Bağdat ile sürdürülen müzakereler sonucunda hapishane ve çocuk gözlem evinden alınarak Türkiye’ye getirilen aileleri IŞİD saflarına katılmış 250’ye yakın çocuğa Ankara’da travma konusunda uzman bir hekim ve ekibi tarafından tedavi uygulanıyor. Devlet korumasına alınan çocukların “velayetlerine” ilişkin süreç terapilerinin tamamlanmasının ardından başlatılacak. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı velayet sürecinde çocukları yakınlarına teslim etmeden önce ailelere de psikolojik danışmanlık verecek. Ankara ebeveynlerinin aldıkları karardan dolayı ilerde yaşamlarının olumsuz etkilenmemesi için çocukların hızla eğitim ve sosyal hayata kazandırılmalarının sağlanmasını hedefliyor. Çocukların Türkiye’ye getirilme süreçleri öncesinde kimliklerinin netleştirilmesi için DNA testi de yapıldı.
Gazete Duvar'dan Hale Gönültaş'ın haberine göre IŞİD saflarında yer almak için Türkiye’den gidenlerin sayısı konusunda kamuoyuna açıklanan resmi bir veri bulunmuyor. 2014 ve 2017 yılları arasında IŞİD’e katılan Türkiyeli erkeklerin büyük bölümünün çatışmalarda öldüğü, uluslararası terör araştırmaları kuruluşlarının yanı sıra gayri resmi olarak da kamuoyunun gündemine taşındı. Çocukları/gelinleri yanlarına torunlarını da alıp IŞİD’e katılan, en azından torunlarını geri getirmek için emniyet birimleri ve Dışişleri Bakanlığı ile temas kuran ailelerin açıklamaları konunun ciddiyetini ortaya koyar nitelikteydi. Maddi imkânları olan bazı aileler, kaçakçılar ya da yerel grup önderleriyle temasa geçerek yakınlarını bölgeden çıkartıp Türkiye’ye getirilmelerini sağladılar.
IŞİD kurallarına göre, eşleri öldükten sonra kadınlara hamilelik olasılıkları da hesaba katılarak 130 gün ‘yas tutma’ hakkı tanınıyor. Çatışmada ölen bir savaşçının “dul eşi” IŞİD’in belirlediği ‘muhacir’lerden biri ile evlendiriliyordu. Bu nedenle Türkiyeli eşinden çocukları olan Türkiyeli kadınlar, yeni eşlerinden de çocuklar dünyaya getirdi. Uluslararası Radikalleşme Çalışmaları Merkezi’nin (ICSR) geçen yılki raporuna göre, sadece 2018 yılında 19 ülkeden 730 bebek, Irak ve Suriye topraklarında dünyaya geldi. IŞİD, bu çocukları beş yaşından itibaren şeriat ve askeri eğitime alıyor.
Irak’ın, IŞİD’ten (Aralık 2017) temizlenmesi sürecinde ulaşılan kadın ve çocuklar ülkenin farklı yerlerinde hapishane ve çocuk gözetim merkezlerine konuldu. Irak yönetiminin açıklamalarına göre, halen Bağdat’ta cezaevinde 10 farklı ülkeden bin 250’i aşkın kadın ile 800’e yakın çocuk bulunuyor. Çocukların yaş aralıkları en küçüğü 7 aylık en büyüğü 17. Aktif olarak suça karıştığı belirlenen IŞİD’li kadınlar Irak Mahkemeleri’nde yargılandı. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı 16 kadın hakkında idam kararı çıktı. Kadınlardan 4’ü idam edildi. Ankara’nın Bağdat ile yaptığı görüşmeler neticesinde 12 kadının idamı durduruldu.
Dışişleri kaynaklarından edinilen bilgilere göre, halen Bağdat’taki hapishanelerde “kimlik tespiti” yapılmış Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı 400’e yakın kadın ile 280’i aşkın çocuk bulunuyor. Ankara, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı kadınların Türkiye’de yargılanmaları için Irak makamları nezdinde görüşmeler sürdürülüyor. Ancak bu konuda bir ilerleme sağlamadı. Bağdat yönetimi ile müzakereleri, Dışişleri, İçişleri ve Adalet Bakanlığı’ndan yetkililer sürdürüyor. Bağdat, IŞİD saflarından teslim olan kadınları “terör” suçlusu kapsamında yargılıyor. Ancak Irak ve Türkiye arasında suçluların iadesini kapsayan anlaşmaya, “terör suçları” dâhil değil. Bu nedenle Irak Türkiyeli kadınların iadesine yanaşmıyor. Ancak, Ankara ile Irak arasında, “Türkiyeli kadınların” Irak’tan çıkarılmalarına yönelik müzakereler sürüyor ve bu kadınlar için bir kereye mahsus düzenleme yapılabilme olasılığı masada. Bağdat, Irak’ta hapishanelerde tutulan yaklaşık 320 Türkiyeli erkek IŞİD’linin ise iadesine sıcak bakmıyor.
Ankara-Bağdat hattında “çocukların” iadesi için sürdürülen görüşmeler sürecinde, Türkiye’den giden yetkililer “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı” olduğunu beyan eden kadın ve çocukları hapishane ve çocuk gözlem evinde ziyaret etti. Türkiye’nin Irak büyükelçiliği de kadın ve çocuklara “giyim/hijyen malzemesi” temin etti. Ankara’dan Bağdat’a giden Türk yetkililerin çantalarında ailelerin bildirimi çerçevesinde hazırlanan nüfus kayıtları, istihbarat kaynaklarının çalışması ile hazırlanan bir liste vardı. Bu liste üzerinden Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğunu beyan eden kadın ve çocuklarla görüşüldü. Ancak, 100’e yakın çocuk da Irak’ta IŞİD denetimindeki bölgelerde dünyaya gelmişti. Ankara ile Bağdat arasında varılan anlaşma gereği çocukların iadesi öncesinde “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğunu beyan eden kadınlar ve çocuklarına” DNA testi yine eş zamanlı Türkiye’deki akrabalarıyla da eşleştirilen tarama testleri yapıldı. Numuneler hem Bağdat yetkili makamları hem de Ankara’da Adli Tıp Kurumu’nda değerlendirildi. Testler tamamlandıktan sonra Irak makamlarınca yeniden müzakerelere başlandı. Bağdat’tan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğu kesinleşen çocukların iadesi için şartlı onay çıktı. Ekim 2018’te “hasta/özel bakıma muhtaç/yetim” 17 çocuk Türk makamlarına teslim edildi. Çocuklar Bağdat’tan çıkarılmadan önce annelerinden çocuklarının “Türkiye’ye gitmelerine izin verdiklerine yönelik belge” imzalattırıldı. Mayıs ayında da 188 çocuk Türkiye’ye getirildi. Süreçte Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı da Türkiye’ye iade edilen çocuklara sağlık ve psikolojik destek sağlanması için çalışma yürüttü. Yetkililer, çocuklar Türkiye’ye getirilmeden önce Aile ve Sosyal Politikalar bakanlığının uzmanları ile “travma konusunda uzman bir psikiyatrist ve ekibiyle” ön çalışma başlattı.
Ankara Bağdat hattında sürdürülen müzakerelerde, Türkiye vatandaşı eşleri öldükten sonra, farklı bir tabiiyete mensup IŞİD’liler ile dini nikaha zorlanan kadınların bu kişilerden dünyaya getirdikleri bebeklerin tabiiyetinin durumuna ilişkin henüz bir ilerleme sağlanamadı. Örneğin, Türkiyeli ölen eşinden iki çocuğu olan ve halen Irak’taki hapishanede tutulan anne, başka bir ülkenin vatandaşından olan çocuklarının da diğer çocuklarıyla birlikte Türkiye’ye iadesini istiyor. Bu çocukların durumu şimdilik “uluslararası hukuk” kapsamında değerlendiriliyor. Yetkililer, Çeçen ya da Fas kökenli bir IŞİD’linin ailesinin de Türkiyeli bir kadından doğan “torunlarının” akıbetini öğrenmek için Irak makamları ile girişimlerde bulunabileceğine dikkat çekiyor. Bu nedenle Türkiye’ye öncelikli olarak getirilenler anne ve babası Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğu DNA ve aile üyelerinden yapılan tarama testleri ile kesinleşen çocuklar oldu.
Çocuklarla ilgili, yaş aralığı, şeriat eğitimi alıp almadıkları ve silahlı eylemlerde bulunup bulunmadıkları temel alınarak terapi programları hazırlandı. Türkiye’ye getirilen çocuklar Ankara’da Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na bağlı bir merkeze yerleştirildi ve rehabilite süreçleri başlatıldı. Çocuklar şu anda devlet koruması altında. Velayet ve kimlik kartlarına ilişkin hukuki süreç halen devam ediyor. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı velayetler kesinleştikten sonra ailelerle bire bir görüşmeler yapacak. Ankara’nın hedefi ebeveynlerinin aldıkları karardan dolayı ileriki yaşamlarının olumsuz etkilenmemesi için çocukların hızla eğitim ve sosyal hayata kazandırılmalarının sağlanması. Bunun için öncelik çocukların eğitim yaşamlarına devam etmeleri.