'Türkiye, Ortadoğu'da sıradan bir oyuncu haline geldi'

'Türkiye, Ortadoğu'da sıradan bir oyuncu haline geldi'

Ortadoğu ile ilgili çalışmaları ve "Halk istiyor", "Kaynayan Ortadoğu" gibi kitapları ile tanınan Londra Üniversitesi Ortadoğu ve Afrika Araştırmaları Merkezi'nden Prof. Dr. Gilbert Achcar, son gelişmeler ışığında Türkiye’yi, Kürtleri ve Ortadoğu'daki aşırı İslamcılık tehlikesini DW Türkçe’ye değerlendirdi.

DW: Profesör Gilbert Achcar, bölge, hatta tüm dünya IŞİD’in tehdidi altında ve bazı kesimler bu tehdidin ABD, İsrail gibi büyük güçlerin bir ürünü olduğunu ileri sürüyor. Siz, bu iddiaya nasıl yaklaşıyorsunuz?

Prof. Achcar: "Hayır. Öncelikle bu, bana göre tartışmalı bir ifadedir. Eğer bununla 'IŞİD gibi örgütler ABD tarafından yaratıldı' denilmek isteniyorsa, bu elbette saçma bir iddia olur. Ama kastedilen ABD'nin faaliyetleriyse, yani Irak’ı işgali ise, bu teze katılıyorum. Çünkü Amerika söz konusu eylemleriyle El Kaide ve IŞİD’in oluşumuna ve gelişmesine zemin hazırlamıştır."

DW: Peki, son gelişmelerin ardından Türkiye bölgede nasıl algılanıyor?

Prof. Achcar: "Erdoğan, Mısır’daki ayaklanmaların başında Kahire'ye gitmişti. Ve orada yaptığı sekülerizmi destekleyen konuşması; Müslüman Kardeşler'i şaşırtırken, bölgedeki Müslümanlara ise seküler demokrasinin İslami değerlerle yan yana yürüyebileceğini göstermişti. Bu yaklaşım Türkiye'yi rol model olarak öne çıkardı. Ancak Türkiye, Müslüman Kardeşler'e verdiği açık destekle bu ayrıcalığını ne yazık ki yitirdi. Çünkü Müslüman Kardeşler'in demokratik değerler yerine şeriat değerlerini hukuka ve sosyal hayata yerleştirmek istediği aşikâr. Dolayısıyla Türkiye büyük ağabeylik rolünü kaybetmiş ve bölgedeki ihtilaflarda sıradan bir oyuncu haline gelmiştir."

DW: Sayın Achcar, kitabınızda vurguladığınız gibi "Ortadoğu kaynıyor", hatta gelişmelerin bölge haritasını değiştirebileceği söyleniyor. Siz bu iddiayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Prof. Achcar: "Bölge haritası bana göre yeniden çizilmez, ama bir istisna dışında: O da Kürtler. Zira bölgede Kürtler Araplarla birlikte çoğunluğu teşkil etmektedir ve Birinci Dünya Savaşı sonrasında Batılı güçler bağımsızlık yerine Kürtlerin başka devletlerin himayesinde yaşamalarını öngördü. Bugüne gelindiğinde ise durum değişmektedir. Değişiklik, Irak'ın bir parçası olan, ama oldukça bağımsız hareket eden Irak Kürt Özerk Bölgesi'nin kurulması ile başladı. Ardından Suriye'deki iç savaşla birlikte Suriye'deki Kürtler de PYD öncülüğünde özerkliğe doğru gitmekte. Bu nedenle Türkiye'de de alarm sirenleri çalıyor. Zira PYD'nin PKK'nın bir uzantısı olduğu biliniyor. Zaten Türkiye'nin Kobani'deki PYD güçlerine yardım etmeme gönülsüzlüğünün altında da bu gerçek yatıyor."

DW: Kürtler, bölgedeki eski rejim ve özellikle de aşırı İslam tehlikesine karşı ilerici bir dinamik oluşturduklarını savunuyor. Bu konuda neler söylersiniz?

Prof. Achcar: "IŞİD ve Esad rejimiyle kıyaslandığında şüphesiz Suriye'deki PYD güçleri daha ilerici bir pozisyondadır. Bölgede halk desteği alan ve seküler bir yaklaşımda olan PYD, zaten din adına kıyımlar yapan IŞİD ile karşılaştırılamaz. Bu çerçevede Erdoğan’ın PKK ve IŞİD'i terör örgütü olarak aynı kefeye koyması, talihsiz hatta dayanaksız bir açıklama olmuştur. Zira Suriye halkını aşırıcılara karşı organize eden PYD, bölgede bir terör örgütü olarak görülmemektedir."

DW: Profesör Achcar, peki bölgenin geleceğinden umutlu musunuz?

Prof. Achcar: "Devrim uzun bir süreçtir. Tarih boyunca da bu, böyle olmuştur. Devrimin oturması için bir karşı devrimle de yüzleşmek gerekiyor. Mısır'da ve Suriye'de yaşanan budur, yani iki karşı devrimci kutup olan eski rejim ve aşırı İslamcılık arasında bir mücadele sürmektedir. İnanıyorum ki buna karşı Arap ülkeleri içinde demokrasi ve toplumsal adaleti gerçekleştirmek için isyan bayrağını açan milyonları temsil edecek ilerici bir grup da ortaya çıkacaktır."