Türkiye yazarı Koç: Bunca yoğun tempoya rağmen Cumhurbaşkanımızı karşımda dimdik görünce kendimden utanıyorum

Türkiye yazarı Koç: Bunca yoğun tempoya rağmen Cumhurbaşkanımızı karşımda dimdik görünce kendimden utanıyorum

Türkiye gazetesi yazarı Yücel Koç, sosyal medyada Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın sağlığıyla ilgili tartışmalara ilişkin olarak,  "Bunca yoğun tempoya rağmen Cumhurbaşkanı'mızı karşımda dimdik görünce kendimden utanıyorum." değerlendirmesini yaptı. 

Koç, yazısında, "Diyeceksiniz ki, Cumhurbaşkanı yorgun, Kılıçdaroğlu zinde görünüyor. Bundan doğal ne var; biri sürekli mutfakta video çekmekle meşgul, öbürü günde birkaç saatlik uykuyla gece-gündüz çalışıyor. Merak edenlere şu kadarını söyleyeyim; Cumhurbaşkanımızın son bir aydaki ABD ve Azerbaycan seyahatlerine eşlik ettim. Biz ‘sağlığıyla ilgili tezvirat yapılmayan insanlar olarak’ yorgunluktan gözlerimizi açamaz, kafamızı toparlayamazken, Sayın Cumhurbaşkanı her ikisinde de gayet zinde, morali yerinde ve keyifliydi. Benim katılmadığım üç ülkeyi kapsayan Afrika gezisine giden arkadaşları dinledim, hepsi pert olmuş, ama dönüş sabahı Cumhurbaşkanı yine bir programdaydı. Akabinde bizimle birlikte bir yıl önce Azerbaycan’ın işgalden kurtarılan Karabağ bölgesine gitti, -ki bu, bölgeye ikinci ziyaretiydi. Sayın İlham Aliyev’le birlikte Fuzuli Havalimanı’nın açılışını yaptı. Sonra yine İlham Aliyev’in kullandığı araçla kara yolu temel atma törenine geçti, oradan iki saatlik kara yolculuğuyla Zengilan Akıllı Tarım Kampüsü’nün temelini attı, Ermeniler yakıp yıktığı için yeniden kurulan Birinci Ağalı köyünde gece 22.00’ye kadar baş başa ve heyetler arası görüşmelere katıldı. Şayet gece yapılan toplantıyı izlediyseniz buz gibi bir hava vardı, biz tir tir titrerken Cumhurbaşkanı dimdik ayaktaydı." ifadesini kullandı. 

Koç şunları kaydetti:

"Her tarafı mayınlı arazi olan o toprak yolda iki saatlik dönüş yolculuğuyla Füzuli Havalimanı’na vardık. Normal programdan iki saate yakın gecikmeyle uçağımız havalandı, biz daha bir şeyler atıştırmaya bile fırsat bulamadan Cumhurbaşkanı bizim sorularımızı cevaplamak için uçağın toplantı salonunda hazırdı. Toplantı bittiğinde ise uçak Ankara semalarında piste yaklaşmaktaydı...

Ankara’da otele vardığımızda saatler çoktan gece yarısı olmuş, biz sabah 09.00’da bitik vaziyette yataktan kalkmaya çabalarken, Cumhurbaşkanı yine bir programda, canlı yayınla ekranlardaydı.

İki gün sonra da G-20 zirvesi için İtalya’ya gitti biliyorsunuz. Yurt içindeki programlarını saymıyorum bile! Her günü böyle, canını dişine takmış bir liderden bahsediyoruz. Neymiş, eskisi gibi koşmuyormuş, daha yavaş yürüyormuş. Aldığım bilgi, bunun da Cumhurbaşkanı'nın bel rahatsızlığı ile alakalı olduğu. Aynı problemi yaşadığım için, uzun süreli ayakta kalmalarda ne çektiğimi ben bilirim. Haydi bunu da boş verin, diyelim ki yorgunluktan… (Hoş, yakın zamanda basketbol maçı yaparak bunun cevabını vermişti ya, neyse!) Ben 45 yaşındayım, emin olun hava değişimi ve yorgunluktan kaynaklı olarak, Cumhurbaşkanı’nın programlarından döndükten sonra en az iki gün yerimde sallanıyorum, vitaminler aldığım hâlde toparlanmakta zorlanıyorum. Bunca yoğun tempoya rağmen Cumhurbaşkanı'mızı karşımda dimdik görünce kendimden utanıyorum. Diğer gazeteci arkadaşlara soruyorum, onların da durumu benden farklı değil. Terör örgütlerini ve onların ağzına bakanları bırakın da “maşallah” deyin yahu!"