Türkiye gazetesi yazarı Canan Eraslan, "Şu anda yaşadığımız fiyat artışlarına bir sebep de 'psikolojik enflasyon'... 'Nasılsa yarın dolar artacak, maliyet yükselecek, zam yapayım' davranışı, tahmin ettiği döviz kuruna göre etiket yazma ve maliyet düşse de asla ve asla eski fiyata inmeme vicdansızlığı..." görüşünü savundu.
Eraslan yazısında, "Türkiye, son aylarda döviz krizinin tetiklediği müthiş bir enflasyonla boğuşuyor. Biberi 40, peyniri 140 liraya alıyoruz. Daha doğrusu almaya çalışıyoruz da elimiz gitmiyor. Kuru dallara can olan bu topraklarda domates, biber neden bu fiyatlarda peki? Aylardır yazdık, bütün mecralarda ilgili-ilgisiz herkes konuştu ve üreticinin, aracının, satıcının cevabı hep aynı oldu: Efendim dolar, petrol... Tamam, doğru. Maliyetler tutulmuyor. Salgınla içine kapanan Çin, gücü elinde tuttuğu yüzlerce ürünü satmıyor ve 'suni' kıtlık algısını pompalıyor, savaş dengeleri iyiden iyiye bozuyor da, bütün bunlar bile tarladan rafa 10 kat fiyat artışını açıklamaya yetmiyor." düşüncesini dile getirdi.
Eraslan şu ifadeleri kullandı:
"Peki tek derdimiz maliyet mi gerçekten? Bu salgın ve savaş sadece bizi mi vurdu?İşin ahlaksızlık boyutu hiç mi yok? Bence var. Maliyetin yükseldi, pahalı taşıttın, ambalaja çok para verdin ve fiyat bu seviyeye yükseldi; tamam. Fakat elinde 3 liraya mal ettiğin ürün var. Bunu neden 23 liraya satıyorsun? Antalya'da üretilen biber tarladan 5 liraya çıkıp İstanbul'da 40-45 liraysa bu 9-10 katlık artışa nasıl bir gerekçe bulabiliriz? Peki, geçen sene ağaçtan toplayıp kuruttuğu, 1 liralık malı bugün 5 katına satmak hangi vicdana sığıyor? Elindeki malı çöpe dökme pahasına neden piyasaya vermiyorsun? Yemi, gübreyi neden 9 kat fiyat artışıyla satıyorsun? Bunu ekonomik gerekçelerle açıklamanın imkânı kaldı mı gerçekten?"