Fransız medyası gözaltına alınan Fransız Gazeteci Loup Bureau'nun, Türkiye tarafından silah pazarlığında koz olarak kullanıldığını ileri sürdü.
Türkiye’de 51 gün tutuklu kalan Fransız Gazeteci Loup Bureau, 14 Eylül’de Fransa Dışişleri Bakanı Jean Yves Le Drian’ın Ankara ziyaretinden 3 gün sonra birdenbire serbest bırakıldı. Daha önce Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la telefon görüşmesi yapmış ancak neler konuşulduğunun detayları açıklanmamıştı. Gazeteci Loup Bureau’nun serbest bırakılmasından sonra Fransız medyası, Türkiye’nin, silah şirketlerinin son teknoloji silahlarını satın alabilmek için Bureau’yu koz olarak kullandığını ileri sürdü.
Evrensel'den Kıvanç Demir'in haberine göre; Challenge gazetesi, iki ülke arasındaki silah ticareti müzakerelerinin perde arkasına dikkat çekti. Gazete, “Fransa ve Türkiye arasında sürmekte olan birkaç milyarlık silah satış sözleşmesi, 51 gün boyunca Şırnak’ta tutuklu olan Gazeteci Loup Bureau’nun 17 Eylül’de serbest bırakılmasını hızlandırdı” diye yazdı.
Almanya’da yarın yapılacak Federal Parlamento seçimleri, hükümet ortağı olan CDU ce SPD tarafından‚ her şey yolunda, pek bir şey de değişmeyecek sözleriyle özetlenebilecek bir kampanya ile sürdürüldü. Bu, halkın pasifleştirilmesi, bir nevi uyutularak eski hükümetin devam etmesine destek olmaya yönlendirilmesi demekti. Bu nedenle kimin başbakan olacağından çok Sol Parti, Yeşiller, FDP (liberaller) ve AfD’den (ırkçı Almanya için Alternatif Partisi) hangisinin üçüncü parti olacağı heyecan yaratıyor.
İngiltere’deki tüketici borçlarının 2008 kriz öncesinden daha fazla olduğu açıklandı ve büyük endişelere yol açtı. Ülke yeni bir krizle mi yüzleşiyor sorusu tartışılıyor. The Guardian Yazarı Owen Jones, yurttaşların yükselen borcunun Muhafazakar (Tory) Partinin sistem anlayışının sonucu olduğunu ve bu yüzden mevcut hükümetin borç krizini çözemeyeceğini belirtti. Jones, iş güvencesizliğinin güncel çalışma koşullarının bir parçası olmasını eleştirdi ve insanları borçlandırmaya zorladığına dikkat çekti.
Challenge
Türk hava sahasının savunulması için yapılan yeni sistem pazarlığı Paris ve Ankara ilişkilerinin ısınması ve Gazeteci Loup Bureau’nun serbest bırakılmasının hızlanmasında önemli bir rol oynadı. Fakat bu önemli unsur gözlerden kaçtı: Fransa ve Türkiye arasında sürmekte olan birkaç milyarlık silah satış sözleşmesi, 51 gün boyunca Şırnak’ta tutuklu olan gazeteci Loup Bureau’nun 17 Eylül’de serbest bırakılmasını hızlandırdı. Hatta konu gizlice Emmanuel Macron ve Recep Tayyip Erdoğan’ın 19 Eylül salı günü New York’taki buluşmalarında konuşulacak*.
Çünkü buradaki hedef, iki hükümet tarafından, var olan İslamcı terörizme karşı mücadelede olduğu gibi askeri projelerden dolayı da “önemli” olarak değerlendirilen Fransız-Türk ilişkisini ısıtılmasıdır.
Zira, füze üreticisi Avrupalı MBDA (Fransız, İngiliz ve İtalyan şirketi) ve Fransız askeri teknoloji uzmanı Thalès, birlikte kurdukları Eurosam adlı konsorsiyum (uluslararası ticaret birliği) aracılığıyla, Türk Savunma Bakanlığının ülkenin gelecekteki hava savunma sisteminin inşaasının havalesine katılıyorlar.Bu proje Batılı şirketler için olağanüstü öneme sahip, fakat bir o kadar da kendi savunma şirketlerini güçlendirmek için bu sözleşmeyi değerlendirmek isteyen Türkiye açısından da önemlidir.
Böylelikle Temmuz ayında bir ön sözleşme imzalandı ve bunun hedefi Ankara’nın sunduğu pazar karşılığında, Türk firmaları Aselsan ve Roketsan’ın, Aralık 2015’de lanse edilen Aster Block 1 Nouvelle Technologie (B1NT) adlı genişletilmiş hava savunma füzelerinin üretimine katılma oranını belirlemekti. Karşılığında, bu sistemi satın alma sözleşmesiyle Batılı şirketlerin cebine 3 milyar avro olarak değerlendirilen önemli bir miktar girecek. Fakat buna rağmen, her zaman olduğu gibi, Avrupa’dan ve özellikle Fransa’dan Türkiye’ye aktarılacak teknoloji transferinin müzakereleri çok hassas bir konu. Görüşmeler 2018 sonuna kadar sürecektir.
Fransız şirketlerin (müzakereyi imzalamadan) ilk olarak, şu an dosyayı inceleyen Savaş Malzemeleri İhracatı İnceleme Bakanlararası Komisyonunun (CIEEMG) onayını almaları gerekiyor. MBDA yetkililerine göre, bu vesileyle iki Türk kuruluşunun Eurosam’a dahil edilmesi de değerlendiriliyor. En önemli düzeyde olan bu tür Avrupa askeri programına katılım, Ankara için bir ilk olacaktır.
Fakat Fransa sınırlar belirlemek istiyor. Paris için, yeni ASTER 30 füzelerinin yönlendirilmesi ve otomatik yönetme sisteminin oluşmasına Türkleri dahil etmek kesinlikle olamaz. Türkiye ise son geliştirilen bu teknolojiden yararlanmak istiyor, fakat (Paris’e göre) bu paylaşılamayacak kadar çok stratejik. Bu gibi teknoloji ihracatı içeren dosyalarda genelde olduğu gibi üreticiler rekabet gücünü muhafaza etmek için, en son oluşturdukları sistemleri vermemek için sonuna kadar savunuyorlar.
Ancak amorti edilmiş teknolojilerin paylaşılmasını kabul ediyorlar. Türklerin dosyasında yapılan tek imtiyaz şu: Türkler sadece balistik füze karşıtı aygıtın gücünü artırma ve alanını genişletme amaçlı ateşleme sisteminin (Booster) sadece birinci katının modernizasyonunun incelenmesine katılabilecekler. Çok hassas diplomatik-teknik bir ayar.