Eyüp Can
(Radikal, 11 Nisan 2012)
Önceki gün AB Bakanlığı’nın davetlisi olarak Türkiye’ye gelen Avusturya ve Danimarka’dan bir grup gazeteciyle buluştuk.
Hepsi alanında uzman, Türkiye’yi yakından takip eden gazeteciler. MİT-Yargı krizinden ‘tutuklu gazetecilere’ sormadık soru bırakmadılar. Fakat beni şaşırtan “Türkiye Suriye’ye saldırır mı?” sorusu oldu. ‘Askeri bir saldırıdan’ bahsettiğinin altını çizerek... Şaşırdım çünkü soruyu soran Danimarkalı gazeteci aslında askeri müdahale olup olmayacağından çok, ne zaman olacağıyla ilgiliydi. Avrupalı gazeteciler ciddi ciddi Türkiye’nin tek başına Suriye’ye girebileceğini düşünüyordu. *** Avrupalı gazeteciler İstanbul’da bir dizi temastan sonra, önce Gaziantep, sonra da Ankara’ya gideceklermiş. “Siz en iyisi bu soruyu Ankara’da görüşeceğiniz yetkililere sorun” dedim. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Çin’de olduğu için onunla görüşemeyeceklermiş. Ama hem AB Bakanı Egemen Bağış hem de Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’la görüşmeleri varmış. “Hiç şüpheniz olmasın, soracağız” dediler. Onlara bölgenin gerçeklerini ve kendi analizimi aktardım fakat anlatırken bir yandan da Türkiye’nin Suriye’ye karşı pozisyonunun Batı’da bizim burada gördüğümüzden daha şahin göründüğünü fark ettim. Zaten beni şaşırtan da bu algı oldu. *** Peki, gerçekten ne oluyor? Türkiye adım adım Suriye ile askeri bir çatışmanın içine mi sürükleniyor? Önceki gün sınırda yaşanan çatışma, Türkiye’yi askeri bir müdahaleye mi zorluyor? Bir kere şunu görelim; kimsenin Türkiye’yi bir müdahaleye zorladığı yok. Hatta zannedilenin aksine, mesela Amerika Türkiye’nin çabasını takdir etmekle birlikte Türkiye’den yapılan sert açıklamaları kendi dış politikası açısından endişeyle izliyor. Obama kasımda yapılacak seçimlerden önce hiçbir şekilde Suriye’ye askeri bir müdahale istemiyor. Bir yıl önce Türkiye’nin Suriye’ye karşı politikasını yeterince caydırıcı bulmadığını söyleyen çok önemli Batılı bir diplomat, geçen hafta “Türkiye’nin çabasını takdirle izliyoruz ama bu meseleyi fazla kişiselleştirmeyin” diyordu. *** ‘Kişiselleştirmeyin’den kastı... Bir, muhalifler konusunda Türkiye hem abartılı davrandı hem de fazla angaje göründü. İki, Esad’ın Türkiye’ye verdiği reform sözlerini tutmaması Başbakan ve hükümette büyük hayal kırıklığına yol açtı. Batılı diplomatın izlenimi; ‘Türkiye bu yüzden Suriye’ye karşı en sert açıklamaları yapan ülke’ konumuna düşüyor. Ama o dahil Ankara’da aklı başında hiç kimse Türkiye’nin tek başına Suriye’ye askeri bir müdahalede bulunacağını düşünmüyor. Esad ateşkesin gereğini yerine getirmese bile. Türkiye açısından şu anda en ileri senaryo, sınırda kurulacak bir tampon bölge. Ötesi şimdilik ne mümkün ne de plan dahilinde. Ve maalesef tüm sert açıklamalara rağmen Esad rejimi de bu durumun farkında. Bu yüzden bir yandan Türkiye’yi sorunun parçası olarak gördüğünü ilan ediyor, diğer yandan sokakta insan avlamaya devam ediyor. Kapıda savaş yok ama acı gerçek şu: Suriye’de yaşanan insanlık dramının nasıl çözüleceğini kısa vadede hiç kimse bilmiyor!