Türkiye Psikiyatri Derneği Başkanı: Türkiye deprem gerçeğini unutmasın, en azından birkaç tane enkazı kaldırmayalım, yoksa daha ağır bedeller öderiz

Türkiye Psikiyatri Derneği Başkanı: Türkiye deprem gerçeğini unutmasın, en azından birkaç tane enkazı kaldırmayalım, yoksa daha ağır bedeller öderiz

Türkiye Psikiyatri Derneği Başkanı Ejder Akgün Yıldırım,  "Türkiye deprem gerçeğini unutmasın, en azından birkaç tane enkazı kaldırmayalım, yoksa daha ağır bedeller öderiz" değerlendirmesini yaptı. 

BirGün'den Asena Tunca'nın haberine göre,  Yıldırım, "Deprem bölgesinde insanlar çok kez yıkımı yaşadı. İnsanın sadece pijamasıyla çıktığı bir anda bir çorap dahi bulamaması, çorap dahi bulamadığı yerde çocuğuna su bulamaması ve bu suyu ertesi gün de bulamayacağını düşünmesinin yıkımı tek bir güne ait olmayan bir sarmal gibi." dedi.

Yıldırım şu ifadeleri kullandı:

"Depremi, fiziksel yıkımın sonrasında yaşanan bu sosyal hasarlarla tanımlamamız lazım. Bu açıdan çok büyük bir hasarla karşı karşıyayız. Ve bu hasarın önemli bir kısmı da önlenebilir hasardı. Bir şeyin önlenebilir olması insanın içindeki bu haksızlığa uğramışlık ve yalnız bırakılmışlık duygusunu güçlendirir. Bu depremde insanlar yardımları göremedi ve yardımları organize etmekle görevli kurumlar oldukça beceriksizdi. Öte yandan ikinci bir depremin olması, mevsim koşullarının çok kötü olması ve kritik saatlerde insanların yalnız bırakılması yıkımın boyutunu artırdı. İnsanlar enkaz başlarında yalnız bırakıldı. Hayatta bir anne, baba veya kardeşin yanındaki sorumluluk hissettiği birine yiyecek bulamayacağını düşünmesi kadar insanı örseleyen çok az şey vardır. İnsanlar bunu yaşadı. O yüzden ilk bir hafta defalarca travmaya maruz kalınan, yalnızlıkla ve çaresizlikle karşı karşıya geçilen bir durumdu. Tahminlerin ötesinde bir ruhsal örselenme yaşandı.

Türkiye Afet Müdahale Planı’nı (TAMP) hazırlayan kuruluşlar tecrübesiz. TAMP psiko-sosysal destek ilişkin planı oluştururken TPD’ye bir soru bile sorulmadı. Bunu yapanları hiçbir zaman affetmeyeceğim. Bunu hazırlayan kişilerin ciddi manada vebali var. Şu an asla alanda olmaması gerekenler bölgede dolaşıyor. Örneğin bir çadır kentte din görevlileri olmalı ancak din görevlisi psiko-sosyal destek veremez. Diyanet’in orada işi yok. Devletin kuruluşları her açıdan alana müdahale etmeliydi.

Türkiye’yi afet bölgesinden ayırmamak gerek. Hepimizin o bölgeden tanıdığı biri var. İç göç o kadar iç içe geçmiş ki en azından komşunuz oralı. O yüzden de herkes aslında bu depremden etkilendi ama uzaktan etkilenenler de biraz psikolojik zorluk yaşamalı. Onlar psikolojik zorluk yaşarsa ve yaşananları unutturmazsa ülkenin geleceği güvende olur. Maalesef kurumların deprem kültürü oluşmuyor. Halk biraz sorgularsa belki geleceğimiz fayda görür. Tuhaf gelebilir ama varsın biraz geç toparlansınlar. Depremi uzaktan yaşayanlar biraz zorlansın. Türkiye deprem gerçeğini unutmasın, en azından birkaç tane enkazı kaldırmayalım. Yoksa daha ağır bedeller öderiz."