Türkiye’nin ‘tarihi ve kritik seçimi’

Türkiye’nin ‘tarihi ve kritik seçimi’

7 Haziran genel seçimleri için ülke genelinde 199 binden fazla sandık kuruldu. 54 milyon seçmeni sandıkta buluşturacak seçimin ‘nasıl bir seçim’ olduğunu Deutsche Welle’ye konuşan uzmanlar değerlendirdi.

Seçimden tam iki gün önce HDP’nin Diyarbakır mitinginde patlayan bombalar sonucu 4 kişinin hayatını kaybetmesi 7 Haziran’la ilgili sorulara yenilerini ekledi. Seçimin iki en güçlü rakibi olarak gösterilen iktidardaki AKP ile Kürt siyasetinden yola çıkıp tüm Türkiye’yi kucaklayacak bir parti iddiasını ortaya koyan HDP arasındaki seçim rekabeti sandığa nasıl yansıyacak? Seçime ilk kez bağımsız bir parti olarak girmeyi kararlaştıran HDP, yüzde 10 barajını aşacak mı? Bombaların arkasında HDP’nin baraj altında kalmasına dönük çabalar mı var? Seçimi “Kurtuluş Savaşı” olarak ilan eden Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ne yapmak istiyor?

'Erdoğanizm diye bir hareket var'

İstanbul Şehir Üniversitesi’nden sosyolog Ferhat Kentel, Deutsche Welle’nin sorularını yanıtlarken; İslami hareketten gelen AKP’nin bir dönem liberalleri, muhafazakarları, toplumun farklı kesimlerini kucaklayarak devlet karşısında sivil toplum adına bir başarı sağladığını ama bu başarının bugün tamamen kaybedildiğini söylüyor. Kentel’e göre AKP, bir “devlet partisi” artık. “Ve o devlet içinde Erdoğanizm diye bir hareket var. Erdoğanizmin; daha da devletin içine yerleşmek için mutlak güce ihtiyacı var. Bu yüzden ülkedeki gerilimin temel kaynağı Erdoğan’dır” diyen Kentel, HDP’nin ise yeni bir toplumsal hareket olarak, sadece Kürtleri değil toplumun tüm kesimlerini kucaklayarak 7 Haziran için ‘birleştirici güç’ olduğunu belirtiyor. “Bu nasıl seçim sorusundan önce bu nasıl halk” sorusunu sormayı tercih eden Kentel, bu soruyu da şöyle yanıtlıyor:

“İmparatorluktan çıkmış; üstüne savaşlar görmüş, yetmemiş, darbelerle uğraşmış, yoksullukla boğuşmuş, modernleşme sancılarından hiç yoksun kalmamış bir halk var ülkemizde. Bugünün travmalarının kökü ağır ve zor. Hep arayış içinde geçmiş bir toplum hayatı. Partisini aramış, liderini aramış. Bugün HDP’ye biraz da o arayışın bir partisi olarak bakabiliriz. Toplum; güven, istikrar ve barış arıyor. Gelinen noktada bir zamanlar AKP’ye bel bağlayan halk, o AKP’nin yanlış üstüne yanlış yaptığını da açıkça gördü. HDP; bugün Türkiye’nin bir yenilenme hareketidir. Bunun farkında olan AKP de, gerilimi tırmandırmaktadır. Erdoğan ve AKP’deki nefret ve öfke söylemi muhalefeti de dönüştürmüş, muhalefet AKP peşinde koşmaktan vazgeçmiş; ekonomik projelere, yapıcı girişimlere yönelmiştir. Bugün Türkiye; Erdoğan’ın kendine sadık bir kitle yaratma çabasını izlemektedir. Bunu yaparken; düşmanı teke indirme yöntemini kullanmakta, muhalefete “Bunların hepsi aynıdır” diyerek Hitler yöntemini uygulamaktadır. Ama, toplumun yarısından fazlasının kendisinden nefret ettiğini hesaba katmayan Erdoğan, gerilemeye mahkumdur.”

'Halkın totalitarizm endişesi'

ODTÜ’den Siyaset ve İletişim Bilimci Doğan Tılıç, DW’nin sorularını yanıtlamaya “Evet, kritik bir seçim” diyerek başlıyor. “Kritik; çünkü AKP, Türkiye’yi bir parti devletine dönüştürdü. Ve AKP; anayasayı değiştirecek çoğunluğa ulaşırsa Türkiye’de tek adam modelini uygulamaya koyacak. Toplumdaki gerilim de bu yüzden tırmanıyor” diyen Tılıç, halkın seçimler karşısındaki tavrına da dikkat çekiyor. Tılıç; “Bugüne kadar AKP’nin kurduğu yardım dağıtma ağı, yoksulluğu sürdürülebilir kılıyordu. Halk, yoksul olacağı endişesiyle oy veriyordu. Bu seçimde de benzer bir rasyonel devreye girecek. Halkın –‘totalitarizm ülkeye hakim oluyor’ endişesi daha çok görülecek ve AKP oylarında ciddi kaymalar olacak” diyor.

Bu seçimi farklı kılan en önemli unsurlardan birinin HDP’nin “Türkiye partisi olma kararı” olduğunu söyleyen Doğan Tılıç; “HDP stratejik bir karar aldı ve sonuna kadar bu kararı uygulayacağını gösteriyor. Bu partinin Türkiyelileşme tavrı, Türkiye’deki kronik Türk-Kürt gerilimini ortadan kaldıracak niteliktedir. Türk siyaseti HDP ile yeni bir açılım içine girmiştir” değerlendirmesi yapıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçim kampanyası yürüterek, toplumun hiç biraraya gelemeceklerini dahi birleştirdiğini anlatan Tılıç, “Erdoğan’ın aşırı dozda sahnede olması seçmende ters tepebilir. Yürüttüğü kampanyayla sadece Türkiye’yi değil, AKP’yi de kendi içinde kutuplaştırmıştır” diyor.

'Bir dönem bitiyor'

Seçim araştırmaları ve anketleriyle ünlü KONDA şirketinin yöneticisi Tarhan Erdem de, Deutsche Welle’nin “Patlamaların sandığa etkisi ne olacak” sorusunu yanıtlarken, şu tespiti yapıyor: “Şunu söyleyelim: Bu seçim, bir dönemi bitiriyor. 4 parti; AKP, CHP, MHP ve HDP yeni dönemde uzlaşmak ve konuşmak zorunda. Eğer konuşamazlarsa, uzlaşamazlarsa Türkiye’de ne anayasa olur, ne ekonomi düzelir, ne demokrasi gelişir. Oturup, konuşacaklar, başka çaresi yok. Hiçbiri yalnız başına ülkenin sorunlarını çözemez ve de ayakta duramaz”

“Bu topraklarda 3 bin sene önce organize devlet vardı, medeniyet vardı. Oysa bir de şimdiki duruma bakın” diyen Erdem, “Türkiye’nin tek yolunun demokrasi olduğunu, seçimlerin de bunu açıkça ortaya koyacağını söylüyor. HDP’nin Türkiye’yi ‘yönetmeye talip’ olarak ilk kez iktidarın karşısına bir güç olarak çıktığına dikkat çeken Tarhan Erdem, “Türkiye’ye birlik ve beraberliği anlatmaya çalıştılar, başarılı oldular. Onları şimdiden tebrik etmek gerekir. Kadınlar, gençler, toplumda kendini farklı hissedenler, hepsi ama hepsi HDP’den umutlu. HDP, bir Türkiyelileşme çabasını ortaya koydu. AKP ise bunu anlamak istemiyor. 2002’den 2010’a kadar demokrasiye inanarak başarılı olan Erdoğan, bugün bu inancını kaybetti. Halk AKP’ye büyük bir ders verecek. Çünkü herkes biliyor ki; gerilim sürerse bu ülkede yaşayamayız.”