Türkiye'de "helal otel" olarak bilinen, İslami şartlara uygun hizmet veren, kadın-erkek ayrı bölümleri bulunan tesislerin sayısı giderek artıyor. BBC Türkçe'nin muhabiri Selin Girit, Antalya'da helal turizmin potansiyelini ve etrafındaki tartışmaları araştırdı.
Girit'in BBC Türkçe'de "Türkiye'de 'helal turizmin' yükselişi" başlığıyla yayımlanan (21 Ağustos 2014) yazısı şöyle:
"Müslümanlar da plajda olmaktan, kumdan kaleler yapmaktan keyif alır." diyor İqbal.
Alanya'da İslami kurallar çerçevesinde hizmet veren ve "helal otel" adı verilen otellerden birinde, Adenya Otel'de, İqbal ve ailesiyle bir araya geliyoruz.
Londra'da yaşayan İqbal, eşi Aishah ve dört çocuğuyla birlikte burada bir hafta geçirmiş. Deneyimlerinden hayli memnun görünüyorlar.
İqbal, "İslami bir yerde tatil yapmak istiyorduk. Geçmişte Fas'a, Dubai'ye, Mısır'a, birçok yere gittik. Ama bence burası tüm İslam dünyası içinde tatil yapılacak en güzel yer." diyor. "Özellikle de Müslüman kadınlar için... Kadınlar burada rahatça güneşlenebiliyor, denize girebiliyorlar."
Aishah da eşini onaylıyor: "İnsanların sizin fotoğrafınızı çekmesinden, o fotoğrafların Facebook'a düşmesinden endişe etmenize hiç gerek yok. Çok rahat olabiliyorsunuz."
Burası, Malezya merkezli Dünya Helal Birliği'nin sertifika verdiği otellerden biri. Kapısında beş yıldızın yanı sıra yedi hilalli bir tabela da asılmış durumda.
Otelden içeri adımınızı attığınızda önce gösterişli sütunları, mermer döşemeleri, süs havuzları gözünüzü alıyor. Az ileride bir tabelada, "Kadınlar Bölümü" yazısını görüyorsunuz. O noktadan içeri "erkek sinek giremiyor".
Kadınlar bölümündeki beş havuzun olduğu alana girmeden önce bir güvenlik kapısından geçmeniz gerekiyor. Çantanızı burada bırakmak zorundasınız. Kamera, fotoğraf makinesi, telefon yasak.
Havuz alanına girdiğinizde ise dört bir yanda müziğin ritmine göre, göbek atan, halay çeken kadınlar göze çarpıyor.
Ya bikini ya mayo giyiyorlar. Burada "haşema" yok. Çünkü gerek olmadığını düşünüyorlar. "Gözlerden" uzaktalar.
Bu otelin benzerlerinden farklı olarak bir sahili de bulunuyor. Kumunu Mısır'dan özel olarak getirtmişler. Sahil denize açılıyor. Ancak 5-10 metrelik bir deniz var ufukta. Zira denizin önü dev yelkenlerle kesilmiş.
Buradaki kadınların yüzde yüz rahat edebilmesi için bulundukları alan dört bir yandan -ve denizden de- kapatılmış durumda.
İçeride değilseniz içeriyi görmeniz mümkün değil. İçeriye girebilmek için ise kadın olmanız gerekli.
Erkekler bölümünü ise göremiyoruz. "Oraya kadın olduğunuz için giremezsiniz" diyorlar.
Çayımızı, kadın-erkek herkesin girebildiği, ailelerin bir araya geldiği, helal yiyeceklerin servis edildiği restoran bölümünde yudumluyoruz.
Türkiye'de "İslami otel", "tesettür oteli", "muhafazakâr tatil" ve "helal turizm" gibi isimler altında hizmet veren tesislerin sayısı giderek artıyor.
Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği verilerine göre bu sınıfta 75 tesis faaliyet gösteriyor. Milliyet gazetesi yazarı Güngör Uras, geçtiğimiz günlerdeki bir yazısında, bu tesislerden 2002'de sadece beş adet bulunduğunu yazmıştı.
İslami otellerin tanıtımını yapan seyahat firmalarından Seval Tur'un Genel Müdürü Ömer Solmaz ise helal otellerin mevcut sayısının 45-50 civarında olduğunu söylüyor.
"33 adet İslami helal tatil oteli, 12 adedi termal SPA oteli, 2 adet de kış oteli bulunmakta. İslami oteller Türkiye'deki toplam yatak kapasitesinin neredeyse yüzde 2,5'ini oluşturuyor. Sektörün bu oteller için yıllık turist tahmini ise 5 milyon kişi." diyor.
Solmaz, bu otellerin sayısının her yıl arttığını, bu yıl da örneğin dört otelin "muhafazakâr konsepte" döndüğünü belirtiyor.
Helal otellerin müşterilerinin büyük çoğunluğunu yurtiçi pazar oluşturuyor. Ömer Solmaz'a göre, "satışların yüzde 60'ını yurtiçi, yüzde 40'nı ise yurtdışı" oluşturuyor.
Solmaz, "başı açık" kesimden de bu otelleri tercih edenler olduğunu söylüyor: "Türk halkı gelenek, örf-adet gereği böylesi otellerde konaklayıp tatil yapmak istiyor. Talep oldukça fazla. Başı açık bir bayan erkeklerin bakışlarından uzak, helal yiyeceklerin sunulduğu, alkolsüz ortamda ve alkol almamış kişilerin arasında rahat tatil yapmak istiyor. Bizde açık müşteri de var. Bu arz talep meselesi."
Adenya Otel'in genel koordinatörü İlknur Tataroğlu da yerel turistlerin ilgisinin yoğun olduğunu doğruluyor.
Arap ülkelerinden, Almanya, Hollanda, Belçika, İngiltere'den, Karayip Adaları'ndan da çok turist geldiğini söylüyor.
"Kârlı bir iş mi bu?" diye sorduğumuzda da gülerek "Gayet iyi bir iş. Oldukça güzel para kazanıyoruz. Helal otel çalıştırıyoruz, yalan söylemememiz gerekiyor." diyor.
Dünya genelinde Müslümanlar, ikinci büyük dini azınlığı oluşturuyorlar ve nüfusları 1,6 milyarın üzerinde.
Helal turizmi konusunda faaliyet gösteren Crescent Rating adlı kuruluşa göre, helal turizm sektörünün dünya genelindeki değeri ise 140 milyar dolar değerinde.
2020 yılına kadar da bunun yaklaşık 200 milyar doları bulacağı tahmin ediliyor.
Yani potansiyeli büyük bir pazar söz konusu. Türkiye de Malezya, Endonezya, Fas gibi ülkelerin yanı sıra bu pazarın oyuncuları arasında sayılıyor.
Ancak gerek helal otellerin, gerekse plajlarda kadın-erkek ayrımı konseptinin toplumun bir kesimini rahatsız ettiği de gözlemleniyor.
Bu son olarak Antalya Büyükşehir Belediyesi'nin Sarısu'da yaptığı Kadınlar Plajı'yla gündeme geldi.
CHP'nin Antalya kadın kolları, plajın açılışından üç hafta kadar önce örneğin, "Kadınları ayıran plaj istemiyoruz", "Deniz kumdan, erkek kadından ayrılmaz" yazılı pankartlar eşliğinde protesto gösterileri düzenledi. Ancak "tartışmalı plaj" geçtiğimiz Cumartesi günü törenle açıldı.
AKP'li Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, açılışta yaptığı konuşmada, "Bugüne kadar Antalya'da denizden istifade edemeyen bayanlarımız artık Antalya'da sadece denize uzaktan bakmayacaklar... Kadınlarımız burada hiçbir şekilde ötekileştirilmiyor. Aksine burada daha da özgürleşiyorlar." dedi ve bunun pozitif ayrımcılık olduğunu belirtti.
BBC'ye yaptığı açıklamada da sadece kadınların gireceği bir plaj talebinin tabandan geldiğinin altını çizdi, "Biz demokrasiyi, özgürlükleri savunuyorsak herkese eşit davranmalıyız." dedi.
Türel, "ihtiyaç olduğu takdirde" bu tür kadınlara özel plajların devamının geleceğini de ifade etti.
BBC'ye konuşan AKP Antalya milletvekili Gökçen Özdoğan Enç de "Ne zaman kadın-erkek karma plajları kapatmaya kalkarsanız, bu sıkıntılı, bunun ben karşısında dururum. Tercihlerini engelliyorsunuz çünkü. Ama özel plajlar açılabilir." dedi.
"Karma plajların kapatılması ihtimali var mı?" şeklindeki sorumuza ise "İmkansız. Bırakın böyle bir ihtimali, biz seçenekleri çoğaltmaya çalışıyoruz. Kapatmak yerine açmaya çalışıyoruz." yanıtını verdi.
Ancak muhalefet ikna olmuş gibi görünmüyor. CHP Ankara milletvekili Aylin Nazlıaka, örneğin, konuyla ilgili bir soru önergesini Meclis Başkanlığı'na sundu.
BBC'nin sorularını yanıtlayan Nazlıaka, "kadınlara pozitif ayrımcılık kisvesi altında yapılan bu uygulamanın kadınları sosyal alanlardan kopardığını" savundu ve "Kadınların kaç çocuk doğurması gerektiğini, o çocuğu nasıl doğuracağını söyleyen, karma eğitime karşı olduğunu, kadınların araba kullanmasına gerek olmadığını, hamile kadınların sokakta dolaşmaması gerektiğini dikte eden, kadınların kahkaha atmasını ve erkeklerle horon tepmesini iffetsizlik olarak gören zihniyet kimseyi özgürleştiremez." ifadelerini kullandı.
Nazlıaka, "Muhafazakar yaşam biçimini benimseyen yurttaşlarımız, elbette istedikleri gibi yaşayabilirler. Ama bu yaşam biçiminin aksi durumunda diğer yurttaşlarımıza bedel ödetilmemesi gerekmektedir. Mahalle baskısının yoğun olarak hissedilmesinin bir yansımasıdır bu süreç. Kadınlara alanlar açılıyormuş gibi yapıp küçük hapishaneler yaratıldığını düşünüyorum." dedi.