Cumhuriyet yazarı Çiğdem Toker, Türkiye Varlık Fonu'nun kurulmasının Rönesans Holding’in sahibi Erman Ilıcak 'ın fikri olduğunu ileri sürdü. Ilıcak'ın Hürriyet'te yer alan söyleşisinde “RDIF’i dünyanın en başarılı yatırım fonu olarak görüyorum. Örnekalınması gerektiğini düşünüyorum" dediğini aktaran Ilıcak, "Bu demecin sahibi işadamı, kendi ülkesinde iki buçuk yıl sonra kurulan benzer fonun ilk projesinin ilk aktörü oluyor. Çıkan tabloya basit bir rastlantı deyip geçer miydiniz, yoksa TVF’nin fikir sahibinin Ilıcak olup olmadığı sorusu gelir miydi aklınıza?" ifadesini kullandı.
Çiğdem Toker'in "TVF aslında kimin fikriydi?" başlığıyla yayımlanan (12 Mart 2017) yazısı şöyle:
Türkiye ile Rusya ortak yatırım fonu kurdu. Hacmi 1 milyar dolar. RFPİ (Rusya Doğrudan Yatırım Fonu) Başkanı Kirill Dmitriev ile TVF (Türkiye Varlık Fonu) Başkanı Mehmet Bostan anlaşmayı imzaladı. Bu gelişme, Cumhurbaşkanı’nın Moskova’ya günübirlik ziyaretinin öne çıkan sonuçlarından biriydi. Dmitriev, ortak fonun ilk yatırımını, Rus inşaat sektörüne yapacağını söylemiş. İlk anlaşmayı Türk Rönesans ile yaptıklarını, yatırım hacminin de 400 milyon dolar olduğunu açıklamış. Ayrıntılı basın açıklamaları RFPİ’nin kurumsal internet sitesine konulmuş. Böylece -ülkemizdeki saygın iktisatçıların, kuruluş ve yapısını “parasızlıktanevdeki gümüş takımları satmaya” benzettiği- TVF’nin, ilk büyük operasyonunu gerçekleştirdiğini söylemek mümkün. Konuya yakından bakıp dikkat çeken bazı başlıkları paylaşalım: - İki buçuk yıl önceye dönelim. 1 Aralık 2014’e. RFPİ Başkanı Dmitriev, Rönesans Holding’in sahibi Erman Ilıcak ile 400 milyon dolarlık anlaşma imzalıyor. Her iki isim de o zaman anlaşmanın iki ülkeye yararlarını anlatmış, soruları yanıtlamış. Röportajlar vermiş. - Aradan geçmiş 2.5 yıl. Dmitriev bu kez yeni kurulan Türk-Rus ortak yatırım şirketinin ilk yatırımını yine Rönesans’la ve ne tesadüf ki aynı ölçekte (400 milyon dolar) yatırım yapacağını açıklıyor. Böyle bir durumda bu anlaşma iki buçuk yıl öncekinin tekrarı mı benzeri mi diye siz merak etmez misiniz? Neyin ne kadar değiştiğini sormaz mısınız? - İkinci ilginç nokta, Ilıcak’ın o imza töreninden sonra söylediklerinde. Hürriyet’te (2 Aralık 2014 / Erdinç Çelikkan) yayımlanan haberde Ilıcak şöyle demiş: “RDIF’i dünyanın en başarılı yatırım fonu olarak görüyorum. Örnekalınması gerektiğini düşünüyorum.” Bu demecin sahibi işadamı, kendi ülkesinde iki buçuk yıl sonra kurulan benzer fonun ilk projesinin ilk aktörü oluyor. Çıkan tabloya basit bir rastlantı deyip geçer miydiniz, yoksa TVF’nin fikir sahibinin Ilıcak olup olmadığı sorusu gelir miydi aklınıza?
Saray’ın proje şirketi olmak Rönesans, Ankara merkezli bir holding. Ama 24 yıl önceki kuruluş yeri Rusya. Rusya’daki gayrimenkul yatırımları milyar dolarlarla ifade ediliyor. Holdingi, Türk siyasi tarihinde önemli bir aktör konumuna taşıyan özelliğini anımsatalım: Rönesans, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nı yapan müteahhitlik şirketi. Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, maliye bakanıyken Saray’ın maliyetini, 1 milyar 370 milyon TL olarak açıklayınca, konu Ilıcak’a da sorulmuştu. Rusya’daki yatırım tutarlarını gururla anlatan Ilıcak, TOKİ’nin taşeronu konumunda oldukları için Saray ile ilgili maliyet rakamı veremeyeceğini söylemişti. Nedeni bizce malum. Ve toplam maliyetin 1.4 milyar TL’de kalmadığını konunun bütün ilgilileri biliyor. Sıklıkla Forbes’ın en zengin 100 listesine giren Ilıcak’ın holding sitesindeki “Başkanın Mesajı” alışılmışın dışında. Lenin’in “Bahar bütün çiçekler açtığında güzeldir” sözünden alıntı var mesela. Keza Nâzım Hikmet’in “Yürümek” şiiri de aynı mektupta. Ilıcak bu şiire yer verirken, büyük şairi, “Şirkete emeği geçen birçok arkadaşım gibi ömrünün büyük bir kısmını Rusya’da geçirmiş olan Türkozanı Nâzım Hikmet Ran’ın, bizim hikâyemizi en iyi anlattığınıdüşündüğüm şiiri ile son vermek istiyorum” diye anıyor. Şiirleri romanları yasaklanan, Türkiye hasretiyle kalbi duran Nâzım’ı, Saray’ın proje müellifi holdingin sayfalarında görmek, TVF ile aynı hikâyelerin satırlarında anmak, insana karışık duygular yaşatıyor.
TVF’ye Turkcell’den transfer Rusya ile Türkiye’nin ortak yatırım fonu, öğretici sonuçlar doğurdu. Biz hâlâ TVF’nin üç yıllık strateji planını bekleyeduralım. RFPİ’nin internet sitesi, TVF’deki gelişmeleri dolaylı olarak duyurmuş oldu. Yayımlanan basın açıklamasında öğrendik ki: Turkcell’in Pazarlama İletişim Bölüm Başkanı Alpay Alptekin, TVF’ye Operasyonlardan Sorumlu Şef olarak atanmış. Yine Turkcell’in Yatırımcı İlişkileri Müdürü Yeşim Tohma da aynı unvanla TVF’ye geçmiş. Rusya’daki basın duyurusunda, “ayrıntılı bilgi www.turkiyevarlikfonu. com.tr adresinde bulunabilir” diyor. Böyle bir şey yok tabii. Sitede hepimizin bildiği, yönetim kurulu, vizyon, misyon vs gibi bilgiler var.
Şehir hastaneleri atık fabrikası gibi Ankara Etlik’te inşaatı süren Şehir Hastanesi için Çevresel ve Sosyal Etki Değerlendirmesi raporu hazırlanmış. Okurken bazı notlar aldım. Atıkla ilgili bölüm çok çarpıcı. Özetliyorum: - İnşaat aşamasında 2 milyon 497 bin 207 m³ hafriyat atığı. - İşletme döneminde de günlük 10.7 ton katı atık, 6 ton tıbbi atık oluşacağı hesaplanıyor. Rapora göre bu atıklar inşa edilecek özel depolama alanından alınarak lisanslı araçlarla toplanıp Çadırtepe Katı Atık Düzenli Depolama Sahası’nda kurulacak olan yakma tesisinde bertaraf edilecekmiş.
Kıskandıran uyum(!) Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, dövizdeki hareketliliğin arkasında FED’in faiz artırım beklentisi olduğunu söyledi. Şimşek tv programında, bu ay için, neredeyse yüzde 100 bir faiz artışının fiyatlandığını, bunun Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler için olumlu olmadığını söyledi. Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci ise daha iki gün önce “Fed kararının faiz ve kura etkisi olmaz” diyordu. Aynı olguyu birbirine taban tabana zıt biçimde yorumlayan iki demece bakıp “Ekonomide kıskandıran uyum” diye ironi yapmak mümkün tabii. Ama ne pahasına olursa olsun “evet” uğruna kasıtlı tırmandırılan diplomatik gerginlikler, bu ironiye bile şans tanımıyor. Şimşek, referandumda evet çıkması halinde ertelenmiş yatırımların devreye gireceğini söylüyordu. Hollanda krizinden sonra aynı fikirde midir acaba?..