Hürriyet yazarı Mehmet Yılmaz, Türkiye’nin Suriye politikalarına ve tezkere iddialarına ilişkin “Türkiye, Suriye'de en başta yapılan hataları bile aratacak bir yola girmek üzere" dedi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 1 Mart tezkeresini desteklediğini söylemesi ve Suudi Arabistan’ın da Suriye’ye asker gönderebileceği yönündeki açıklamalarını ‘ürkütücü’ bulduğunu söyleyen Yılmaz, “Bu yolun felaketlerden başka bir yere çıkmayacağını söylemek istiyorum” ifadesini kullandı.
Yılmaz’ın Hürriyet’te “Bu yol felakete çıkar” başlığıyla bugün (08.02.2016) yayımladığı yazının ilgili kısmı şöyle:
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin, Suriye'de bir askeri harekâta hazırlandığına ilişkin Rus iddialarını şöyle yanıtladı:
“Rusya’nın bu yaklaşımını gülerek karşılıyorum.”
Ertesi gün gazetecilerin “Suriye’de bir fiili durum oluşturulur mu” sorusunu da şöyle karşıladı:
“Irak’ta düşülen hataya Suriye’de düşmek istemiyoruz. 1 Mart tezkeresinin yanındaydım, karşı olanlar bunu açıkça söylemediler. 1 Mart tezkeresi kabul edilip, Türkiye, Irak’ta olsaydı, Irak’ın durumu böyle olmazdı.”
1 Mart tezkeresinin ne olduğunu hatırlamayanlar için bu tezkerenin resmi adının“Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yabancı ülkelere gönderilmesi ve yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunması için hükümete yetki verilmesine ilişkin başbakanlık tezkeresi” olduğunu belirteyim.
TBMM bu tezkereyi reddetmemiş olsaydı, ABD ordusu Saddam’a karşı Türkiye topraklarından Kuzey Irak’a girecek ve bir cephe de oradan açacaktı. Türk Silahlı Kuvvetleri de sınırın Irak tarafında kendisi için “güvenli alan” oluşturacak ve Kuzey Irak’ta bugün şekillenen tablonun doğmasına engel olmaya çalışacaktı.
Cumhurbaşkanı, bugün Suriye için bir tezkere gerekmediğini, bu yetkinin askere zaten verilmiş olduğunu da belirtti.
Cumhurbaşkanı’nın Rus iddialarına güldüğünü söylediği gün, Suudi Arabistan da ABD öncülüğündeki koalisyon güçlerinin Suriye’ye yönelik olası bir askeri operasyonuna destek vereceğini açıkladı.
Biliyorsunuz, Türkiye bir süre önce Katar ve Suudi Arabistan ile “ortak düşmanlara karşı” askeri ittifak anlaşmaları yaptı. Katar’da bir askeri üs kuracağız. Suudi Arabistan ile de “kapsamlı” askeri işbirliği!
Cumhurbaşkanı’nın, 1 Mart tezkeresindeki hataya düşmeyeceğini açıklaması ile bütün bunlar üst üste konulduğunda, ürkmemiz gereken bir tablo çıkıyor karşımıza.
Öyle görünüyor ki, Suriye konusunda en başından beri yapılan hataları bile aratacak bir başka hatalı yola daha girilmek üzere.
Bu yolun felaketlerden başka bir yere çıkmayacağını söylemek istiyorum.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın korumaları, kendilerini Türkiye’de zannettiler ve Ekvador’un başkenti Quito’daki bir salonda Cumhurbaşkanı’nın konuşmasını protesto edenleri zorla salondan attılar.
Bu arada bir Ekvador milletvekilinin burnu kırıldı, kadın göstericilerden biri ciddi olarak darp edildi.
Ekvador Dışişleri Bakanı, ülkelerinde misafir olarak bulunan Erdoğan’ı protesto edenleri eleştirdi, bu hareketin “utanç verici bir saygısızlık olduğunu” söyledi.
Ama şunu da eklemeyi ihmal etmedi:
“Ekvador’da ifade özgürlüğü var ve Türkiye’nin güvenlik güçleri bu ülkede kendini ifade eden insanlara müdahale edemezler.”Elbette ülkesinde misafir olarak bulunan bir devlet adamına yönelik bu tür saldırılar kabul edilebilecek bir şey değildir.
Nitekim Ekvador polisi de salonun dışında böyle bir gösteri yapmaya kalkışanları dağıtmış.
Ama misafir olarak bulunduğun bir ülkede, o ülkenin polisinin yapması gereken işi yapmaya kalkışmak da en azından ev sahibine karşı saygısızlıktır.
Cumhurbaşkanı’nın koruma ekibinin Türkiye’deki bu tür uygulamaları artık sıradan bir durum haline geldi.
Ancak yurtdışında misafir olarak bulunduklarını unutmamalılar ve oradaki görevlerinin sadece Cumhurbaşkanı’nı fiziksel şiddete karşı korumak olduğunu hatırlamalılar.
Türkiye’nin uluslararası itibarını korumayı da kendilerine birinci vazife edinmeliler.
Yazının tamamını okumak için tıklayınız