Geçmişte Türkiye’de salgın korkusunun adı; kızamık, boğmaca, sıtma, tüberküloz, iken, günümüzdeki salgın korkumuzun adı tamamen değişti ve tabloya AIDS, Hepatit, Kuş Gribi ve Kırım Kongo Ateşi hâkim oldu. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Recep Akdur, yaptığı açıklamada, Türkiye’de son elli yılın hastalık tabloları incelendiğinde, bundan otuz yıl öncesine kadar zatürre, sıtma, tüberküloz, kızamık ve ishalle seyreden hastalıklar ilk on sıraya giren hastalıklar içinde sayılırken günümüzde ilk on sıraya giren hastalıklar içinde bu bulaşıcı hastalıkların adı bile geçmiyor” dedi. Prof. Dr. Akdur, günümüzde hastalıkların ilk on sırasında ise; kalp-damar hastalıkları, özellikle hipertansiyon ve damar setliği, kanser, metabolik sendrom, obezite yaşlılık sorunları ve kazalar gibi sorunların ön plana çıktığını; gerek hastalıklar gerekse ölümler açısından tabloya bu görüntünün hâkim olduğunu söyledi. Prof. Dr. Akdur şunları söyledi: “Bundan kırk elli yıl önce bulaşıcı hastalıkları denildiğinde Türkiye’de; difteri, boğmaca, tetanos, kızamık, kolera, dizanteri gibi hastalıklar akla gelmekte ve tabloya bu hastalıklar hâkim olmakta idi. Çoğu aşı ile korunabilen bu hastalıkların artık adı bile anılmıyor ve neredeyse sahneden tamamen silindi. Günümüzde bulaşıcı hastalıkları denildiğinde AIDS, Kırım Kongo Ateşi, Sars, kuş gribi gibi yeni enfeksiyon hastalıkları akla gelmekte ve tabloya tamamen bu hastalıklar hâkim oldu.” 50 yıl önce bebek ölümleri vardı, şimdi yaşlı ölümleri var Prof. Dr. Akdur, 50 yıl öncesine göre ölüm tablosunda da değişiklikler yaşandığına işaret ederek “Bundan elli yıl önce ölümler içinde genç yaş ölümleri özellikle de bebek ölümleri tabloya hâkim iken artık günümüzde yaşlı ölümleri tabloya hâkim oldu” dedi. Geçmişte bebek ölümleri içinde zatürree ve ishal ölümlerinin önemli bir paya sahip olduğunu ifade eden Prof. Dr. Akdur, “Artık günümüzde bu nedenlerle ölümler azaldı. Yerini yeni doğan ve doğumdan gelen anomalilere bağlı ölümlere bıraktı” dedi. Erişkin ölümlerinde ise eskiden tüberküloz, zatürree gibi hastalıkların önemli bir yere sahip olduğunu kaydeden Prof. Dr. Akdur, “Günümüzde ise erişkin ölümlerinin en önemli nedeni kap-damar hastalıkları, kanser ve kazalardır. Ölüm nedenleri içinde enfeksiyon ölümleri sahneden çekilirken, tabloya kalp damar hastalıkları ve kanser hâkim olmaya başladı” diye konuştu. Prof. Dr. Akdur şöyle devam etti: “Türkiye’de bundan elli yıl öncesine göre ölüm oranları çok daha düşük. Azalma ise daha çok genç nesil ölümlerinde kendini gösteriyor. Özellikle beş yaş altı, yani çocuk ve bebek ölümlerinin önlenmesine bağlı. Buna karşılık yaşlı ölümleri, bir başka söylemle 65 yaş üstü ölümlerinin tüm ölümler içindeki payı hızla artıyor. Ölüm tablolarındaki temel değişikliklerden biri de ölüm nedenlerinde meydana gelmektedir. Geçmişte enfeksiyon hastalıkları ve benzeri önlenebilir nedenlerle meydana gelen ölümler tüm ölümler içinde önemli bir paya sahip iken, bu pay hızla azalmıştır. Buna karşılık kalp damar hastalıları, kansere ve kazaları gibi nedenlerle ölümlerin tüm ölümler içindeki payı hızla artmaktadır.” (AA)