2022 ilkbaharından bu yana ilişkileri giderek gerilen Türkiye ve Yunanistan, iki ülkenin savaş uçakları arasında Ege ve Doğu Akdeniz’de geçen hafta yaşanan olaylar nedeniyle yeni bir bunalımın eşiğine geldi.
Türkiye, Yunanistan’ı Girit’te konuşlu S-300 hava savunma sistemlerini kullanarak F-16 savaş uçaklarını taciz etmekle suçluyor. Yunanistan, iddiaları reddederken Türk uçaklarının bildirim yapmadıklarını ve hava sahasını ihlal ettiği suçlamasını yapıyor. Her iki ülkede de yaklaşan seçimler ve iç politik kaygıların bunalımı derinleştirebileceği değerlendirmesi de mevcut.
2020 yazında Doğu Akdeniz’de egemenlik alanları nedeniyle askeri unsurların da işin içinde olduğu büyük bir gerilimden geçen Türk-Yunan ilişkileri, Almanya ve NATO’nun girişimleri sonucunda 2021 başından itibaren yumuşamaya başlamıştı.
Türk ve Yunan dışişleri bakanlarının karşılıklı ziyaretleri ve ardından Yunanistan Başbakanı Kyriakos Miçotakis'in 13 Mart 2022’de İstanbul’a giderek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmesi, bu yumuşamanın süreceği yorumlarına neden olmuştu.
Ancak Miçotakis'in Mayıs ayında ABD’ye yaptığı ziyaret sırasında hitap ettiği Kongre’ye Türkiye’nin almak istediği 40 F-16 savaş uçağının satılmaması çağrısı yapması Ankara-Atina arasındaki yumuşama sürecini sona erdirmişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Benim için artık Miçotakis diye biri yok” sözleriyle tepkisini dile getirmiş ve Yunanistan ile 2022’de yapılması planlanan üst düzey işbirliği konsey toplantısını iptal ettiğini kaydetmişti.
Bu süreçten sonra, siyasi boyutta gerilen ilişkiler, Ege ve Doğu Akdeniz’e de yansıdı. Türkiye, Yunanistan’ın Lozan ve Paris anlaşmalarıyla silahsızlandırılmış olması gereken adaları silahlandırdığını, bunun da adalar üzerindeki egemenliğinin tartışmaya açılması anlamına geldiğini kaydetti. Yunanistan ise Türk savaş uçaklarının Yunan adaları üzerinde uçtuğunu ve hava sahasını yüzlerce kez ihlal ettiğini gündeme getirdi.
Türkiye'de Milli Savunma Bakanlığı kaynaklarının son dönemde basına yaptıkları açıklamaları, iki ülke arasındaki gerilimin daha da tehlikeli bir düzeye ulaştığını gösterdi.
MSB kaynakları, Türk F-16’larının 22, 23 ve 24 Ağustos günlerinde Ege ve Doğu Akdeniz’de NATO misyonları kapsamında görev uçuşu gerçekleştirirken radar kilitlemesi yoluyla taciz edildiklerini bildirdi.
22 ve 24 Ağustos’ta yaşanan olaylarda, Amerikan savaş uçakları ve diğer NATO uçaklarına eskort uçuşuyla destek veren Türk savaş uçaklarının Yunan hava kuvvetleri tarafından radar kitleme yoluyla tacize uğradıkları kaydedildi.
23 Ağustos’ta ise Rodos adasının batısında 10,000 feet irtifada uçuş gerçekleştirilen Türk savaş uçaklarına Girit adasında konuşlu yerden havaya füze atma kabiliyeti olan S-300 hava savunma sistemlerinin radar kilidi atıldığı Ankara tarafından gündeme taşındı.
Yunanistan, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin 1990’ların ortasında Rusya’dan satın aldığı S-300 sistemlerine Türkiye’nin çok büyük tepkisi sonucunda, hava savunma sistemlerini Girit adasına yerleştirmeyi kabul etmiş ve böylece sorunun çözülmesini sağlamıştı. Yunanistan, o tarihten bu yana Girit’te konuşlandırdığı bu sistemleri 2013 yılında bir tatbikat sırasında aktive etmişti. Rus savunma sisteminin ondan sonra bir daha aktive edilip edilmediği bilinmiyor.
Yunanistan, Türkiye’nin her üç olayla ilgili yaptığı açıklamalarının gerçeği yansıtmadığını, Türk savaş uçaklarının NATO misyonuna katılımına ilişkin bilgilendirme yapılmadığını savundu. FIR (Uçuş bilgilendirme bölgesi) hattına giren kimliği belirsiz uçaklara dönük bir eylem gerçekleştirildiğini kaydeden Atina, S-300 radarlarının Türk savaş uçaklarına kilitlenmediğini de iletti.
Yunanistan’ın S-300 hava savunma sistemlerinin Türk savaş uçaklarına karşı aktive edilmediği açıklaması sonrasında Milli Savunma Bakanlığı, olaya ilişkin bilgileri ve radar görüntülerini
Türkiye, bu hamleyle Yunanistan ile olan ikili gerilimini NATO hakemliğine taşımak ve Atina’nın provokasyon olarak tanımladığı eylemlerinin ittifak içerisinde kayda geçmesini sağlamak istiyor.
Türkiye, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in 2021’de geliştirdiği Türk-Yunan gerilimini azaltma amaçlı “ayrıştırma mekanizmasına” (de-confliction) tam katılım sağlamış, Yunanistan ise bir iki toplantı sonrasında mekanizmaya ilgisinin kalmadığını göstermişti.
Türkiye’nin NATO’nun İsveç ve Finlandiya ile genişleme sürecindeki kritik rolü, Genel Sekreter Stoltenberg’in son dönemde Türk tezlerinin daha iyi anlaşılması için yaptığı açıklamalar, Yunanistan’ı ittifak bağlamında rahatsız eden unsurlar arasında.
Türkiye’nin S-300 konusunu bu kadar güçlü gündeme getirmesinin nedenlerinden biri de kendisinin 2019’da Rusya’dan alıp topraklarında konuşlandırdığı S-400 hava savunma sistemleri nedeniyle ABD’nin yaptırımlarına maruz kalması.
ABD, Amerika’nın Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası (CAATSA) kapsamında Türkiye’ye yaptırımlar uygulamış ve 2000’lerin başından bu yana ortağı olduğu F-35 savaş uçağı projesinden çıkarmıştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 30 Ağustos’ta yaptığı bir açıklamada, Yunanistan’ın S-300 hava savunma sistemini aktive ettiğini anımsatarak, “Şimdi aynı Amerika’nın Yunanistan’ın bir NATO hava gücüne karşı S-300 sistemlerini harekete geçirilmesine nasıl cevap vereceğini merakla bekliyoruz. Üstelik Amerika, bize vermediği F-35’leri Yunanistan’a ikram ederek Rus hava savunma sistemlerinin güya gözü gibi sakındığı bu uçaklarla aynı çuvala girmesinin yolunu kendi eliyle açmıştır” ifadelerini kullandı.
Erdoğan, ABD’nin Hindistan’ı Rusya’dan S-400 almasına karşın yaptırım dışı bıraktığını da anımsatırken, “Demek ki mesele Rus hava savunma sistemleri ile Amerikan askerî ürünlerinin birlikte kullanılması değil, bizatihi ve mahsusan Türkiye’dir. Bize F-35 vermiyorlar, aldığımız alternatif savunma sistemlerine tepki gösteriyorlarmış, saçma sapan konulara kadar varan ambargolar uyguluyorlarmış. Açıkçası, hiçbiri umurumuzda değil” dedi.
Ankara’da yapılan değerlendirmelerde, Yunanistan’ın amacının uluslararası toplumun dikkatini Ege ve Akdeniz bölgesine çekmek ve Türkiye’yi “saldırgan” şekilde göstermek olduğu öne çıkıyor. Bu politikanın Amerikan Kongresi’ni Türkiye’ye 40 adet yeni F-16 savaş uçağı ve 79 modernizasyon kiti satışı konusunda daha da olumsuz bir noktaya çekmeyi de hedeflediği kaydediliyor.
Yunan savunma uzmanları, Yunanistan’ın Fransa’dan aldığı Rafale ve ABD’den almak istediği F-35 savaş uçakları sayesinde F-35 programından çıkartılan Türkiye’ye karşı Ege’de hava üstünlüğünü ele geçireceğini iddia ediyor.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, geçen hafta yaptığı bir açıklamada, Atina’nın dikkatleri Ege’de Türkiye ile yaşanan gerilime çekme arayışının arkasında Lozan Antlaşması’nı delme isteği olduğunu kaydetti.
22 Ağustos’ta yaşanan taciz olayı ile ilgili bilgi veren Bakan Akar, Yunanistan’ın NATO tarafından daha önce belirlenen rotayı son anda değiştirdiğini ve uçakların Lozan ve Paris antlaşmalarıyla belirlenen silahsızlandırılmış adaların üzerinden geçmesini sağladığını söyledi. Akar, “Rotayı illaki bu adaların üzerinden geçirmek istiyor. NATO'yu buraya sokmak istiyor yani Lozan'ı delmek istiyor. Bunun için son dakikada güzergâhı değiştiriyorlar. Sonra da gelip uçaklarımıza 3 dakika veya 5 dakika süreyle radar kilidi atıyorlar. Neden bunu yaptın diye sorulduğunda da ‘Bunlar bize bu uçuşu bildirmediler. Kimliği belirsiz uçak olarak değerlendirdik’ diyorlar” değerlendirmesini yaptı.
Yunanistan ile Türkiye arasında özellikle hava sahası açısından önemli görüş ayrılıkları bulunuyor. Yunanistan, dünyada benzeri bulunmayan bir uygulamayla kara suları 6 mil olan adalarına 10 mil hava sahası çiziyor. Bu dört millik alana giren her Türk uçağını hava sahası ihlali yapmakla suçluyor. Yunanistan, aynı zamanda, sadece ticari ve sivil uçaklara bilgilendirme zorunluluğu veren FIR hattını egemenlik alanı olarak görüyor ve savaş uçaklarının kullanmasını ihlal olarak değerlendiriyor.
Türkiye ve Yunanistan arasındaki gerilimin artmasının nedenlerinden biri de her iki ülkede de yaşanan ekonomik ve siyasi sorunlar ile yaklaşan seçimler olduğu değerlendiriliyor. Mevcut hükümetlerin görev süresi Türkiye’de 2023'ün Haziran ayında, Yunanistan’da ise Temmuz ayında sona eriyor. Her iki ülkede de erken seçim olma ihtimali gündemde.
Yunanistan’da Başbakan Miçotakis, ekonomik ve sosyal sorunların ardından muhalefet liderinin telefonunun istihbarat servisi tarafından dinlenmesi bunalımı nedeniyle zor günler yaşıyor. İstifa baskılarına karşın görevde kalmaya devam edeceğini açıklayan Miçotakis, Türkiye ile yaşanmakta olan bunalımı azalan siyasi popülerliğini yeniden kazanmak için kullanabilir. Yunanistan’da Türkiye gündeminin her zaman çok önemli bir iç siyaset etkisi olması bu görüşü güçlendiren bir olgu olarak görülüyor.
Türkiye’de de yaşanan ekonomik sıkıntılar, artan hayat pahalılığı ve bunun kitlesel etkileri, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gündemi güvenlik ve dış politika konularına çekme isteğini tetikleyen unsurlar arasında değerlendiriliyor. Bu sene Zafer Bayramı’nın 100. yılını kutlayan, 2023’te de Cumhuriyet'in kuruluşunun 100. yılını kutlayacak olan Türkiye açısından Yunanistan ile yaşanan mevcut gerilimin, hükümetin milliyetçi tabanı yeniden konsolide etmesine yarayabileceği de gündeme geliyor.