Türkiye'nin AB ilişkilerinde sürdürdüğü ilkesel bir tutum var. Biz hiçbir ayrıcalık istemiyoruz, pozitif yönde özel bir muamele yapılsın istemiyoruz ama aynı zamanda negatif ayrımcılığa da tabi tutulmak istemiyoruz. Biz sadece aday ülke değiliz, müzakere yürüten ülkeyiz, adaylık süreci geride kaldı. Karşılıklı olarak ortak mutabakatımız, Türkiye'nin müzakerelerini bir an önce tamamlayıp tam üye olması. Bu perspektifteki bir ülkeye hala çok sert vize kuralları uygulanırken, daha adaylık süreci başlamamış ülkelere bu kolaylıkların tanınmış olması, Türkiye'ye yönelik bir negatif ayrımcılıktır.''  Türkiye'nin ilk kez geçen yıl resmen vize muafiyeti talebinde bulunduğunu ifade eden Davutoğlu, bunun için Türkiye'den biyometrik pasaportlara geçiş, geri kabul anlaşmasının hazır hale getirilmesi ve entegre sınır yönetimine geçiş olmak üzere 3 konuda talepte bulunulduğunu kaydetti. Davutoğlu, Türkiye'nin bu 3 konuda kimsenin tahmin edemeyeceği hızda geçişler yaptığını ve süreçleri başlattığını anlatarak, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Şimdi bizim beklediğimiz şu; bu bir yıl içinde bu gereklilikleri yerine getirirken, daha AB bize vize kolaylaştırılması ve muafiyeti konusunda bir muhatap atamadı. Ortada bir tablo var; daha bizim bu müzakereleri yürütecek muhatabımız yok, bunu istemek bizim hakkımız. Bu bize yapılan özel bir lüks ya da imtiyaz değil, özel muamele de değil. Biz bu gecikmiş hakkımızın bir an önce alınmasının takipçisi olacağız. Geri kabul anlaşmasında ileri bir yere geldik ama kimse vize muafiyeti perspektifi olmaksızın bizim geri kabul anlaşmasının şartlarını yerine getireceğimizi de düşünmesin. Bu bir pakettir, hepsi bu paket içinde bir arada değerlendirilecek. Diğer ülkelere ne uygulanmışsa aynısını istiyoruz. Ne eksik ne fazla.. Ortak Avrupa değerlerimizin en önemlisi ahde vefa ve eşitliktir. Biz eşitlik istiyoruz, fazlasını değil. Ümit ediyoruz ki bunu sağlayacağız.'' Dışişleri Bakanı Davutoğlu, ''İstanbul'da yapılacak toplantı öncesinde Türkiye'den İran'ın tavrını daha yumuşatması için bir şeyler yapması istendi mi?'' sorusu üzerine, Türkiye'nin iki tarafa ev sahipliği yapacağını yineleyerek, ''İyi ev sahipliğinin şartlarından biri de tarafların huzurlu bir ortamda ve en iyi şartlarda, karşılıklı olarak en iyi şekilde konuşacakları ortamın temin edilmesini sağlamaktır. Biz hem çok iyi bir mekanda ev sahipliği yapmak istiyoruz hem de karşılıklı huzur ortamının ve psikolojik olarak tüm ortamların hazırlanması konusunda gereğini yapmak istiyoruz. Onun dışında müzakereler P5+1 ile İran arasında yürütülecektir. Bu müzakerenin başarılı olması için taraflar bizden bir şey talep ettiklerinde elimizden gelen her türlü katkıyı yaparız, ama bu süreçte rolümüz ev sahipliğidir. En kapsamlı haliyle ev sahipliğidir'' diye konuştu. -CATHERINE ASHTON-  AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton da İran'ın Nükleer Başmüzakerecisi Said Celili ile görüşmelerinin detaylarının sorulması üzerine, Celili ile P5+1 ülkeleri ve İran hakkında iki toplantı yaptığını, buradaki amaçlarının somut, inandırıcı ve ilerleyebilecekleri adımlar atmak olduğunu söyledi. Ashton, ''Müzakerelerde ne olacağını şimdiden söyleyemem fakat biz ilerleme göstermek için inançlıyız. Nükleer silahlar ve İran konusunda iyi diyalog oluşturabilecek imkana sahip olabilmeyi umuyoruz'' dedi. Toplantıda Türkiye'nin yer alıp almayacağına yönelik soruya karşılık da Ashton, Türkiye'nin toplantıya ev sahipliği yapmasının çok önemli olduğunu vurgulayarak, müzakerelerin P5+1 ülkeleri ile İran arasında gerçekleşeceğini, kendilerine bunun dışında bir talep gelmediğini söyledi.  Ashton, Türkiye'nin AB'den vize kolaylığına ilişkin beklentilerinin hatırlatılması üzerine de Komisyon Üyesi Cecilia Malmstrom'ün yazdığı internetteki bloğu anımsatarak, Malmstrom'ün bu konuda çalışmaları olduğundan bahsetti. Bir gazetecinin, ''Lübnan ile ilgili Türk hükümetinden ne gibi bir beklentiniz var?'' sorusuna karşılık Ashton, Lübnan konusunun Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun alanı olduğunu, bu soruya onun cevap vermesinin daha doğru olacağını kaydetti.  Ashton, bir gazetecinin Almanya Başbakanı Angela Merkel'in Kıbrıs Rum kesimi ziyareti sırasında yaptığı açıklamayı hatırlatarak, ''Bu sadece Merkel'i mi bağlar, yoksa AB'nin dış politika perspektifinde benzer bir yaklaşım var mı?'' sorusunu yöneltmesi üzerine de Merkel adına konuşamayacağını, fakat AB olarak kendilerinin her zaman her iki tarafın da kabul edeceği bir çözüm görmek istediklerini ve bunu da desteklemeye hazır olduklarını dile getirdi. ''İran, İstanbul'daki toplantının son şans olduğunu söylemişti, bu konuda siz ne düşünüyorsunuz?'' sorusuna karşılık da Ashton, ''Müzakerelerden önce bir yorum yapmayacağım. Sonuçları müzakerelerden sonra hep birlikte göreceğiz'' dedi.