Türkiye yazarı Uğur: Türkiye’nin adalet ve yargı sorunu var, halkın adalete olan güven duygusu ciddi biçimde zedeleniyor

Türkiye yazarı Uğur: Türkiye’nin adalet ve yargı sorunu var, halkın adalete olan güven duygusu ciddi biçimde zedeleniyor

Türkiye gazetesi yazarı Fuat Uğur, "Türkiye’nin adalet ve yargı sorunu var, halkın adalete olan güven duygusu ciddi biçimde zedeleniyor" değerlendirmesini yaptı. Uğur, "2023 seçimlerinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın olası en büyük rakibi eğer ekonomik dalgalanma atlatılırsa bu yargı ve adalet sistemi olacak, muhalefet değil" düşüncesini dile getirdi.

Uğur yazısında, "Türkiye’nin adalet ve yargı sorunu var mı? Var. Bu konuda önemli adımlar atılıyor mu? Evet. Ama eksiklikler yok değil. Adalet ve yargı sistemimizde, onarılması ve revize edilmesi gereken hususların dışına çıkılarak esaslı bir reform yapılması gerektiği bizzat Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından dile getirildi. Aynı meselede iki ayrı mahkemede verilen taban tabana zıt kararları, kimi hâkimlerin kamuoyu vicdanını kanatan kararlarının yol açtığı infiali sosyal medyada sık sık gözlemlemekteyiz. Yoğun tepkiler ortaya çıkınca yanlışlığın düzeltilmesi yoluna gidilmesi ise daha vahim bir durumu beraberinde getiriyor ve halkın adalete güvenini sarsıyor. Kimi suçlularda da bir konuyu sosyal medyada gündeme sokarsa “Yırtabilirim” duygusu oluşabiliyor." ifadesini kullandı. 

Uğur şunları kaydetti: 

"Tartışmaya sebep olan kararları veren savcı ve hâkimler için gözler özellikle yeni atananlara çevriliyor. Malum, 15 Temmuz FETÖ’cü darbe girişiminin ardından yargıda hâkim ve savcı kadrolarını işgal eden 5000’e yakın kişi FETÖ iltisaklı oldukları belirtilerek ihraç edildi. Doğal olarak büyük bir boşluk doğdu ve bu boşluğu kapatmak üzere de çok sayıda hâkim ve savcı atandı. Yeterince staj yapmadan, yeterince tecrübe edinmeden göreve başladılar. Ama ben biliyorum ki onların çoğu kendi tecrübe eksikliklerini gidermek için çok ciddi gayret içindeler. Ayrıca tepkiye sebep olan kararların yalnızca onlara ait olduğunu söylemek de haksızlık olur.

Evet, geciken davalar, açılmayan dosyalar, aylar sonrasına atılan duruşmalar, sonuçta verilen yanlış kararlar halkın adalete olan güven duygusunu ciddi biçimde zedeliyor. Üstelik bu konuyu denetlemek ve sonuçlandırmak üzere kurulmuş bir HSK varken.

Kısaca yargı sürecindeki her vatandaşın, haksızlığa uğradığını düşünüyor ve eğer kendisine bir suç isnat ediliyorsa ağzından dökülen ilk cümle, filmlerdeki gibi “Ben masumum Hâkim Bey” olur. Masumiyet, tanıkların, dosyaların ve delillerin doğru değerlendirilmesiyle birlikte tescil edilir. Hâkimler kulaktan dolma bilgilerle kimsenin masum olup olmadığına karar vermez. Bırakın onu, yargı dışındaki bireyler bile bunu yapmaz. Bu ülkenin tüm onurlu, eşit ve özgür bireyleri haksızlığa uğradığını düşünüyorsa adaletin gecikmeden ve yormadan tecelli etmesi yargı sisteminin görevi. Ve kararlar öyle çıkmalı ki kaybeden taraf bile adil bir karar olduğuna inanmalı. Bu yüzden de nitelikli uygulayıcı meselesine acil bir çözüm bulunmalı.

Etkin bir liyakat ve terfi sistemi mi olur yoksa başka bir şey mi her neyse, gereken yapılmalı. Çünkü 2023 seçimlerinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın olası en büyük rakibi eğer ekonomik dalgalanma atlatılırsa bu yargı ve adalet sistemi olacak, muhalefet değil."