Türkiye Ormancılar Derneği’nin (TOD) Giresun’daki sel felaketine ilişkin hazırladığı raporda, bölgedeki tahribatın yıkımı getirdiği ifade edildi. Orman Yüksek Mühendisleri Vural Aktaş ve Ali Kemal Günaydın’ın sel bölgesinde yaptığı incelemeler sonrası hazırlanan raporda HES’lere, ormansızlaştırmaya ve imar planlarına dikkat çekildi.
BirGün'de yer alan habere göre, TOD’un hazırladığı raporda sel felaketinin göz göre göre geldiği ortaya çıktı. Bölgeyi kuşatan hidroelektrik santrallar, dere yatakları üzerine yapılan inşaatlar, ormanların kapalılık derecelerin düşürmesi felaketin habercisi oldu.
Sel felaketinin yaşandığı Batlama, Aksu, Yağlıdere ve Harşıt Derelerinin su toplanma havzalarında yapılan incelemelerde, fındık arazisi için orman alanlarının tahrip edildiği belirtildi. Ayrıca fındık bahçelerinin imarı işlemlerinde çıkarılan dal ve sürgünlerin arazideki çukurluklara, ya da dere içlerine taşınarak yığıldığı, bu artıkların sürüklenerek menfezleri tıkadığı tespit edildi.
Odun üretiminin artması sel felaketinin etkisinin artırdığı ifade edilen raporda, “Devlet ormanlarında yapılan aşırı odun üretimi nedeniyle ormanların kapalılık dereceleri düşürülmüş, bu da ormanların su tutma kapasitesini azaltmış ve özellikle yağan yağmur sularının ağaç tepeleri yerine doğrudan toprağa şiddetli bir şekilde düşmesine yol açmıştır” ifadelerine yer verildi.
Giresun’da 38 adet faal ve 7 adet inşaatı devam HES’in olduğu hatırlatılan raporda, çevresel etki değerlendirme raporlarının bilimsel verilere dayanmadığı ve raporların bağımsız uzmanlarca hazırlanmadığına dikkat çekildi. Yöre halkının itirazlarının dikkate alınmadığını ifade edilen TDO’nun raporunda, “HES’lerin inşası ve bu HES’ler için açılan ulaşım yollarının geçtiği orman alanlarındaki ağaçların kesilmesi ile orman alanlarının daraltıldığı, bu inşaatlardan çıkan hafriyat, moloz, ağaç kök ve dallarının yamaçlardan aşağı atıldığı, bunların menfez ve köprülerin tıkanmasına sebep olduğu anlaşılmıştır” denildi.
Ayrıca son sel felaketinde bazı HES’lerin tahrip olduğu, bazılarının aşırı suyu tahliye için kapaklarını açtığı, bunun da derelerin debisini artırarak suyun tahribatını tetiklediği belirtildi.
Sel felaketinde yıkılan 17 adet ve hasar gören 369 adet binanın bu eski aktif dere yataklarında olduğunu ortaya çıkaran raporda, felaketin meydana geldiği alandaki derelerin ıslah çalışması adı altında daraltığı ve su yatakları kenarında bir kısmı kaçak ve kısmı yerel yönetimlerce yapılan imar planlarıyla yapılaşmanın arttığı ifade edildi. Kaçak yapılan imar aflarıyla yasallaştırıldığı ve bunun da kaçak yapılaşmaya teşvik ettiğine dikkat çekildi.Raporda BirGün’ün ortaya çıkardığı habere atıfta bulunuldu:
“..Çöken menfeze bir jandarma aracı düşerek 5 asker ile bir iş makinası operatörü sel sularına kapılarak şehit olmuşlardır. Bu menfezin altının oyulduğu, her an yıkılıp bir kazaya neden olacağını gören bir Giresun İl Genel Meclis üyesi bu durumu yazılı olarak bildirmesine rağmen herhangi bir önlem alınmadığı öğrenilmiştir.”
Raporun sonuç bölümünde ise şu ifadelere yer verildi:
“Rant uğruna hemen hemen tüm dereler üzerinde yapılan HES’ler, çıkan pasa ve hafriyat ile bitki artıklarının dere yataklarına doldurulması, fındık tarımının ormanlar aleyhine kontrolsüz yapılması ve genişlemesi, yerleşim alanlarının daraltılan aktif dere yataklarında ve hemen kenarlarında inşa edilmesi, bu rantsal yapılaşmanın yanlış imar planları ve affedilen kaçak yapıların dere yataklarında yoğunlaşması, menfez ve köprülerin yapımındaki mühendislik ve inşaat hataları gibi daha birçok nedenlerle bu sel felaketi kaçınılmaz olmuştur.”