Türkiye'deki 81 ilden sadece Çankırı'nın hava kirlilik düzeyi Dünya Sağlık Örgütü'nün normal kabul ettiği değerde.
Dünya Sağlık Örgütü hava kirliliği için “görünmez katil” tanımını kullanıyor. Her yıl 7 milyondan fazla insanın ölümünden hava kirliliği sorumlu tutuluyor. Örgütün verilerine göre, akciğer kanserine bağlı ölümlerin yüzde 36, KOAH’a bağlı ölümlerin yüzde 35’i, inmeye bağlı ölümlerin yüzde 34’ü ve kalp hastalıklarına bağlı ölümlerin yüzde 24’ünün sorumlusu yine hava kirliliği.
Halen hava kirliliği ölçümlerinde Dünya Sağlık Örgütü, AB ve Türkiye Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın standart değerleri olmak üçere 3 farklı standart var. Örgütün standart değerlerine göre Türkiye’da hava kirlilik oranının yıllık ortalaması normal değerlerin altında kalan yani havası temiz tek il Çankırı. AB kriterlerine göre temiz il sayımız 18. Bakanlık kriterlerine göre değerlendirildiğinde havası temiz il sayısı 41’e çıkıyor.
Türk Toraks Derneği Hava Kirliliği Görev Grubu Başkanı Doç. Dr. Haluk Çalışır, Türkiye’de hava kirliliğinin son yıllarda giderek attığını söyledi. Türkiye’de 2012 verilerine göre yılda yaklaşık 32 bin 670 kişinin hava kirliliğine bağlı yaşamını kaybettiği tahmin ediliyor (TUİK’e göre aynı yıl toplam 375 bin kişi öldü). Doç. Dr. Çalışır, Türkiye’de yalnızca kömürlü termik santrallerinin neden olduğu hava kirliliği nedeniyle her yıl en az 2 bin 876 erken ölüm, 4 bin 311 hastaneye yatış ve 637 bin 643 işgünü kaybı yaşandığını belirtiyor. Halen 187 hava kirleticisinin tanımlı olduğunu belirten halk sağlığı uzmanı Prof. Dr. Kayıhan Pala, bunlardan beş temel kirleticiyle Ulusal Hava Kalitesi İndeksi’nin hesaplandığını hatırlattı.
Ancak Türkiye’de 2015 yılı verilerine göre yalnızca iki temel kirletici kükürtdioksit (SO2) ve partikül maddelerin (PM10) tüm illerde ölçüldüğünü söyleyen Prof. Dr. Pala, “Geriye kalan üç temel kirletici karbon monoksit, azot dioksit ve ozon yurt çapında yaygın olarak ölçülemiyor. Ayrıca ülkemizde kabul edilen sınır değerler, Dünya Sağlık Örgütü hava kalitesi rehberlerinde yer alan sınır değerlere göre çok yüksek” dedi.
Dünya Sağlık Örgütü ve kısa adı IARC olan Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı’na göre dış ortam hava kirliliği, Grup 1 kanserojen etken. Yani insanlarda kanser yaptığı kanıtlanmış. Hava kirliliğinin en önemli bileşeni olan partikül madde de ayrıca tek başına kanser yapıcı olarak ilan edildi ve Grup 1’e eklendi.
Hava kirliliğinin öncelikli çevre sorunu olduğu bölgelere 80 yeni termik santral geldiğini belirten Doç. Dr. Çalışır, şunları söyledi: “Termik santrallerinin yol açtığı kirlilik de akciğer kanseri, KOAH, astım, akciğerde sertleşme, bronşit, sık solunum yolu enfeksiyonları, kalp krizi, yetmezliği ve ritm bozukluğu, inme, Alzheimer, gebelik diyabetine yol açıyor. Ayrıca çocuklarda akciğer gelişimini bozuyor, otizme zemin hazırlıyor. Sperm üretimini bozuyor”.
İç ortamdaki hava kirliğinin de benzer etkileri var. Isınmak amacıyla yakılan kömür, odun, kuru bitki kök ve dalları, tezek, yapı malzemeleri, mobilyalar, temizlik malzemeleri, boya ve vernik, ısınma, yemek pişirme, aydınlanma, dışarıdan giren hava iç ortamdaki havayı kirletiyor. İç ortamdaki kirlilik de ölüm, kanser ve kronik hastalıklara zemin hazırlıyor.