Avrupa ülkeleri kadar güçlü olmasa da, Türkiye’de anti-semitik, yani Yahudi karşıtı bir damar her zaman olageldi. Bensiyon Pinto, küçük yaşlardan itibaren Müslüman bir toplumda yetiştiği için, cami de, mevlit de yabancısı değil. Ama o asıl Türklüğe vurgu yapıyor ve bunu kitabında şöyle anlatıyor: "Bana ne sıfat takılırsa takılsın, kimse benim Türklüğümden bir şey alamaz." Bensiyon Pinto, bugüne kadar hem cemaat içinden, hem de cemaat dışından eleştirilere maruz kalmış bir isim. Cemaat dışından, bilhassa fanatik milliyetçi ve İslamcı çevrelerden gelen eleştiriler neyse ne de, Yahudi cemaatinden gelen eleştiriler bir hayli canını sıkmış olmalı. En temel eleştirilerden birisi, Yahudi cemaatinin yaşadığı sorunları dile getirmek yerine, ortalığı güllük-gülistanlık olarak göstermek için gayret sarfettiğine ilişkindi. Böylece, sorunlar hasıraltı ediliyor, dışarıdan bakanlar, Yahudi azınlığın hiçbir sorunu yokmuş gibi bir tutum içine giriyordu. Öyle anlaşılıyor ki, bu eleştiriler Bensiyon Pinto’nun da canını yakıyor. Bu eleştirilere elbette bir cevabı var Pinto’nun: "Bu cemaatin genç askerleri Çanakkale’de bu ülke için savaştı. Bu toprakla yoğrulduğumuzu kimse inkár edemez. Benim için ’Bu adam dalkavukluk yapıyor’ diyenler oldu. Bunlar dolaylı yoldan kulağıma geldi. Devletle kişisel bir işim hiç olmadı. Üstelik ikiyüzlü bir adam olsam, bakanların, müsteşarların, başbakanların yanında ne işim olurdu? Onların kafasının bana dalkavuk diyenlerden daha çok çalıştığı kesin." (s.250) Buna rağmen, Yahudilerin bu toplumda potansiyel bir casus olarak görülmesinden ve gösterilmesinden rahatsızdır. İsrail’den herhangi bakan veya başbakan geldiğinde, söz gelişi İsrail Başbakanı kastedilerek kendisine, "Yahu Bensiyon, senin başbakanın sözünde durur mu" diye soranlara verdiği cevap her aynıdır: "Kardeşim, senin başbakanın benimkiyle aynı. Bu soruyu İsrailli birine soracaksın." Ne var ki, benzer yaklaşımlar sık sık başına gelecektir Pinto’nun. Bu açıdan şu satırlar son derece dikkat çekici olsa gerektir: "Bana ne sıfat takılırsa takılsın, kimse benim Türklüğümden bir şey alamaz. Ben bir Türk vatanseveriyim. Asla ırkçı değilim ama milliyetçiyim. Bayrağı görünce ağlıyorum. İçim kıpır kıpır oluyor. Bunu ancak hisseden bilir. Herkes ülkesini sever ama biz Türkler başka türlü severiz." Pinto ve temsilcisi olduğu Yahudi cemaatini en sert eleştirenlerin başında hiç kuşkusuz radikal İslamcı gruplar geliyor. Araştırmacı Rıfat Bali’nin muhtelif vesilelerle ortaya koyduğu bu eleştiri, zaman zaman anti-semitizmin sınırlarını zorlayan nitelikler bile taşıyor. Oysa, "Benim bir Musevi olarak İslamiyet’i reddetmem söz konusu değildir. Hak dinler, insanlığı iyiye, güzele ve doğruya sevk etmek için gelmiştir. Hak dinlerden birine inanmış bir insanın diğerini tanımaması, görmezden gelmesi olacak iş mi?"