Mahfi Eğilmez*
Türk Lirası son dönemde en hızlı toparlanan para birimi oldu. Bu hafta içinde TL toparlanırken bir yandan faizler geriledi, borsa da düştüğü yerden kalkmaya başladı.
Dünya ve Türkiye piyasalarına bir bakalım.
Tabloya göre Amerikan 10 yıllık tahvil faizi yılbaşına göre de geçen aya göre de yükseliş içinde görünüyor. Fed’in verdiği paraları piyasadan geri çekmeye devam etmesinin yanı sıra faiz artırımını sürdürmesinin böyle bir sonuca yol açması doğal görülmeli. Türk tahvil faizleri, TL’nin yaşadığı ciddi dış değer kayıplarına, ABD ile girilen gerginleşmeye ve yükselen enflasyona paralel olarak 2017 sonundaki değerine göre hızla yükselmişti. Son haftalarda ABD ile yaşanan yumuşama ve kurlarda görülen gerileme çerçevesinde faizler gerilemeye başladı. Gerileme 2 yıllık tahvil faizlerinde daha belirgin biçimde görülüyor. Borsa, geçen yıla göre oldukça düşük görünmekle birlikte son birkaç günde yine ABD ile yaşanan yumuşamanın özellikle ihraç ürünlerimize olumlu etki yapacağının da anlaşılmasıyla bir ölçüde toparlanma içine girmiş bulunuyor. Brent petrolün varil fiyatı geçen yıla göre artış gösterse de bir ay öncesine göre düşüş eğilimi içinde seyrediyor. Petrol ihraç eden ülkelerin üretim artışına gitmeleriyle petrol fiyatlarında gerilemeler ortaya çıktı. Petrol fiyatları konusunda geleceğe ilişkin önemli belirleyicilerden birisi ticaret savaşları olacak. Altın, 2017 sonu fiyatının hala yüzde 5,4 gerisinde olmakla birlikte son bir ayda toparlanma içine girmiş görünüyor. Gram altın, altının kazandığı değerden daha çok USD/TL kurunun yükselmesiyle elde ettiği kazançları TL’nin değer kazanmaya başlamasıyla geri vermeye başladı. TL, Dolara karşı yaşadığı büyük değer kaybını artık yavaş yavaş geri alıyor. Bunda en önemli etki ABD ile son dönemde yaşanan yumuşama. Bu yumuşama CDS priminin gerilmesinden de görülebiliyor. Burada son bir ayda görülen gerilemenin yüzde 5,1 olması bizi yanıltmamalı. CDS primi yıl içinde 540 puan dolayına yükselmişti. Şimdi bir de TL’nin kırılgan beşli paralarıyla karşılıklı durumuna bakalım.
Tabloya göre 2017 sonundan bu yana TL, USD karşısında en çok değer kaybeden para olmuş. Grubun diğer 4 üyesinin paralarının Dolara karşı değer kaybı ortalama yüzde 12,7 iken TL’nin değer kaybı yüzde 43,4’ü bulmuş. Buna karşılık son bir ayda Dolara karşı en fazla değer kazanan para birimi de TL olmuş. Bu görünüm bize Türkiye’nin kendi yarattığı sorunların ve onların çözümünün içinde bulunduğu gruptan, önce negatif sonra da pozitif ayrışmasına yol açmış olduğunu anlatıyor. Eğer Türkiye dış gelişmelerden etkilenmekle kalmış, kendi başına sorunlar yaratmamış olsaydı TL muhtemelen gruptaki diğer ülkelerin para birimleri gibi yüzde 12 – 13 dolayında bir değer kaybı yaşayacak, ne enflasyon yüzde 24,52’ye ne de Merkez Bankası faizi yüzde 24’e yükselecekti. Aslında Türkiye’nin yapması gereken ilk yapısal reform kendi kendisine sorun yaratmamayı ve mümkün mertebe az konuşmayı becerecek bir formülü yaşama geçirmesi olacaktır.
*Bu yazı mahfiegilmez.com'dan alınmıştır.