Türkiye'de baskı var

Türkiye'de baskı var
T24 -  Müzisyen Candan Erçetin, Abbas Güçlü'nün Genç Bakış programının konuğu oldu. Sivas Cumhuriyet Üniversitesi'nde gerçekleştirilen programda gençlerin sorularını yanıtlayşan Erçetin, "Türkiye'nin boş bir ninni ile uyutulduğunu, askerin, yazan çizen herkesin baskı altında bulunduğunu" söyledi. Erçetin'in sevilen şarkılarını seslendirdiği programa Beyazıt Öztürk de telefonla katıldı. Programda öğrenciler yoğun olarak burs taleplerini dile getirdiler. Burs taleplerinin ardından gelen birçok bağış öğrencileri sevindirdi. Programdan satır başları şöyle: 'Şarkı söylemek için eğitim şart değil' - Her mesleğin iyi orta ve kötüsünü yapan var ben ortasında bir yerlerde yürüyorum. Hiçbir zaman popüler kültürün dışında bir şey yaptığımı düşünmedim ve popüler müziği de hiçbir zaman  kötü olarak görmedim.  - Şarkı söylemek için eğitim almak şart değil. Şartı; yürek ve teknik. Bu ikisine sahipseniz çok iyi yapılacak bir meslek dalı. O bakımdan bunu eğitimle zorlamak iyi olur mu olur, ama şart değil. Çünkü Türkiye gibi eğitim sorunları olan bir ülkede bunu şart koşarsanız birçok yetenekli sanatçıyı kaybedersiniz. - Kendimi, özel hayatımı gündemden uzak tutmaya çabalıyorum. Röportajlarda özel hayatıma ilişkin sorular geldiği zaman cevaplamak istemediğimi söylüyorum ayrıca magazin muhabiri arkadaşların nerelere gittiği belli, ben oralara gitmiyorum böylece magazinden uzak durabiliyorum.  'Vatandaş olarak kendimi değersiz hissediyorum' - “Recep Tayyip Erdoğan'ın katıldığı bir konsere katılmam” demedim. Bu kendisini okutmak isteyen bir gazetecinin ileri sürdüğü bir şeydi. Zaten o yazının çıktığı dönemde ben TRT'de program yapıyordum. Televizyonda herkese açık bir program yaparken, her görüşten insan bu programı izleyebilecekken, böyle bir şey söylemem çok cahilce, aptalca olur. - Türkiye’deki tüm üniversite öğrencilerinin kültür ve sanat açısından ne kadar yoksun yaşadıklarını, kendilerini besleyebilmek, geliştirebilmek için nelerden eksik kaldıklarını çok iyi biliyorum, takip ediyorum.-  Vatandaş olarak kendimi değersiz hissediyorum. Bu bitmeyecek, çok umutlanmayın. Çünkü bu Türkiye'nin vatandaşına genel davranış politikası. Ama üniversite öğrencilerinin bir an önce organize olup bu yönde birşeyler yapması gerekiyor. - Öğretmen doğuluyor, sonradan öğretmen olunmuyor, bu bir karakter biçimi. Bu yüzden insanlar nerede olursa olsun öğretmenlik yapar ama bu uğurda ailelerin parçalanması, eşlerin farklı şehirlere tayin edilmelerini anlamak mümkün değil.- İnsan yolun başında şöhretin ne olduğunu kestiremiyor. Bir olmadan önce hayal edilen şöhret var, bir de sonradan başa gelen. Bu başa gelen bir açısıyla hoş, diğer açısıyla da kalabalık toplumlar tarafından göz hapsinde bulundurulmak açısından hoş değil. Ben yola çıkarken şöhret olayım diye değil, şarkı söyleyeyim diyerek çıktım. Fakat şöhreti çok yakında görüp durumu anladığım anda tek çıkar yolumun günlük yaşamda ne isem sahnede de o olmak olduğuna karar verdim. Bu benim ruh sağlığımı korumam açısından gerekli. Ama şöhret var tabii bundan da çok fazla kaçamıyorum.  'Köyüme geri döndüm'- Yarı zamanlı olarak İstanbul’u terk etmeye başladım. Artık haftanın 7 günü İstanbul’da olmam gerekmiyor. Ben köyüme geri döndüm bile.  Hevesleri, hayalleri olanlara İstanbul’da bir yer boşaldı. - Türkiye’de arkeolojiye ilgi yok.  Bu alanda çok zenginiz ama hiç umursamıyoruz. Kadro yok. Bu nedenle o alanda fazla kalamadım. Ama arkeoloji hâlâ burnumun direğini sızlatan bir alandır. - İstanbul gibi bir şehirde bir öğrencinin 200 TL ile geçinmesi mümkün değil. - Şarkılarımı yazarken de, sahneye çıkarken de asla içki içmiyorum. Ama işim bittiğinde keyif için bir kadeh şarap içerim. - Herkes eğitimini aldığı mesleği yapmıyor, ama bu bizim genel eğitim sorunumuz. Türkiye’de sınav sistemi böyle olduğu sürece bu sorundan kurtulamayız.   'Askere, yazan çizen herkese Herkese baskı var' - Türkiye’nin boş bir ninni ile uyutulduğunu düşünüyorum.  “Ninni” isimli şarkımda da bunu  anlatmak istedim. Dış güçlerden gelen emirlere göre davranmaya itirazım var.  Yoksa bir davaya, bir mücadeleye davet  ettiğim yok. - Bugün hâlâ öğrenciliğe dönebilirim. Öğrenmeyi çok seviyorum.  Çok iyi bir akademisyen olabilirdim ama kadro yok.- Türkiye'deki askerin, yazan, çizen, düşünen, söyleyen herkesin üzerinde baskı var. Hukuk cinayetleri işleniyor. Tüm bu karmaşık ortamda mutlaka bilenler, düşünenler ve yazanlar var. Bunlar genele sunulmuyor ve günışığına çıkmıyor olabilir, neden olduğunu bilmiyorum ama ben böyle insanların var olduğuna inanıyorum. - Sanat günlük yaşamdan, ekonomiden, politikadan beslenir.  Düşünmeden birşeylere karşı gelmeden, içinizdeki o ateşi hissetmeden sanatın hiçbir dalında hiçbirşey yapamazsınız. - Eskiden bu güne aktarılmış kültür değerlerimizi korumak ve yaşatmakta en önemli  görev gençlere düşüyor. - Mutlaka her albümümde birkaç tane eski şarkı kullanmaya çalışıyorum. Bunu da tek nedenle yapıyorum; unutulmaya yüz tutmuş çok kıymetli şarkıları şimdiye taşıyıp, geçmişten bu güne köprüler oluşturabilmek. Ama Türk halkında yeni şarkı yapamamış eskileri söylüyor kanısı da yaygın, bu da bir gerçek. - Benim kendimi en iyi ifade edebildiğim, anadilim Türkçe ve ben anadilimi yabancı kelimeler katmadan en yalın haliyle konuşuyorum.  Ama bu kadar zengin bir anadile sahip olmamıza rağmen, daha havalı olduğu düşünülerek  araya yabancı kelimeler katılarak konuşuluyor. Öyle ki artık bazı meslek grupları yüzde 50 Türkçe yüzde 50 İngilizce konuşur durumda. Ben buna çok sinirleniyorum.