“Türkiye’de gazetecilik, haber verme işini geride bıraktı, çöpe attı; asıl olarak gaz veriyor”

“Türkiye’de gazetecilik, haber verme işini geride bıraktı, çöpe attı; asıl olarak gaz veriyor”

Gazeteci Mustafa Alp Dağıstanlı, CNN Türk Ankara Temsilcisi Hande Fırat’ın Beşiktaş’ta çevik kuvveti hedef alan terör saldırısı sonrası yaptığı yayında “Neden HDP imza atmadı? Merak ediyorum. Gerçekten açıklanmasını istiyorum. Neden HDP buna imza atmadı? Herhalde bir açıklama yapacaklardır” sözlerine tepki gösterdi. Dağıstanlı, “Duymak isteseydi, HDP’nin açıklamasını duyardı; duymak istemediğini anlıyorum ben bundan. Fakat zaten gazeteci, sadece duymak istediklerini duymaz, duymak istemediklerini de duyar, duymalıdır” dedi. Dağıstanlı, Türkiye’deki medyayı da “İşin doğrusu, Türkiye’de gazetecilik, haber verme işini geride bıraktı, çöpe attı; asıl olarak gaz veriyor, duygu aktarıyor, daha da doğrusu, duyguları şekillendiriyor” sözleriyle eleştirdi.

Dağıstanlı’nın bugün (18 Aralık 2016) Evrensel’de “Duyguları şekillendirmek haberin yerine geçti” başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:

Hande Fırat isimli gazetecinin Beşiktaş stadı yanındaki bombalı saldırı dolayısıyla CNNTürk ekranında söyledikleri, Türkiye’de gazeteciliğin ve gazetecinin vardığı durağı iyi gösteriyor. Fırat, Meclis’teki üç partinin imzaladığı bildiriyi hatırlatıp şunları söyledi:

“Neden HDP imza atmadı? Merak ediyorum. Gerçekten açıklanmasını istiyorum. Neden HDP buna imza atmadı? Herhalde bir açıklama yapacaklardır.”

Hande Fırat, CNNTürk’ün Ankaka temsilcisi; dolayısıyla bir gazeteci olduğunu düşünüyor/uz/duk... Bir gazetecenin yapacağı ilk iş, ilk diyorum, merak ettiği bir meseleyi öğrenip gazeteci olmayan geniş kitlelere aktarmasıdır. Üstelik o merak ettiği şeyi birçok insanın da merak ettiğini, edebileceğini düşünüyorsa. Yani gazeteci Hande Fırat, ekranlardan çığırtkanlık yapacağına, o neden sorusunun cevabını öğrenmeliydi ve bize de söylemeliydi. Üstelik bir telefonla öğrenebileceği bir bilgi. Dahası, buna bile gerek yoktu; ortak bildiriyi imzalamayan HDP saldırıyı net bir dille kınayan bir bildiri yayınlamıştı.

Hande Fırat, gemi azıya almış pişkinliğiyle, “Bu açıklamayı hepimiz duymak istiyoruz artık” demiş bir de. Duymak isteseydi, HDP’nin açıklamasını duyardı; duymak istemediğini anlıyorum ben bundan. Fakat zaten gazeteci, sadece duymak istediklerini duymaz, duymak istemediklerini de duyar, duymalıdır. Gelgelelim, Türkiye’de gazeteciliğin sadece duymak ve duyurmak istediklerin üzerinden yapıldığını hepimiz öğrendik ve sindirdik bir güzel.

Hande Fırat ve tabii aynı programın aynı şeyleri söyleyen ahkam kesicisi Posta’nın Ankara temsilcisi Hakan Çelik, ekran ambargosu uyguladıkları HDP’ye bir de tamamen mesnetsiz saldırdıkları için bir şey kaybetmezler. Ama bir kısmı zaten zehirlenmeye amade milyonlarca insanı zehirlediler. Hande Fırat zehrini işte şöyle zerkediyor: “Eğer açıklamıyorsan da herkesin terörle aranda bağ var noktasında gayet net duruşu olduğu noktada. Bu duruş da haklı oluyor, değil mi?”