Tüm dünya ABD'deki kredi krizi ile yatıp kalkıyor. Herkesin gözü kulağı bu globalleşmeye yüz tutan ekonomik krizde... Şirketler "Bu global bir kriz. Dalga dalga geliyor. Her an bizim de kapımızda olabilir" diyerek, krize hazırlık yaparak, strateji oluşturuyor. Kriz ortamlarında en büyük yük de yöneticilerin omuzlarında... Türkiye'nin önde gelen insan kaynakları şirketlerinden Data Expert'in 1500 yöneticinin katılımıyla gerçekleştirdiği araştırma, Avrupalı ve Türk yöneticilerin kriz anlarındaki performanslarına ışık tuttu. Türk yöneticiler krize karşı Avrupalı yöneticilerden daha başarılı2 yıl süren araştırmanın en çarpıcı sonucu Türk yöneticilerin kriz yönetimi konusunda Avrupalı meslektaşlarını sınıfta bırakması. Türkiye'de yaşanan politik ve ekonomik krizlerin yöneticileri daha esnek kıldığını söyleyen Data Expert ortağı Yasin Altunkaya, "Bir Avrupalıyı ekonomik krizle baş başa bıraktığınız da sudan çıkmış balığa dönüyor. Türk yöneticiler ise farklı çalışma koşulları altında çok iyi bir performans gösteriyorlar. Türk yöneticiler farklı bir ülkeye gittiklerinde o ülkenin ekonomisine ve şartlarına çok kolay adapte olabiliyor" diyor. Altunkaya, sorun çözme ve iletişim yeteneğinde ise Avrupalı ve Türk yöneticiler arasında enteresan bir farklılık olduğuna dikkat çekerek, "Türk yöneticiler sorun büyüyüp kronik bir hâl aldığı zaman müdahale ediyor. Avrupalılar ise sorun çok ufakken onunla ilgileniyor ve çözüme gidiyor" diyor. Satış ve pazarlamamız iyi Data Expert, Türk ve yabancı yöneticiler arasındaki farklılık ve ortaklıkları ortaya koymak için tam 2 yıl hummalı bir çalışma yürüttü. Şirket araştırmayı 1500'ün üzerinde üst düzey yöneticiyle görüşerek yaptı. Görüşmelerde çeşitli psikolojik araçlar kullanıldı. Türk ve yabancı yöneticiler açıklık, tevazu, esneklik, stratejik bakış yeteneği, sorunlarla baş etme yeteneği, geri bildirim ve geri bildirme reaksiyonları ile liderlik yeteneği alanlarında değerlendirildi. Ortaya çıkan sonuçlar oldukça çarpıcı oldu. Türk yöneticilerin büyük çoğunluğu geri bildirim alma, stratejik bakış, sorun iletişimi gibi alanlarda Avrupalı meslektaşlarından geri kalıyor. Ancak esneklik, krizlerle mücadele, satış ve pazarlama yeteneği konusunda da Türk yöneticiler Avrupalı meslektaşlarını sınıfta bırakıyor. Liderlik ise her iki grubunda ortak başarı alanı… Türkiye'deki yöneticilerin oldukça esnek davranabilmelerinin Türk yöneticilerin hanesine çok olumlu yansıdığını belirten Altunkaya, "Türk yöneticiler farklı çalışma koşulları altında çok iyi bir performans gösteriyorlar. Türk yöneticiler farklı bir ülkeye gittiklerinde o ülkenin ekonomisine ve şartlarına çok kolay adapte olabiliyor. Avrupalı yöneticilerde durum yine tam tersi, biraz daha istikrarlı biraz daha kendi değerlerinde inandıkları şeylerde ilerlemeyi tercih ediyorlar" diyor. Türkler görmezden geliyor Sorun çözme ve iletişim yeteneğine gelindiğinde ise Avrupalı ve Türk yöneticiler arasında enteresan bir farklılık ortaya çıkıyor: Türk yöneticiler sorunu görmezden gelme veya soruna dolaylı yoldan yaklaşma taktiği izlerken, yabancı yöneticiler bir soruna direkt olarak yaklaşıyor. Altunkaya, "Ne zamanki sorun ufak halden büyük hale gelip kronikleşirse o zaman müdahale ediyoruz. Avrupalılar ise sorun çok ufakken daha onunla ilgileniyor ve o sorunu çözüme ulaştırdıktan sonra bu sorun daha büyümeden sorunu çözüme ulaştırdıktan sonra geri kalan işlerine devam ediyor. Bunun bir sebebi bizim iletişim yeteneğimizden kaynaklanıyor" diye konuşuyor. Negatif durumlarda Türk yöneticilerin oldukça rahatsız ve huzursuz ettiğini belirten Altunkaya, "Bu bir miktar bizim duygusal bir toplum olmamızdan da kaynaklanıyor" diyor. Avrupalı yöneticilerin geri bildirim almaya ve vermeye çok alışkın olduklarını, bunun en büyük sebebinin de insan kaynağı fonksiyonunun bizden daha iyi yönetilmesini keşfetmeleri olarak açıklayan Altunkaya, "360 derece değerlendirmeleri, kişisel değerlendirmeler gibi fonksiyonlar araçları bizden 50 sene önce kullanmaya başladılar. Zaman içerisinde gelişti, geri bildirim almak ve vermek çok doğal ve olan bir davranış şeklinde karşılanıyor. Türkiye de ise insan kaynaklarını yönetmenin henüz 15 yıllık bir geçmişi var" diyor. Ortak nokta otoriterlik Avrupalı yöneticilerin "ben" dilini kullanmayı daha çok sevdiklerini söyleyen Altunkaya, "Türk yöneticilerde 'biz' kavramı öne çıkıyor. Bizim kültürümüzde aile, arkadaşlık değerleri daha üst düzeyde ve daha önemli boyutta. Bir işi 'biz' olarak yapmak daha değerli" diyor. Ancak iş dağılımını yapmaya gelince ben ve biz kavramları yer değiştiriyor. Altunkaya bu konuda şunları söylüyor: "Türk yöneticilerde zihniyet biraz daha fazla 'Ben yöneticiysem bir çok işi ben yapmalıyım. Mümkün olduğunca az yetki devretmeliyim" şeklinde. Masanın arkasında böyle bir şey kuruyor." Altunkaya, hem Avrupalılar da hem de Türklerde öne çıkan ortak özelliğin ise otoriter bir liderlik tarzı olduğunu söylüyor. Ücret araştırmaları yaparken "Türkiye'de neden şirket hissesi verilmiyor?" sorusuyla çok sık karşılaştıklarını belirten Altunkaya, "Avrupa'da hisse veriliyor ve yöneticinin şirketi bir yerden bir yere taşıması bekleniyor. Yönetici daha çok güdülenmiş oluyor. Ama Türkiye'de operasyonel sistemi yürütmesi istendiği için şirket hissesi gibi bir opsiyona girilmiyor. Aslında bu da yavaş yavaş kırılmaya başlandı. Biz onlardan öğreniyoruz onlar da bizlerden. Onlar daha esnek oluyorlar biz de onlardan stratejik olmayı öğreniyoruz " diyor. Planlama ve organizasyonda Avrupalı yöneticilerin görüşme saatlerine toplantı saatlerine sıkı sıkıya bağlı olduklarını ancak Türk yöneticilerin bunu olabildiğince genişletme yoluna gittiklerini söyleyen Altunkaya, "Yine planlamayla ilgili biz kuraları daha çok esnetme eğilimi içerisindeyiz. Avrupalılar ise herhangi kısıtlama ve kurala harfi harfiyen uyuyorlar" diye konuşuyor. Türklerle Avrupalıların karşılaştırması Avrupalı yönetici * Krizlere karşı hassas davranıyor. * "Ben" dilini kullanıyor ve uyguluyor. * Geri bildirime açık bulunuyor. * Mantıklı harket ediyor. * İyi lider özellikleri gösteriyor. * Kurumsal yapı birinci ön planda. * Sorunu en başından ele alıp çözüyor. Türk Yönetici * Krizlerde soğukkanlı davranıyor. * '"Biz" diyor ama masanın arkasına geçince bu "ben" oluyor. * Geri bildirime kapalı duruyor. * Duygusal tepkiler verebiliyor. * İyi liderlik özelliklerine sahip. * Kurumsal yapı ikinci planda, asıl hedef satışı artırmak. * Sorunları en başındayken görmezden geliyor. Kronikleşince ele alıyor. Görüşler: İsrailli danışmanlık firması TASC Genel Müdürü David Vaaknin Türkiye'de tek kişilik şov olabiliyor. Türk yöneticiler yabancı yöneticilerle kıyaslandığında geleneksel bir yönetim tarzı benimsedikleri görülüyor. Amerika veya Avrupa ile kıyasladığınızda Türkiye'de kararlar çok daha merkez odaklı alınıyor. Bazen tek kişilik şova dönüşebiliyor. Yabancı yöneticiler ise karar mekanizmasında farklı fikirlerin çarpışmasına önem gösteriyor. Kriz yönetimi açısından bakıldığında ise yabancı ve Türk yöneticiler arasında önemli bir fark olmadığını düşünüyorum. Dünyanın her yerinde krizler aynı şiddetle yaşanıyor. Ancak iyi yöneticinin dili, dini, ırkı olmaz. İyi bir yöneticiniz olduğunda her şekilde krizden başarıyla çıkarsınız. Giderek yönetici standardı da aynılaşıyor. Batı standartları yavaş yavaş Türkiye ve tüm ülkelerde kabul görüyor. Yabancı danışmanlar ile konuştuğumzda Türk yöneticilerin geri bildirim alma konusunda problem yaşadığını gözlemliyoruz. Ancak bu da kişisel ve kültürel bir takım etkenlerden kaynaklanıyor. Türk yöneticilerin fırsat yakalama ve onu işleme konusunda başarılı olduğunu çok net görüyorum. Carlye Group Türkiye yöneticisi Can Deldağ Türk yönetici hızlı büyüyor ama büyümeyi yönetemiyor Türk yöneticiler büyüme odaklı. Ancak büyüdükten sonraki süreci iyi yönetemiyor. Türk yöneticiler daha esnekler, Türkiye pazarını çok daha iyi tanıyorlar. Özellikle büyüyen sektörlerde hızlı şekilde büyüme yetisine sahipler. Türk yöneticilerle büyümek daha kolay fakat öbür tarafta kurumsallaşma konusu birincil öncelik olmadığı için büyümeyi yönetemiyorlar. Büyümeyi sadece satışları artırmak olarak görüyorlar. Raporlama, sistem, bilişim, insan kaynakları gibi elementleri, arkadan geleceğini düşünerek atlıyorlar. Çok fazla hedef odaklı oldukları için altyapı krizi yaşıyorlar. Portföy şirketlerinde tercihimiz yabancı şirket tecrübesi olan Türk yöneticiler. Çünkü Türkiye pazarını biliyorlar ve yabancı şirketlerde alt yapı, kurumsallaşma raporlama konusunda bir alt yapı oluşumunun önemini kavramış oluyorlar. Human Resources Management Yönetici Ortağı Aylin Coşkun Nazlıaka Türk yöneticinin B planı her zaman cepte duruyor Türk yöneticiler sonuç odaklı ve kriz yönetiminde çok başarı. İstikrarlı ekonomik yapının olmaması ve o kriz dönemleri Türk yöneticiyi krizlere dayanıklı hale getirdi. Türk yöneticinin B planı her zaman var. Çünkü bugünlere B ve C planları ile geldi. Türk yöneticilerin negatif yanı ise kriz yönetiminde son derece soğukkanlı olmalarına rağmen yönetimde duygusal davranmaları. Türk yöneticiler bilmedikleri konular hakkında çok daha rahat soru soruyor. Batılı yönetici, bilmediği bir şeyi zayıflık olarak gördüğü için çok soru sormuyor. Öte yandan yabancı firmalar giderek Türk yöneticileri tercih ettiğini ifade etmeye başladı. Son yıllarda finans CFO dediğimiz üst düzeyde Türk yöneticileri sıklıkla görüyoruz. Türkiye'ye yatırım yapan yatırımcıların türk yönetici aradığın gözlüyoruz. Bunun iki temel sebebi var. Birincisi Türkiye'de iyi eğitimli ve deneyimli insan sayısı ve uluslararası deneyim artıyor. İkincisi ise firmalar için de yetkin yöneticiyi Türkiye'den bulmak ekonomik çözüm oluyor.