Türkiye yasta | T24 yazarları 10 ilde yıkıma neden depremi çeşitli açılardan değerlendirdi: “Milletiniz müsterih değil sayın Bakan”

Türkiye yasta | T24 yazarları 10 ilde yıkıma neden depremi çeşitli açılardan değerlendirdi: “Milletiniz müsterih değil sayın Bakan”

Pazartesi (6 Ocak) sabaha karşı saat 04.17'de Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesi merkezli 7,7 büyüklüğünde ve saat 13.24'te Elbistan merkezli 7,6 büyüklüğünde iki deprem meydana geldi. Depremler; Kahramanmaraş, Kilis, Diyarbakır, Adana, Osmaniye, Gaziantep, Şanlıurfa, Adıyaman, Malatya ve Hatay illerinde büyük yıkıma neden oldu. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, uluslararası yardımı da içeren dördüncü seviye alarm verdiklerini açıkladı. Daha önce 7 gün milli yas ilan edildiğini duyuran Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, depremden etkilenen bu 10 il için üç ay süreyle OHAL ilan etti. Depremin yaşanmasından bu yana iki gün geride kaldı, üçüncü günde de arama-kurtarma çalışamları hız kesmeden devam ediyor. Şimdiye kadar 6 bin 234 can kaybı açıklanırken, 37 bin 11 kişinin yaralandığı belirtildi. Yıkıldığı teyit edilen bina sayısı 5 bin 775. Şimdiye kadar 8 bin vatandaş ise enkazdan kurtarıldı.

7,7 büyüklüğündeki depremin derinliği 7 kilometre olarak ölçüldü, Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener, yaklaşık 180 km’lik bir kırık meydana geldiği bilgisini paylaştı. Denetime tabi kamu binaları depremde yerle bir oldu. İskenderun ve Antakya’daki devlet hastaneleri, Hatay’daki polis evi, havalimanları ve otoyollar, kullanılamaz hale geldi. Arama-kurtarma ekiplerinin çalışmaları, aralıksız sürüyor.

T24 yazarları 10 ilde yıkıma neden olan depremi farklı boyutlarıyla değerlendirdi. 

Mehmet Y. Yılmaz, “Gelmiş geçmiş bütün yönetimler, tıpkı bugünküler gibi, beceriksizlikleri ve başarısızlıkları apaçık ortaya çıktığında aynı şeye ihtiyaç duydular: Birlik ve beraberlik! "Milli birlik ve beraberlik" önerisi, "beni bu olanlar yüzünden eleştirmeyin" demenin Türkçede başka türlü bir ifade biçimi oldu. Depremi önleyemeyiz ama depremin ardından yıkılan binalardan insanları kurtarabilir, kurtulanlara bir sıcak tas çorba verebilir, bir çadırın altında yağmurdan, kardan, soğuktan korunmalarını sağlayabiliriz. En azından eski Türkiye'de böyle oluyordu." düşüncesini dile getirdi. 

TIKLAYIN | Mehmet Y. Yılmaz yazdı:  "Milli birlik ve beraberlik" meselesi

Çiğdem Toker, “Deprem felaketi için dünyanın bir çok ülkesinden Türkiye'ye gelen profesyonel kurtarma ekipleri saatlerce bekletilirken, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum şöyle diyordu: ‘Arama kurtarma barınma koordinasyonunu AFAD koordinasyonuyla yapıyoruz . AFAD koordinasyonu dışında hiçbir koordinasyona müsaade etmeyeceğiz. AFAD koordinasyonuyla hareket edersek yardımlarımızı daha hızlı ulaştırabiliriz. Aziz milletimiz müsterih olsun. Sayın Cumhurbaşkanımız, devletimiz tüm imkanlarıyla afet bölgesindedir. Hiçbir afet bölgesinde vatandaşımızı aç ve açık bırakmadık.’ Aç, susuz, açıkta kalmış, enkaz altındaki yakınları için gözyaşı döken vatandaşlardan biliyorum ki aziz milletiniz müsterih falan değil Sayın Bakan. Eğer bu kelimeyi sebebini anlayamayacağımız bir ironi için kullanmadıysanız daha da emin emin olabilirsiniz. Hem de hiç müsterih değil.” değerlendirmesini yaptı. 

TIKLAYIN | Çiğdem Toker yazdı: Milletiniz müsterih değil sayın Bakan

Murat Batı, "Herkes elinden geldiğince bir şeyler yapmaya çalışırken Vergi İdaresi de kendi ilgi ve yetki sahasına giren konularda bazı düzenlemeler yapmaya çalışıyor. Bu düzenlemelerden biri de mücbir sebep halinin ilan edilmesiydi ve 7 Şubat 2023'te ilan edildi.  Mücbir sebep dolayısıyla sürelerin uzayacağına ilişkin bir hüküm maalesef bulunmamaktadır. VUK'un 13'üncü maddesinde geçen "vergi ödevleri"; beyan verme, uzlaşmaya gitme, ödeme, defter tutma gibi ödevleri göstermektedir. Bu nedenle "yargı süreci mücbir sebep dolayısıyla kesin uzar" diyebilmemiz maalesef mümkün değildir" ifadesini kullandı. 

TIKLAYIN | Murat Batı yazdı: Mücbir Sebep ilanı deprem bölgesi için ne derece yeterli?..

Ercan Uygur, "OECD’nin bir yayınında, Türkiye’nin dünyada en çok deprem yaşayan ülkeler içinde ilk beş içinde olduğu, ancak deprem nedeniyle en çok can ve mal kaybına uğrayan ülkelerden biri olduğu açıklanıyor. Bu sonuç da deprem riskinin yeterince dikkate alınmadığını, haliyle gerekli önlemlerin uygulanmadığını gösteriyor. Deprem fayları üzerinde konut ve sanayi yoğunlaşmasının yer alması bu durumun en önemli göstergelerden birisidir. Yaşadığımız depremde can ve mal kayıplarının çok büyümesinde, felakete dönüşmesinde elbette birçok etken var. Bunlardan birisi bu konuda eğitimin yetersiz olmasıdır. Bir başkası, deprem öncesi, sırası ve sonrasında hazırlıklı olması gereken kurumsal yapıdaki eksiklerdir." yorumunu yaptı. 

TIKLAYIN |  Ercan Uygur yazdı: Coğrafya ve risk önemlidir

Ali D. Ulusoy, "Deprem nedeniyle kamuoyundaki tepkilerin biri de askeri birliklerden neden hemen istifade edilmediği.Silahlı Kuvvetlerin büyük insan gücü ve ekipman imkanları acilen arama ve kurtarma işlerinde kullanılsaydı kuşkusuz çok olumlu sonuçlar alınabilirdi. Ne var ki şu ana kadar yapılan açıklamalar askerlerden yararlanmanın çok çok sınırlı kaldığı ve yeterli olmaktan uzak olduğu yönünde. Peki yasal açıdan askeri birliklerden bu gibi durumlarda istifade edilebilir mi? Evet. OHAL ilan edilmeye bile gerek olmadan doğrudan her ilin valisi, en yakın askeri birlik komutanından bu gibi acil hallerde yardım talebinde bulunabiliyor ve bu talebinin gereğinin yapılması zorunlu. 5442 sayılı İl İdaresi Kanununda (m.11/D) bu konuda açık yetkiler var. Her ne kadar buradaki yetki asıl olarak ilde çıkabilecek veya çıkan kamu düzenini bozucu önemli "olaylar" için öngörülmüşse de, bu gibi tabii afetlerin ilde kamu düzenini de zaten doğal olarak sarsabilecek olması nedeniyle, daha geniş biçimde yorumlanmasına engel bulunmuyor. Yani her bir ilin valisinin hiç vakit kaybetmeden hemen böyle bir talepte bulunması kanunen mümkün.  Ama maalesef bunun şu ana kadar yapılmadığı anlaşılıyor." ifadesini kullandı.

TIKLAYIN | Ali D. Ulusoy yazdı: Depremde silahlı kuvvetlerin kullanımı, seçimler ve OHAL

Selçuk Erez, “Böyle bir deprem yaşadığımızda sela okumadan, "Öncü müydü, artçı mıydı?" diye tartışmadan ya da birbirimize depremzedelere sağlananların bin açıdan yetersizliğini anlatmaktan öte başka şeylerin de yapılması gerektiğini artık anlamamız gerekiyor. Çünkü alınabilecek etkin önlemler gerçekten var” düşüncesini dile getirdi.

TIKLAYIN | Selçuk Erez yazdı: Hangi sarsıntı öncüydü, hangisi artçı; tartışacak başka ne var?

Ayşe Acar, “Şimdi canla başla işlerini yapmaya çalışan kurtarma ekiplerine destek olma zamanı, yara sarma zamanı, yas zamanı, bazen sessiz, bazen de hıçkıra hıçkıra göz yaşı dökme zamanı. Ağla Sevgili Yurdum... Ağla... Geçecek.. Ağla... Geçecek…” diye yazdı.

TIKLAYIN | Ayşe Acar yazdı: Ağla Sevgili Yurdum

Fuat Torun, "Depremden etkilenen kişilerde başlangıçta bir takım ruhsal belirtiler görülebilir. Bu belirtiler arasında uyku bozukluğu, tetikte olma hâli, odaklanma güçlüğü, en ufak bir seste irkilme, olayın yeniden yaşanıyor gibi olması, çevrede olan bitenlerin tam olarak farkına varamama hâli, dış dünyayı olumsuz algılama, bazı konuları konuşmaktan kaçınma, içe kapanma ve öfke sayılabilir. Bu belirtilerin çoğu birçok kişide ilk birkaç haftada ortadan kalkar ve sorun yaşanmaz ancak bazı insanlarda daha uzun sürerek günlük yaşamı bozucu hale gelebilir. Bu tür sorunlar yaşayan kişilere sunulacak ruhsal destek kişilerin sıkıntılarını azaltmak ya da ortadan kaldırma konusunda yardımcı olacaktır." bilgilerini paylaştı. 

TIKLAYIN  | Fuat Torun yazdı: Afet sonrası psikolojik tepkiler

Yalçın Doğan,Her depremde aynı manzaralar, aynı açıklamalar...Depremlerde can ve mal kaybını en aza indirgemek için hiçbir adım atılmıyor. Bilim insanlarına, bilimsel raporlara kulak tıkanıyor.Felaket gelince de...Oysa, Türkiye gibi deprem ülkesi bir yerde, siyasi görüşü ne olursa olsun, bütün hükümetlerin programında öncelik... 'Tehlike altındaki kentleri depreme karşı hazırlıklı kılmak olmalı!..' Felaket gelince yas tutmak, hayatlarını kaybedenlere rahmet, kalanlara başsağlığı dilemek bir kısır döngüden ibaret. Bir de, felaketin neden olduğu ekonomik yük var ki, o ayrı bir felaket.” görüşünü savundu. 

TIKLAYIN | Yalçın Doğan yazdı: Anlamayan kaldı mı?.. Depreme hazırlık, bir numaralı öncelik

Tolga Şirin, "Böyle sıra dışı zamanlarda bilgi kirliliğine karşı durmak ve birbirimizi iyi anlamak, istismarın oluşmaması ve keyfîliğin ortaya çıkmaması için önem taşıyor sanırım. Bu nedenle kısaca da olsa, genel hatlarıyla kavramları açıklamak istiyorum. Yoksa derdim bunca derdin içinde "dil polisliği" peşine düşmek değil…" düşüncesini dile getirdi.

TIKLAYIN | Tolga Şirin yazdı: Deprem ve bilgi kirliliği: Sıkıyönetim? Seferberlik? OHÂL?

M. K. Perker çizdi