Türkiye’deki üniversitelerin yönetici kadrolarında kadın sayısının azlığına dikkat çekildi. Profesötlerin yalnızca yüzde 31'inin kadın olduğun belirtilen Birgün haberinde, "Kadın akademisyen yöneticilere yer verilmiyor. Kadın mesleği’ diye lanse edilen meslekler kadınları karar mekanizmalarının dışında bırakıyor" yorumu yapıldı. Sekiz üniversitede ise hiç kadın profesötun bulunmadığı bilgisi paylaşıldı.
Birgün'den Yağmur Öztürk'ün haberi aynen şöyle:
Üniversitelerde çok sayıda kadın akademisyen olmasına karşın, üniversitelerin yönetim kadrolarında kadınlar yeterince yer almıyor. Rakamlar, akademide cinsiyet eşitsizliğini ortaya koyuyor. Rektör atamaları sürerken devlet üniversitesi rektörleri içerisinde yalnızca 3 kadın rektör bulunuyor. Bunlar; İzmir Demokrasi Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi ve Yalova Üniversitesi.
Üniversitelerde kadın akademisyen oranları ise şöyle; doçentlerin yüzde 38’i, doktor öğretim görevlilerinin yüzde 42’si, araştırma görevlilerinin ise yüzde 50,41’i.
Profesörlerin yüzde 31’i kadınken, sekiz üniversitede hiç kadın profesör bulunmuyor. Bu üniversiteler; Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi, Bayburt Üniversitesi, Bingöl Üniversitesi, Hakkâri Üniversitesi, Iğdır Üniversitesi, Kilis 7 Aralık Üniversitesi, Siirt Üniversitesi, Şırnak Üniversitesi.
Üniversitelerin yönetim kadrosundaki kadın oranları ise şu şekilde; rektör yardımcılarının yüzde 11’i, dekanların yüzde 16’sı, dekan yardımcılarının yüzde 29’u, bölüm başkanlarının yüzde 29’u.
Dokuz üniversitenin hiçbir fakültesinde kadın dekan yok. Bu üniversiteler; Bayburt Üniversitesi, Iğdır Üniversitesi, Celal Bayar Üniversitesi, Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi, Dumlupınar Üniversitesi, Çankırı Karatekin Üniversitesi, Karabük Üniversitesi, Kastamonu Üniversitesi, Hakkâri Üniversitesi.
Eğitim Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan verileri BirGün’e değerlendirdi. 24 Haziran seçimlerinde de az sayıda kadın milletvekili olduğunu ve kadın temsiliyetinin düşüklüğünü hatırlatan Eğitim Sen Genel Başkanı, “Türkiye’de kurulan yeni rejimin gerici, piyasacı, cinsiyetçi temel karakterinin net fotoğrafını ortaya çıkarmıştır” dedi. Aydoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Yaşamın tüm alanlarında olduğu gibi akademide de cinsiyetçi politikalar yeni rejimin ihtiyaçları doğrultusunda hayata geçiriliyor. Kadını yok sayan politikalara inat kadınlar toplumsal yaşamda ve akademide var olma mücadelesi vermeye devam ediyor.”
Kadınların akademide güçlü bir karşılığı olduğunun, fakat yönetim organlarında temsil edilmediklerinin altını çizen Aydoğan, “Kadınların akademide var olan temsiliyeti de kadın mücadelesinin sonucudur ve ülkenin her yerinde kadınlar son 16 yıl içerisinde de görüldüğü gibi sokakları, meydanları, kampüsleri, sahneleri, akademiyi terk etmemekte son derece kararlıdır” şeklinde konuştu.