-Türkiye'nin KKTC'ye yardımları LEFKOŞA (A.A) - 21.08.2011 - Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) bütçesinin yüzde 82,2'sinin maaş ve maaş benzeri ödemelerden oluştuğu belirtilerek, ''KKTC vatandaşlarının kendilerinin ve gelecek nesillerin ihtiyacı olan yatırımı yapamadığı gibi kendi cari giderleri için de gelecek nesilleri borç altına soktuğu'' değerlendirmesi yapıldı. Türkiye'nin Lefkoşa Büyükelçisi Halil İbrahim Akça başkanlığında, Türkiye Cumhuriyeti Yardım Heyeti tarafından hazırlanan ''2010 Yılı Faaliyet Raporu''nda, KKTC kamu maliyesinin genel görünümüyle ilgili çarpıcı tespit ve değerlendirmelere yer verildi. Rapordan derlenen verilere göre, 2002-2007 döneminde KKTC ekonomisi yüksek kalkınma hızıyla gelişti. Bu ekonomik gelişme kamu maliyesinde gelirlerin yüksek düzeyde gerçekleşmesini sağladı. Ekonomik gelişmeye dayalı yüksek kamu gelirleri, bir taraftan gelir idaresini rehavete sürüklerken diğer yandan kamu harcamalarının disiplin altına alınması hususunda gevşek davranılmasına neden oldu. Vergi gelirlerinde istisna ve muafiyetler yaygınlaşırken süreklilik arz eden kamu harcamalarında reel artışlar sağlanarak ileriki yıl bütçelerinin esnekliği risk altına sokuldu. Rapora göre, siyasi gelişmelere bağlı olarak 2004 yılından itibaren yaşanmaya başlanan olumlu havanın 2007 yılında azalmaya başlaması, 2008 yılında ortaya çıkan küresel ekonomik krizle de birleşerek etkisini şiddetlendirdi. 2008 yılından itibaren küresel krize karşı tüm dünyada ekonomik tedbirler alınırken KKTC'de mali disiplini sağlamaya yönelik tedbirler alınmadığı gibi seçim sürecine girilerek, mali disipline zarar veren mali düzenlemeler yapıldı. -''Seçimler ekonominin daha da kötüleşmesine neden oldu''- 2009 yılından itibaren küresel ekonomik krizin yanı sıra KKTC'de arka arkaya yapılan seçimlerin ekonominin daha da kötüleşmesine neden olduğu kaydeden raporda, ''2009 yılı Mayıs ayında göreve başlayan Hükümet, bir yıl sonra tekrar seçime gideceğini değerlendirerek, bozulan ekonomik dengeleri düzeltmeye yönelik tedbir alma yoluna gitmemiş, bunun sonucu olarak 2008 yılında artan bütçe açığı 2009 yılında daha da kötüleşmiştir'' değerlendirmesine yer verildi. Bir önceki yılın son yarısında mali disiplini sağlayıcı bazı tedbirler alındığı, ancak bunların etkisinin çok sınırlı kaldığı belirtilen raporda, şu değerlendirme yapılıyor: ''Bunların başında kamu çalışanlarına hayat pahalılığı zammı verilmesi uygulamasının 2 aydan 6 aya çıkarılmasını sağlayan düzenleme gelmektedir. 2009 yılının ikinci yarısında uygulamaya geçen bu düzenleme otomatik stabilizatör etkisine sahip olduğu için yüksek enflasyon ortamında tasarruf sağlayıcı etkiye sahip iken düşük enflasyon döneminde bu etkisi daha düşük düzeyde gerçekleştiğinden 2009 ve 2010 yıllarında mali disipline katkı sağlamamıştır. 2009 yılında uygulamaya konulan bir diğer tedbir ise ek çalışma uygulamasında yapılan düzenlemedir. Düzenlemenin Anayasa Mahkemesince iptal edilmesi 2009 yılında hiçbir tasarruf sağlanamamasına neden olmuş, 2010 yılında yapılan yeni düzenleme mesai saatlerinin azaltılmasına yönelik Hükümetin yaptığı bir başka düzenleme nedeniyle tekrar akamete uğramıştır. 2009 yılında alınan tedbirler arasında yer alan ve etkisinin uzun dönemde görüleceği 'kamuda yeni istihdam edilecek personele verilecek olan ücretleri' düzenleyen Kanun, Cumhurbaşkanı tarafından Anayasa Mahkemesine gönderilmiştir. Mahkemenin Kanunu incelemesi ve karar vermesi Kanunun 2011 yılından itibaren yürürlüğe girmesine neden olmuş, zaten uzun dönemde etkisini hissettirecek olan Kanunun etkisinin ötelenmesine neden olunmuştur.'' KKTC'de Mayıs 2010'da kurulan yeni hükümetin Haziran ayındaki yerel seçimlere odaklandığı ve Temmuz ayından itibaren mali disipline öncelik vermeye başladığı kaydedilen raporda, şöyle denildi: ''2010 yılında mali disiplini sağlamaya yönelik tedbirler daha çok gelir artışını sağlamaya yönelik tedbirlerden oluşmaktadır. Gelir artışını sağlamaya yönelik tedbirler alınırken; ekonominin gelişmesine engel teşkil etmeyecek, gelir adaletinin sağlanmasına yardımcı olacak, temel vergilendirme ilkelerine uygun olmasına ve vergilendirilmeyen veya ticari ilişki içinde bulunulan ülkelere göre yeterince vergilendirilmemiş alanlardan gelir elde edilmesine dikkat edilmiştir.'' -Mali tedbirler- Rapora göre, KKTC'de 2010 yılının ikinci yarısında alınan mali tedbirler çerçevesinde, alkollü içkilerden, binek otomobillerinden, sigaradan ve akaryakıt ürünlerinden alınan fon, müşterek bahis salonları ve casinolardan alınan şans oyunları vergisi, çalışanlardan alınan gelir vergisi, mevduat faizlerinden ve şans oyunlarından alınan stopaj gelir vergisi arttırıldı. KDV oranları yeniden belirlendi ve oran sayısı 7 den 5'e indirildi; süper emeklilerin maaşlarından vergi kesintisi yapılmaya başlandı. Süper emeklilerin maaşlarından gelir vergisi alınmasına ilişkin uygulama ile çalışanların ücretlerinde yapılan vergi artışı Anayasa Mahkemesince 13 Ocak 2011 tarihinde iptal edildi. Yaklaşık 250 milyon liralık bir gelir elde edilmesini amaçlayan düzenlemeler, Anayasa Mahkemesinin emeklilerden kesinti yapılmasını düzenleyen hükümlerin ve gerekçeli kararda yer almamasına rağmen ücretlilerin muafiyetlerinin azaltılmasına yönelik düzenlemenin de iptal edilmesi nedeniyle önemli ölçüde etkisizleşti. -Kayıt dışı ekonomi tahminden daha büyük- Rapora göre, gelir artırıcı önlemler, denetim mekanizmasının da geliştirilmesini amaçlayan tedbirlerle beraber yürütüldü, bu kapsamda kayıt dışılıkla belli ölçüde mücadele edilmeye çalışıldı. Bu dönemde özellikle post cihazlarından yapılan alış verişlerle beyannamelerin ilişkilendirilmesi, KKTC'de kayıt dışı ekonominin tahmin edilenden daha büyük olduğu sonucunu ortaya çıkardı. Harcama politikasında ise, personel alımında genel olarak sınırlar dahilinde kalındı. Tarımsal desteklemeler hem bütçe dahilinde kaldı hem de önceki yıllardan kalan borçların bir kısmının ödenmesi sağlandı. -Mesai düzenlemeleri- Rapora göre, mesai saatlerinin yasal düzenleme ile haftada 39 saate çıkarılması fakat uygulamada idari izinlerle 36,5 saate düşürülmesi ek çalışmaya ilişkin olarak alınan tedbirlerin etkisinin belirsizleşmesine ve hatta yetersiz kalmasına neden oldu. Uygulama 2010 Aralık ayında başlamış olduğundan söz konusu düzenlemenin olumsuz etkisinin birkaç ay sonra ortaya daha net çıkacağı düşünülüyor. Meclisin iradesi dışında ve bütçe hakkına aykırı olarak, bütçede yer almayan ve kesin hesap yasasıyla da bütçeleştirilmeyen harcamalara 2010 yılında da devam edildi. Mali disiplin ve kamu düzeni açısından en tehlikeli uygulamalardan biri olarak görülen ve ''avans verme'' olarak isimlendirilen bu uygulama ile 2010 yılında 3,6 milyon TL harcanmış olup, önceki yıllarla birlikte 2010 yılı sonuna kadar toplam 138,5 milyon TL'lik bütçe dışı harcama gerçekleşti. Bu arada, 2011 yılı bütçe yasasına konan bir madde ile ''avans verme'' yetkisi kaldırıldı. Bazı kamu kurumlarında gelir gider dengesinin sağlanması açısından önemli tedbirler de alındı. Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) gider azaltıcı önemli tedbirler alarak gelirlerini de artırmayı hedefleyen orta vadeli bir programı hayata geçirmeyi başardı. Sosyal Sigortalar Kurumu faiz giderlerini düşürmeyi amaçlayan çalışmalarında başarılı oldu. Bununla birlikte mali sıkıntıdan kurtulabilmesi için daha ciddi yasal düzenlemelere ihtiyaç duyuluyor. Tarım Ürünleri Kurumu yeniden yapılanma programı çerçevesinde borçlarını ödemeye başladı. -''Toplanan gelir cari giderleri karşılamaya yetmemekte''- 2010 Yılı Faaliyet Raporu'nda şu tespitlere yer veriliyor: ''KKTC bütçesinde savunma, yatırım ve reel sektörün teşvik edilmesine ilişkin giderler yer almadığı gibi kamu borçlarına ilişkin faiz giderleri de yer almamaktadır. Buna rağmen toplanan gelir KKTC gider bütçesinin yüzde 78'ini karşılamaktadır. Başka bir deyimle toplanan gelir cari giderleri karşılamaya yetmemektedir. KKTC vatandaşları kendilerinin ve gelecek nesillerin ihtiyacı olan yatırımı yapamadığı gibi kendi cari giderleri için de gelecek nesilleri borç altına sokmaktadır. KKTC bütçesinin yüzde 82,2'si maaş ve maaş benzeri ödemelerden oluşmaktadır. Bunun dışındaki harcamalar Devletin işlemesi için yapılması zorunlu olan harcamalardan oluşmaktadır. Maaş ve maaş benzeri kalemlerden tasarruf yapılamaması nedeniyle mali disiplini sağlamaya yönelik olarak düzenleme yapılabilecek alan olarak gelirlerin artırılması kalmaktadır. Bu ise ekonomik gelişme açısından arzu edilen bir tedbir değildir.'' -Yardım, KKTC bütçe gelirlerinin yüzde 32,2'sine denk geliyor- 2010 yılında KKTC bütçesinin 851 milyon TL'lik bölümü Türkiye Cumhuriyeti Yardım ve Kredilerinden karşılanmış olup, bu katkının 475 milyon TL'si bütçe açığı için 376 milyon TL'si yatırım, savunma ve reel sektör destek harcamaları için yapıldı. Toplam yardım olan 851 milyon TL, KKTC bütçe gelirlerinin yüzde 32,2'sine denk geliyor. 2010 yılında Türkiye'nin yardımları bir önceki yıla göre yüzde 8,7 oranında azaldı. Bunun en önemli nedeni 2008 ve 2009 yıllarında bütçe açıklarında yaşanan artış nedeniyle yardımların 554 milyon TL seviyesinden iki yıl içinde 932 milyon TL seviyesine çıkmış olması. Bu seviyeye çıkan yardımların içinde en büyük payın bütçe açığına verilen yardımlar olması, 2010 yılında bütçe açığının azaltılması nedeniyle yardımların azalmasını sağladı. 2010 yılı bütçesinde yapılması taahhüt edilen 895 milyon TL yardımın 851 milyon TL'sinin harcanmış olması, alt yapı yatırımları ve reel sektöre ayrılan kaynağın tümünün 2010 yılında kullanılamayıp 2011 yılına devretmesinden kaynaklanıyor. Türkiye'nin yardımlarını da içeren KKTC Bütçe Genel Dengesine bakıldığı zaman bütçenin 2010 yılında 17,993.091 TL açık verdiği görülmekte. Bu açık bütçe büyüklüğüne göre çok küçük bir düzeyde kaldığından 2010 yılında bütçenin denk bütçe olarak gerçekleştiğini söylemek mümkün. 2010 yılında yapılan Türkiye yardımları, Türkiye Cumhuriyeti ile KKTC arasında imzalanan 2010-2012 programı dahilinde yapıldı ve ilave bir kaynak verilmedi. Bu açıdan 2010 yılı bütçe uygulamasının başarılı olduğunu söylemek mümkün. Bununla birlikte 2010 yıl sonu nakit açığı, (önceki yıldan devralınan nakit açığı+2010 yılı bütçe açığı); 2010 yılına önceki yıllardan devrederek gelen nakit açığının yüksek olması nedeniyle 158 milyon TL olarak gerçekleşti. Nakit açığının yüksek düzeyde olması Hazinenin ödemelerinde önemli sorunlara yol açmaya devam ediyor. -''KKTC bütçesinin yüzde 32,6'sı açık bütçe''- 2010 Yılı Faaliyet Raporu'nda özetle şu tespitlere yer veriliyor: ''2006, 2007 ve 2008 yıllarındaki kötü bütçe yönetimi, 2009 yılında yeni Hükümetin duruma müdahale etmemesi 2010 yılına bozulmuş bir mali denge devredilmesine neden olmuştur. Yüksek gelir artışına rağmen 2006 yılında uygulanan yanlış bütçe politikaları sebebiyle oluşan yüksek açıklar 2007 yılında açıkların daha da düşürülme imkanını ortadan kaldırmıştır. Küresel ekonomik krizin; turizm, yüksek öğretim ve ithalata olan olumsuz etkileri 2008 ve 2009 yıllarında bütçe gelirlerinde önemli azalmalara neden olmuştur. Bu süreç sonunda bütçe 622 milyon TL açık vermiş ve gider bütçesinin yüzde 28,3'ü açık bütçe olarak gerçekleşmiştir. Bu oran GSMH'nın yüzde 12'sine tekabül etmektedir. 2009 yılı gibi mali disiplin açısından fevkalade olumsuz kapanan bir yılın ardından uygulamaya geçen 2010 yılı bütçesinde gider artışı dizginlenmiş ve gelir artırıcı önlemlerin, ekonominin tekrar yükselişe geçmesinin de etkisiyle, olumlu sonuç vermesi bütçe açıklarının nispeten azalmasını sağlamıştır. Bir önceki yıl 622 milyon TL olarak gerçekleşen yerel açık, 2010 yılında 493 milyon TL'ye düştü. Bu açıklar 2009 yılında GSMH'ın yüzde 12'sine 2010 yılında yüzde 8,8'ine tekabül etmekte. KKTC bütçe açığının tam olarak anlaşılabilmesi için Türkiye Cumhuriyeti yardımları ile yapılan harcamaların da dikkate alınması gerekmektedir. Bu açıdan bakıldığı zaman 2010 yılında KKTC gider bütçesi 2.661 milyon TL olarak gerçekleşmiştir. Buna mukabil KKTC gelir bütçesini 1.791 milyon TL olarak almak gerekmektedir. Buna göre KKTC bütçesinin açığı 870 milyon TL'dir. Bu, KKTC bütçesinin yüzde 32,6 sının açık bütçe olduğunu göstermekte. Bu açığın GSMH ile oranlanması sonucu elde edilen oran yüzde 16,4 dür. Gerçek açığın hesaplanmasında dikkate alınması gereken bir diğer büyüklük de faiz ödemeleri. KKTC'de istisnalar dışında genellikle kamu borç faizleri ödenmediği için bütçeye faiz ödeneği konulmamakta. Borç alınan kurumlar faizleri hesaplayarak anaparaya eklemekte ve borç stoku artmakta. KKTC'de kamunun 2010 yılı faiz tutarı Türkiye'den alınan borçlar hariç 200 milyon TL civarındadır.'' Bu arada, Ertan Tosun'un Ocak 2009'da Türkiye Cumhuriyeti Yardım Heyeti koordinatörlüğüne getirilmesinden sonra yayımlanmaya başlayan Yıllık Faaliyet Raporları, detaylı bir şekilde kamuoyunu bilgilendirmeyi amaçlıyor ve 2010 yılı raporuyla birlikte yayımlanan rapor sayısı üçe yükseldi. -Yıllara göre yapılan yardımlar 2010 yılında yatırım harcamaları, 100 milyon doların üzerine çıkarak 103 milyon dolar seviyesinde gerçekleşti. 2010 yılında yardımların kullanımı açısından en önemli gelişme ödemelerde kullanılan nakdin KKTC Hazinesine girmeksizin doğrudan hak ediş sahibine ödenmesi uygulaması oldu. Bu sayede hak ediş ödemelerinin KKTC Hazinesinin nakit sıkışıklığı nedeniyle gecikmesi önlendi, böylece yapılan işlerin finansman maliyeti düştüğünden daha ucuza yapılması ve yardımların daha da etkin kullanılması teorik olarak sağlandı. Türkiye'nin Lefkoşa Büyükelçisi Halil İbrahim Akça başkanlığında, Türkiye Cumhuriyeti Yardım Heyeti tarafından hazırlanan ''2010 Yılı Faaliyet Raporu''nda 1974 yılından itibaren gerçekleşen Türkiye Cumhuriyeti yardımlarının tahsis alanlarına göre dağılımına yer verildi. Buna göre Türkiye'den 2010 yılında KKTC'ye 1.100.412.450 TL kaynak tahsis edildi ve bunun 867.072.467 TL'si harcamaya dönüştü. Yardımların dolar cinsinden gelişiminin de gösterildiği verilere göre, Türkiye'nin yardımları sürekli artış gösterdi 2001 yılında 201 milyon dolar civarında olan yardımlar, 2006 yılında bu rakamın 2 katına çıkarak 438 milyon dolara, 2009 yılında 3 katına çıkarak 600 milyon dolara ulaştı. 2010 yılında bu rakam 577,9 milyon dolara düştü. Yardımlar 2004 yılında KKTC bütçesinin zamanında hazırlanıp uygulanamaması nedeniyle azaldı (242,8 milyon dolar). 2005 yılındaki artış da devir ödeneklerinden kaynaklandı. (384,9 milyon dolar) 2006 ve 2007 yılları yardım artışının nispeten yavaşladığı yıllardır oldu. Bu yıllar aynı zamanda KKTC'de ekonominin güçlendiği, GSMH'da önemli artışların olduğu yıllar. Küresel ekonomik krizin etkisine karşı tedbir alınmaması neticesinde mali disiplinden sapmanın kamu açıklarına etkisi kendisini 2008 yılında gösterdi. Bu dönemde kamu açıklarına yönelik olarak yapılan yardımlar bir önceki yıla göre yüzde 66 oranında arttı. 2009 yılında Türkiye Cumhuriyeti yardımları büyük oranda artmış olmasına rağmen dolar kurunun 2008 yılına göre yüksek olması nedeniyle makul göründü. (2008'de 580,3 milyon dolar; 2009'da 600,2 milyon dolar) 2010 yılında dolar aynı seviyesini korurken yardımların azalmaya başladığı görülüyor (577.9 milyon dolar). Bu azalma tahsis edilen yardımlardan bazı kalemlerin 2009 yılına göre düşük gerçekleşmesinden kaynaklanıyor. -Yardımların bütçedeki yeri- Raporda, Türkiye'nin yardımlarının KKTC bütçesi içindeki büyüklüğüne de yer veriliyor. Buna göre 2000 yılında Türkiye bütçesi içinde on binde 30,4 büyüklüğüne sahip olan yardımlar 11 yıl sonra on binde 29,5 oranında gerçekleşti. Hemen hemen aynı seviyede olan bu oran Türkiye Cumhuriyeti bütçesinin 10 yılda üç kat arttığı dikkate alındığında aynı şekilde üç kat arttığı anlamına geliyor. Yardımların KKTC bütçesi içindeki büyüklüğü ise 2000 yılında yüzde 40,7 iken 2010 yılında yüzde 32,6'ya düştü. Bu da 2009 yılına göre harcamaların, daha fazla öz kaynakla karşılandığını ve kriz öncesi yıl olan 2007 yılı seviyelerine doğru iniş trendine girdiğini gösteriyor. 2001 yılından itibaren bankacılık krizine paralel olarak yardımlar arttı ve Türkiye bütçesi içindeki büyüklüğü son yılların en yüksek oranı olan on binde 35,5'e ulaştı. Bu dönem KKTC'de batık bankaların tasfiye edildiği bir dönem olduğu için yardımların bu miktara çıkması arızi bir durum. Daha sonra bu oran 2004 yılında on binde 22,7 seviyesine düştü. 2007 yılından itibaren bu oran artış trendine girdi ve on binde 27,7 oranından başlayarak on binde 34,7'oranına kadar yükseldi. Türkiye'nin yardımları KKTC bütçesi içinde önemli bir yer tutuyor. Bu oran 2000 yılında yüzde 40,7 iken 2004 yılında yüzde 27,4 oranına düştü. Bunun en önemli sebebi 2004 yılında KKTC'de bütçe çıkartılamaması nedeniyle harcamaların düşük düzeyde kalması. Bu oran 2008 yılında yüzde 31,9'a, 2009 yılında ise yüzde 36,1'e yükseldi. 2008 ve 2009 yılında yardımların ve dolayısıyla KKTC bütçesindeki payının artması, hem küresel kriz nedeniyle bütçe gelirlerinde yaşanan azalmadan hem de hükümetlerin krize karşı seri önlemler alamamasından dolayı harcamaların sürekli artmasından kaynaklandı. Yardımlar mali disiplini sağlamak amacıyla yapılan çalışmalar sayesinde 2010 yılında oransal olarak azaldı. 2000 ile 2010 yılları arasında KKTC bütçesinin yarısının Türkiye'nin yardımlarından oluştuğu istisnai dönemler olsa da genel olarak bütçenin 1/3'ünün yardımlardan oluştuğu görülüyor. Bu KKTC bütçesinin Türkiye'nin yardımlarına bağımlılığını gösteriyor ve bu durumun düzeltilmesi gereğinin aciliyetini göz önüne seriyor. Yardımların ne kadarının verimli alanlarda kullanıldığı verilerine de yer verilen rapora göre, yardımlar 2000-2003 yılları arasında cari nitelikteki bütçe harcamalarını finanse etmek amacıyla yani verimsiz alanlarda kullanılırken, 2004-2007 yılları arasında daha verimli alanlarda kullanıldı. 2006 yılında yardımların yüzde 25'i bütçe açığı için kullanılırken, 2009 yılında bu oran yüzde 68'e çıktı. Yardımların verimsiz alanlara kullanım oranı son on yılda iki defa (2003 ve 2009) en kötü seviyesine çıktı. 2010 yılında alınan tedbirler sayesinde dağılım yüzde 51, yüzde 49 olarak gerçekleşti. Yardımların amacı açısından odak noktası olan yatırımlar, incelenen dönem içinde 2006 yılında zirve yaptı ve 128 milyon dolara ulaştı. 2007 ve 2008 yıllarında 121 milyon dolar civarında gerçekleşen yardımlar, 2009 yılında doların değer kazanması ve seçim nedeniyle ihale yapılmamasının da etkisiyle 66 milyon dolar seviyesine düştü. 2010 yılında yatırım harcamaları 103 milyon dolar seviyesinde gerçekleşti ve 100 milyon dolar seviyesini geçen ender yıllardan biri oldu. Yardımların amacı açısından odak noktasını teşkil eden bir diğer kalem olan reel sektör, 2007 yılındaki hızlı düşüşün dışında yatırımlara paralel bir seyir takip etti. -Bütçe açıkları- İncelemede, bütçe açığı kalemi de önemli yer aldı. KKTC'de mali sektörün ayrı bir kalem olarak yer aldığı 2004-2006 yılları arasında 2003 yılına göre düşük seyreden bütçe açıkları 2007 yılından sonra önemli oranlara yükseldi. 2007 yılında 167 milyon dolar olarak gerçekleşen bütçe açığına verilen yardım miktarı, 2008 yılında 287 milyon dolara, 2009 yılında 357 milyon dolara yükseldi. 2010 yılında bu rakam alınan tedbirler sonucu 282,6 milyon dolara düşürüldü. Grafiklerle de desteklenen Faaliyet Raporunda, şu değerlendirmeye yer verildi: ''2010 yılında yardımların kullanımı açısından en önemli gelişme ödemelerde kullanılan nakdin KKTC Hazinesine girmeksizin doğrudan hak ediş sahibine ödenmesi uygulamasıdır. Bu sayede hak ediş ödemelerinin KKTC Hazinesinin nakit sıkışıklığı nedeniyle gecikmesi önlenmiş, böylece yapılan işlerin finansman maliyeti düştüğünden daha ucuza yapılması ve yardımların daha da etkin kullanılması teorik olarak sağlanmıştır.''